Laiklik veya Laisizm, genel olarak “Din ve devlet işlerinin ayrılması” olarak anlaşılır. Hem devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmaması gerekir; Hem de devletin dinler karşısında tarafsız olması gerekir. Söz gelimi İran Anayasası’nda ve devlet yönetiminde İslam şeriat esasları referans alınmıştır.
Sekülerizm ve laiklik yakın kavramlardır. Seküler düşünce, dinin devlet işlerinden ayrılması ve farklı din ve inanışta olan insanların kanunlar önünde eşit tutulmasını esas alır.
Laiklik din karşıtlığı değildir. Tersine laik devlette din baskısı yoktur ve bu nedenle din daha bağımsızlaşmış ve özgürdür. Başka bir ifade ile laikliğin dine karşı bir duruş olarak algılanması doğru değildir. Tersine dini tahakküme ve istibdada ve inanç istismarına karşı bir duruş olarak algılanması gerekir. Yine laikliğin olmadığı bir toplumda demokrasinin de olmayacağı çok açıktır. Otokraside yönetimlerinde din siyasi amaçla istismar edilebilir.
Laik devlet düzeninde, anayasalar ve yasalarla, dinsel özgürlükler de garanti edilmiştir. Kamusal fonların tek bir din veya mezhep için kullanılması engellenmiştir. Eğitim sistemi dinsel anlayışlardan bağımsızdır. Dinin ve inançların siyasi bir araç olarak kullanılması ve dinin siyasi arenanın dışında tutulması da aynı yasalarla garanti edilmiştir.
Laiklik, hangi din olursa olsun, dinin ve dini kullanma şekli olan bağnazlığın toplum hayatında frenleyici etkisini törpüler.
Dünyada laik olmayan ülkelerde demokrasi ya yoktur veya zayıftır. Maldivler gibi küçük bazı devletler hariç, laik olmayan 18 devlet var. Freedom House endeksine göre bu ülkelerin hiç birisi siyasi özgürlükler ve insan haklarında özgür ülke statüsünde değildir. Altısı kısmen özgür, on ikisi özgür olmayan ülke statüsündedir. (Aşağıdaki Tablo)
|
DÜNYA’DA LAİK OLMAYAN DEVLETLERDE DEMOKRASİ -KALKINMA (FREEDOMHOUSE 2020 RAPORUNA GÖRE) |
|
POLİTİK. İNSAN ÖZGÜRLÜK ÖZGÜRLÜK |
|
HAKLAR. HAKLARI STATÜSÜ. NOTU |
|
--------- ---------- ---------- ---------------- |
|
ENDENOZYA 30 31 KISMEN ÖZGÜR 61 |
|
PAKİSTAN 16 22 KISMEN ÖZGÜR 38 |
|
İRAN 7 10 ÖZGÜR DEĞİL 17 |
|
IRAK 17 14 ÖZGÜR DEĞİL 31 |
|
BANGLADEŞ 15 24 KISMEN ÖZGÜR 39 |
|
ÜRDÜN 12. 25 ÖZGÜR DEĞİL 37 |
|
SUUDİ AR. 1 6 ÖZGÜR DEĞİL 7 |
|
YEMEN 1 10 ÖZGÜR DEĞİL. 11 |
|
UMMAN 6 17 ÖZGÜR DEĞİL 23 |
|
B.ARAP EMİRL. 5 12 ÖZGÜR DEĞİL 17 |
|
SUDAN. -2 4 ÖZGÜR DEĞİL |
|
LİBYA 6 6 ÖZGÜR DEĞİL 20 |
|
CEZAYİR 10 24 ÖZGÜR DEĞİL 34 |
|
FAS 13 24 KISMEN ÖZGÜR 37 |
|
MORİTANYA. 13 21 KISMEN ÖZGÜR 34 |
|
BATI SAHRA -3. 7 ÖZGÜR DEĞİL 4 |
|
MADAGASKAR 26 31 KISMEN ÖZGÜR 61 |
|
AFGANİSTAN. 13 14 ÖZGÜR DEĞİL. 27 |
Kaynak: Freedom in the World 2020 - Freedom House
Gelişmiş modern devletlerin, anayasalarında yazmasa bile devlet düzeni laiklik temeli üstüne kuruludur. Zira gelişmiş ülkelerde aynı zamanda ileri düzeyde demokrasi vardır. Laiklikte demokrasinin olmazsa olmazıdır. Aksi halde laik olmayan demokrasi topal olur. Ya da adı demokratik devlet veya cumhuriyet olur ve fakat demokrasi ve cumhuriyet esaslarından uzak olur.
Gelişmiş batı ülkelerinde demokrasi ve laik devlet birlikte var olmaya devam etmektedir. Bu ülkelerde demokrasi tabandan geldiği için, laikliğe karşı olmak kimsenin aklına gelmez.
Laik olmayan bir devlet düzeninde mülkiyet ve özgürlük hakları ya yoktur ya da kısıtlanmıştır. Zira devletin laik olmadığı ülkelerde toplumsal kaynakların dinsel amaçlı kullanılması yanında ayrıca, emirler, krallar ve diktatörlere gitmektedir.
Siyasi İslam anlayışı sonuçta laikliği ortadan kaldırmakta ve laikliğin olmadığı zeminlerde ancak tutunmaktadır. Ali Fuat Başgil, Siyasi İslam’ı siyasi taassup olarak ifade etmektedir. Başgil siyasi taassubun, dini taassuptan daha kindar, zalim ve yıkıcı olduğunu, söylüyor. Ve “Çünkü, dini taassupta çok kere hasbilik (gönüllülük) hakim olduğu halde, siyasi taassupta hemen daima şahsi fayda, his ve hırs hakimdir.” diyor. Ve ilave ediyor “Siyasi taassup koyu surette materyalisttir. Madde ve menfaat fikri etrafında kitleleri coşturup harekete geçirmek kolay değildir. Onun için siyasi taassup bir efsane (Mythe) yaratmaya ve bu sayede taraftar avlamaya mecburdur.’’ “Siyasi taassup omuzlara daha kuvvetli çökebilmek için hareketlerini mabede alkışlatmak isteyen poli- tikanın hırçınlığı ve tecavüzüdür.’’
Ali Fuat Başgil siyasi taassubun panzehiri olarak yalnızca laikliği gösteriyor ve “Hem dini, hem de siyasi taassuba karşı korumak için alınacak tedbir tek kelime ile laikliktir.” diyor.
Birkaç kere tekrar ettim. Dine dayalı bir devlet düzeni bizzat dine de zarar veriyor. Bundan tek yarar sağlayanlar, diktatörler ve krallar ve İslam’ı kendi siyasi çıkarları için kullanan partiler ve parti liderleri oluyor. Yukarıda verdiğimiz örnek ülkeler ve ampirik olarak gözlenmiştir ki, lâik olmayan bir düzende din, siyasete alet edilmiş ve siyasiler tarafından şahsi çıkar elde etmek amacıyla kullanılmıştır. Bu istismarların kaynağı dini gerekçeler azalmaya başlayınca bu defa mitler ve hurafeler oluşturulmuş ve dini felsefenin aslından uzaklaşılmıştır. Elbette ki böyle bir istismar düzeninde din saflığını ve özünü kaybetmektedir.