Demokrasi ses verdi
TÜSİAD’ın feneri siyasete tutması, iktidarın asabını bozsa da demokrasinin halâ ölmediğini gösterdi. Çünkü Türkiye’de AKP’nin uzun süren iktidarı, uygulanmakta olan Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin verdiği güçle birlikte, işi, ana muhalefet partisinin yargılanmasına kadar götürdü.
Böylece siyasal sistemin çalışma alanının gittikçe daralmağa başladığı, ışıkların sönmeğe yüz tuttuğu sürece girdiğimiz anlaşılmaktadır. Dikkatle bakıldığında, devlet kurumlarının siyasallaştığı, devletin fiziki yapısı içinde iktidar partisi neredeyse tüm bürokrasiye parti olarak hâkim olduğu ve bürokraside siyasal çeşitliliğin en aza indiği görülecektir.
Aslında TÜİSİAD bilinmedik, duyulmadık bir şey söylemedi. Malumun ilanını yaptı. Ancak, etkili bir sivil toplum kuruluşu olarak, elindeki feneri, ışığı sönmekte ve gittikçe kararmakta olan demokrasinin üzerine tutunca, iktidarın hukuksuzlukları görünür hale geldi. İktidar, bundan utanıp ders alacağı yerde anında saldırıya geçti.
Dikkatinizi çekerim: Türkiye Yüzyılı dedikleri tam hakimiyet ve teslim alma mesafesine az kaldı. Belki önümüzdeki seçimi de kazanırlarsa, herkese geçmiş olsun. Artık Türkiye tek partinin yani AKP’nin olacaktır.
Yeni yüzyıl modeline göre durum şudur:
Tek parti ve hâkim parti.
Sembolik, kontrollü muhalefet.
TÜSİAD, herkesin gözü önünde bu yolda döşenen raylara dikkat çekti. Onun dikkat çekmesi, halihazırda var olan siyasal partilerin ve muhalefetin dikkat çekmesinden önemli. Çünkü, O siyasete dışardan, iş dünyasından ülkenin haline bakıyor.
Onların siyasal çıkarı, iş alanlarıyla ve ekonomik çıkarlarıyla doğru orantılı. Dolayısı ile, bir çeşit dış ses. Buna rağmen, iktidar çevresi ve medyası geçmiş darbe dönemleriyle bağ kurup, TÜSİAD’ın bu hamlesini boşa çıkarmak istiyor. 28 Şubat günlerini hatırlatıyor.
Boşuna çaba.
Neden?
Çünkü “Vesayeti bitirdik” diyen kendileri.
Peki, vesayet kimdi ve neydi?
Orduydu. Türk Silahlı Kuvvetleriydi.
Artık TSK’nı vesayet gücü kalmadı. Genelkurmay başkanları Mili Savunma Bakanı olarak görev yapıyor ve Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin bir parçası. Bu sebeple darbeci lafı boş laf.
Kim darbe yapacak?
Kaldı ki TÜSİAD’ın açıklamalarında, olağan düzene çağrı var.
Hukuka uyulmamasının sakıncalarını anlatıyor.
Liyakatsizliğin ülkeye verdiği zararı hatırlatıp uyarıyor.
Ekonominin bu düzlemde başarı sağlayamayacağını söylüyor.
Basın-yayın, siyaset, sivil toplumun itiraz eden tüm kesimlerine hukukun genel kuralları uygulanmadan tutuklama yapılıyor diyor.
Bunlar yalan değil ki.
Aklı başında herkes zaten bundan şikâyet ediyor.
Öyle ise sorun ne?
Sorun, TÜSİAD’ın tüm ışıkları yakıp, sahayı aydınlatarak, olumsuzlukları görünür hale getirmesidir. Aslında bu kompleksi olmayan bir iktidar için bir çeşit “Kral çıplak” uyarısıdır. Söylenenleri dikkate alırsa belki kendini düzeltme, topluma huzur verme, ülkeyi düzlüğe çıkarmasına yardımcı olabilir. Çünkü iyi bir uyarı. Ancak, iktidar bunu düşmanca algılıyor. Bu durumda geriye ne kalıyor? Muhalefeti kıskaca almağa devam etmek, anayasaya göre bir daha aday olamayacak olan Erdoğan’a yeni bir fırsat alanı açarak, adaylığının önünü açıp, seçime sokmak ve kazandıktan sonra, devletin partisi olarak tüm ülkeye hâkim olmak kalıyor.
Türkiye’de Erdoğan iktidarıyla birlikte hiçbir şey olağan seyrinde ilerlemiyor.
Seçimlere devlet imkanları ve gücüyle birlikte en az 2-0 önde başlıyor.
Güdümlü medyasıyla, demokrasinin önkoşulu olan eşit propaganda olanağını ortadan kaldırıyor. Devletin televizyonları yasa gereği tarafsız kalması gerekirken tarafsız kalmıyor. Kısacası, seçim zamanı, memura, emekliye zam, dar gelirli kesimlere sosyal yardımlaşma aracılığı ile devlet kesesinden destek vererek, herkesin parasıyla kendine seçim avantajı oluşturarak seçime gidiyor.
Hukuk başka uygulama başka oluyor.
Sözün özü, Türkiye sahiden bir yol ayrımında. Ya demokrasiye geri döneceğiz yahut bastırılmış muhalefet ile seçime giderek, ülkeyi AKP’ye teslim edeceğiz.
SİYASAL YOZLAŞMANIN BİZİ GÖTÜRDÜĞÜ YER
Suriye’de kim kayıp etti?
BİZİM ÖNDERLİK DE BÖYLE DİYOR!
Türklük kime neden batıyor?
Tarih öyle demiyor
Tavizlerle sorun çözülür mü?
DEMEK SİLAH BIRAKIYORLAR
Siyasal yozlaşma sorunumuz
Muhalefetten iktidara kaçış
Sistem çökmüş müdür?









