Cumhur İttifakı; yapılan tehditlere boyun eğer mi?

Teröristbaşı Abdullah Öcalan, öyle gizli ajandasında falan değil, halen alınıp okunabilen yasal kitabı; "Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma)" adlı kitabında bakın ne diyor!

“Ya iki taraf da üzerinde ana ilkelerde uzlaştığı kalıcı, anlamlı ve onurlu bir barış ve demokratik çözüm sürecine girilecek, ya da otuz yıllık savaş sürecinin çok üstünde, yoğun geçecek yeni ve nihai bir savaş aşaması daha yaşanacaktır. Bundan sonra her şey ya onurlu bir barış ve demokratik çözüm ya da topyekun nihai bir savaşla bağlantılı olarak anlam bulacak ve yaşam değeri kazanacaktır."

Peki, PKK'nın, 40 yıllık terör geçmişinde, ABD tarafından donatılıp eğitildiği, Irak ve Suriye'de devletleştiği günümüzde ne oldu da birden PKK kayıtsız şartsız silah bırakıp, kendisini lağvetmekten söz eder oldu?

10 Ocak 2025' te PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan'ın örgüt yayını ANF'ye yaptığı açıklamada, Türkiye’ye karşı “Savaşta ısrar ederseniz kaybedersiniz” söylemleri ve bunun devamında, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın örgütün Sterk TV'sinde “Eğer Erdoğan bu sorunu çözmezse, PKK’nın çok güçlü alternatifleri var” derken Türkiye’yi açıkça ne ile tehdit etmektedir?

Cemil Bayık Türkiye’ye karşı tehditlerinde neler söylüyor;

“Söylediğim gibi Kürtlerin de, PKK’nın da konumu eskisinden çok daha güçlü. PKK’ya geçmişte kapalı olan yollar da artık açık. Türk devletinin yanlış hesap yapmaması lazım. Öyle “çok sıkışmışlar, bu durumda baskı yaparım, zulm ederim, her şeyi kabul ettiririm" diye düşünmemelidir. Bu onların ölümü olur. Hem Kürtler için, hem de PKK için eskisinden çok daha büyük imkanlar var. PKK ile ilişki kuracak birçok güç var. Hatta PKK’ya daha önce vermedikleri imkanları vermek istiyorlar. Herkes bunu bilsin. Eğer Türk devleti sorunu çözmezse PKK’nin çok güçlü alternatifleri var. Öyle dedikleri gibi PKK’nin eli kolu bağlı değil. Tam tersi herkes Kürtler ve PKK üzerinden hesaplar yapıyor. Türk devleti sorumlu bir şekilde hareket etmek zorunda. Rêber Apo tüm halkları düşünüyor, insanlık için görevini yerine getirmek istiyor. Bunu Türkiye ile yapmak istiyor. Eğer Türkiye bu anlamda adım atmaz ise alternatif çok fazladır. PKK’nin çok fazla alternatifi var ve bu alternatifleri de kullanabilir. Böyle bir durumda Türkiye zarar görecektir. Türkiye’nin böyle bir duruma düşmesini istemiyoruz.

Rêber Apo, sorunu Türkiye merkezli bir şekilde çözmek istiyor. Yoksa birçok merkez var, birçoğu ilişki kurmak istiyor, Kürtleri, PKK’yi kendi tarafına çekmek ve bu temelde Ortadoğu’da siyaset yürütmek istiyorlar. Buradan Türk devletini uyarıyorum; gaflete düşmesinler. Bahçeli eğer böyle bir şey söylüyorsa bazı gerçekleri gördüğü için söylüyor.” diyerek açıkça ve başka bir beklenti içerisinde bu açılım sürecine katkı sağlamasanız ve taleplerimizi yerine getirmezseniz açıkça başka unsurlarla işbirliği yaparız ve size karşı daha büyük bir tehdit oluruz algısı yürütüyorlar.

Peki Kandil’in TBMM temsilcisi DEM heyeti de, Selahattin Demirtaş ile cezaevinde yaptığı görüşme sonrasında aynı tehditlerde bulunmadı mı? Heyet adına açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder: “Şu an çözersek iki tarafla çözeceğiz. Bu fırsatı da kaçırırsak 72 taraf müdahil olacak" derken Türkiye’yi açıkça tehdit etmektedir. Yani bu süreç birilerinin planladığı gibi Sn. Erdoğan’ın tekrar seçilmesi için Dem’in de içinde olacağı Anayasa süreci ile oluşabilecek bir ittifak olma özelliği ortadan kalktı. Öcalan, Kandil ve DEM’in hep bir ağızdan seslendirdiği süreç, Anayasa’ya dil ve belirli taleplerin yerine getirilmesi meselesini çoktan aşmış görülüyor. Öcalan’ı filozof, dindar, barış elçisi gören ruh haline hatırlatmak gerek ki; Öcalan ve hamileri kandan beslenen bir vampirlerdir. Adına isterseniz Garp Sorunu, Doğu Sorunu ya da Kürt Sorunu ne derseniz deyin, bu Türk Milletine emperyalizm tarafından giydirilmek istenen Temel Hak ve Özgürlükler soslaması adı altında bir "Coğrafya" sorunudur. Biz bunlara bir keçi bile vermeyiz! Ya siz?

Yazarın Diğer Yazıları