Demokrasi ittifakı

Türkiye  de,  2017 başkanlık referandumundan önce yapılan bütün  kamuoyu yoklamalarında, halkın yüzde 60- yüzde 70 kadarı  başkanlık sitemine karşıydı. Nedeni ne olursa olsun sonuç farklı çıktı.

Başkanlık sistemini isteyenler, devlet çarkının daha hızlı dönmesi için iyi niyetli veya otokrasiden çıkarları olduğu için kötü niyetli olabilir. Ne var ki çok değil bir yıllık uygulama içinde , devletin kurumsal yapısı başkanlık sistemine uyum sağlayamadı… Ülke ekonomik krize girdi… Üretici ve tüketici güveni düştü ve 4 çeyrektir yatırımlar geriledi. Yabancı sermaye girişi azaldı. Kur şoku yaşadık. Özetle sistemin çalışmadığını yaşadık, gördük.

Eğer ABD'de olduğu gibi, başkanlık sistemi alttan yukarıya doğru gelen bir hareket olmazsa, demokrasinin tam yerleşmediği toplumlarda, sitemin dikta eğilimi olan siyasiler tarafından dikta rejimine çevrilmesi çok kolay olur.  Mamafih Başkanlık sisteminin dikta rejimine nasıl dönüştüğünü Güney Amerika'da ve Türkçe konuşan ülkelerde yaşanan çok sayıda örnek açıkça gösteriyor.

Dünyada 42 ülke tam başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Demokratik denetim mekanizmasına sahip oldukları için ABD ve Güney Kore'yi çıkarırsak geriye 40 ülke kalıyor. Bu 40 ülkenin ortalaması olarak, fert başına milli gelir 5.000 doların altındadır. 40 ülke içinde yalnızca 8 ülkede fert başına gelir 10.000 dolar veya biraz üstündedir. 15 ülkesinde fert başına gelir 2000 doların altındadır. Yani bu 40 ülke içinde gelişmiş ülke yoktur. Tamamı orta ve düşük gelir gurubu içindedir.

Demokrasi açısından ise durum daha da kötüdür. Freedom House 2016 raporuna göre, bu 42 ülkeden yalnızca 13'ü insan hakları ve demokratik özgürlükler endeksine göre özgür ülke statüsündedir.(Detaylı bilgi benim Demokrasi ve Kalkınmanın Şifreleri isimli kitabımda var)

Hong-Kong'ta şiddetli gösteriler oluyor. Nedeni, Çin'in Hong-Kong yönetiminde demokrasiyi sınırlama girişimleridir. Hong-Kong'lular geçmişte demokrasinin ve serbest piyasa ekonomisinin nimetlerini yaşadılar. Kolay-kolay vazgeçmezler. Türkiye'nin şansı da 200 yıldır batı ve demokrasi mücadelesi veriyor olmasıdır. Bu mücadeleden vazgeçmeyecektir.   Gençlerin de Avrupai bir yaşam tarzından vazgeçmeleri olası değildir.

Mevcut Başkanlık sistemi içinde demokrasiye dönüş, devleti ve milli eğitime kurumsal  yapı kazandırmak mümkün değildir. Zira Türkiye de, rant çevreleri ve Siyasi İslam buna izin vermez.  

Dünya Adalet Projesine göre, Türkiye son yıllarda ''Hukukun Üstünlüğü'' sıralamasında geri düştü. Şimdi Mecliste ''Yargı Reformu" kanun tasarısı görüşülüyor. Adalet bakanı da ''Yargı Reformu ile Hukuksuzluklar son bulsun'' diyor. Bu aynı zamanda bir itiraf… Demek ki, başkanlık siteminde hukuksuzluk var. Dahası; Önce hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını sağlamadan hukuksuzlukların önlenmesi mümkün değildir.

Muhalefet bu alanda anlaştığı için yerel seçimlerde Millet ittifakı yaptılar. Aslında bu ittifaka ''demokrasi ittifakı'' demek daha uygun olacaktır.

Öte yandan ittifak ile hiçbir parti bağımsızlığını kaybetmiyor, biri diğerine tabi olmuyor, aday konusunda anlaşırlarsa ortak aday çıkarıyor veya biri diğerinin adayını destekliyor. İttifakta ortak ve tek hedef 'Demokrasi'dir. Hukukun üstünlüğü de, kalkınma da ancak demokrasi ile sağlanır. Buna rağmen Millet İttifakı içinde dikkate alınmayacak sayıda da olsa  farklı hesabı olanlar olabilir. Demokrasi ittifakı bu gibilere karşı dikkatli olmalıdır.

Özetle; Türkiye'de demokrasi için parlamenter sisteme dönmemiz gerekir. Bunun içinde Millet veya Demokrasi ittifakına karşı tuzaklara karşı dikkatli olmak gerekir. 

 

Yazarın Diğer Yazıları