Bir soru ile başlayalım: Efendiler, huzur gelecek mi bu topluma? Uzun vadeyi bilemem ama kısa vadede mümkün değil.
Neden?
Çünkü mevcut iktidar yapım onarım ekibi gibi değil, yıkım ekibi gibi çalışıyor.
Geriye gitmeye lüzum yok. Haftanın son iki-üç gününde çıkan haberlere baksak yeter.
- İktidar, sürekli torba yasa çıkarıyor, gene çıkacak ve gene ek vergiler gelecek.
- Bir başka haber “Devlet her gün 7,5 milyar faiz ödeyecek” diyor.
- Merkez Bankası zoraki faiz indirim yaptı.
- Para Piyasaları Kurulu rapor yayınlamış. O raporda; “Enflasyonun ana eğilimi eylül ayında yükselmiştir… Başta gıda olmak üzere son dönem fiyat gelişmelerinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları kanalıyla dezenflasyon süreci üzerinde oluşturduğu riskler belirginleşmiştir” deniliyor.
- Bu arada siyasal düzen karışık. Siyasi partilerin her birini, siyasal sistemin ve siyasal bütünün tamamlayıcı parçaları olarak görürseniz, siyasete baktığımızda Ana muhalefetin mahkemelik olduğu görülüyor. Bu durumda siyasal düzenin en hayati ve temel parçası eskitiliyor demektir.
- Bir başka haber, sağlıkta yaşanıyor: Pek çok ilacın piyasada bulunamadığını bildiriyor.
- Bir diğer haber: “Yeni nesil çeteler” den söz ederek, Türkiye’nin içine düştüğü/düşürüldüğü suç örgütlerinden söz ediyor. Yazar Sadık Güleç: “2022’de 12-18 yaş arasında cezaevlerinde 2 bin 100 hükümlü ve tutuklu vardı. 2025’te bu sayı 5 binlere çıkmış. Latin Amerika'da yaşananların benzerini kendi ülkemizde yaşayabiliriz” diye önemli bir tespitte bulunuyor.
Haber listesini çoğaltabiliriz, ama amacımız haber listesi yayınlamak değil, Türkiye’nin içine düşürüldüğü çaresizliği göstermek. İşte bu sebeple yazının başında; efendiler, huzur gelecek mi bu topluma, diye sorduk.
Huzur, hiç şüphesiz toplumsal refahın artmasıyla olur.
Ekonomik göstergeler şimdilik bunun mümkün olmayacağını söylüyor. Uzman ekonomistlerin görüşleri dikkate alındığında “Yapısal sorunlar” çözülmeden enflasyonu düşürmek mümkün değil. Ayrıca, bu duruma, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kendisini gerekçe gösterenler de var. Sosyal, siyasal ve ekonomik krizler, bizzat siyasal sistemin kendisinden kaynaklandığında, yapılacak şey, elbette sistemi değiştirmek olmalıdır. Ancak bu mümkün değil. Ekonomik krize çözüm üretmekte yetersiz kalan iktidarın yapacağı şey, önceliği kendisine vererek geriye kalan seçenekleri değerlendirmek olacaktır. O seçeneklerin başında, kendisini güçlü kılan sistemin devam ettirilmesi vardır.
Ekonomi sistemi, temel sistemlerden biridir. Bu sebeple etkileyici ve belirleyicidir. Belirleyiciliği, her şeyin parasal bir karşılığının olmasındandır. Sistem teorisine göre, “sistemin herhangi bir yerinde meydana gelen değişme öteki parçaları etkiler.” Bir başka sayıltıda ise, “Bir sistemin çıktısı ötesi sistem ya da sistemlerin girdisidir.”
Öyle ise, ekonomide meydana gelen kırılmalar ve çöküşler, diğer tüm sistemleri olumsuz etkileyecektir. Nitekim etkiliyor. Ekonomi sistemi düzeltilmediği için, sağlık, eğitim, çalışanların maaşları, vergi sistemi vd. bundan olumsuz etkileniyor.
Örneklersek, ilaç bulamıyorsun.
Emekli maaşları, işçi ücretleri, asgari ücretlerin belirlenmesi gibi sorunlar çözülemiyor ve bir türlü istenen düzeye çıkarılamıyor. “Evet” oyu verdiğin siyasal sistem, dönüp dolaşıp seni vuruyor. Belki farkına varmıyoruz, ama “Yapısal sorunlar” çözülemediği için pazarda fiyatlar durmuyor.
Büyük şehirlerde ev kiraları can yakıyor.
Hiç ilgisizmiş gibi görülse de toplumsal suçlar artıyor.
İnsanlar boşanıyor.
Kimi gençler evlenmekte zorlanıyor.
Çünkü ekonomi sisteminin çıktıları/ürünleri/ diğer sistemlerin girdisidir. Ülke zenginleştikçe, adil bir gelir dağlımı varsa, en yoksulundan en zenginine kadar herkes bundan olumlu etkilenir. Bu durumda ev almak, evlenmek, tatile çıkmak gelir düzeyine göre kolaylaşır.
AKP iktidarı uzun yıllardır işbaşında ve yine aldığı kararlar, uzun yıllardır ekonominin içinde bulunduğu durumu çözemiyor. Demek ki, nitelikli kararlar alamıyor. Ürettiği politikalar beklenen sonucu vermiyor.
Kendi deyimi ile “Metal yorgunu.”
Türkiye bu yükü taşımak zorunda değil.
Bir canlılık lazım.
Bir ateşleyici güç olmalı. Ülkeye güven verirken umudu yükseltmeli.
Kısaca, dinamik bir siyasi kadronun AKP ile yer değiştirmesi gerekiyor. Bunun yolu da belli. Ancak iktidar kendi yaptıklarının farkında olduğundan, gitmeyi de sevmediği için, koltuğa yayılıp kalmak istiyor. Bu sebepledir ki siyasal ortam karışık, Ana muhalefet mahkemelik. Türkiye ilaç bulmakta zorlanıyor. İnsanlar evlenemiyor….