Derdiniz millet olmalı

Derdiniz millet olmalı

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati''nin göreve getirildiğinin açıklanması sonrası attığı ve Cumhurbaşkanını mahcup etmeme duası içeren twiti, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin doğasını bir defa daha göstermiş oldu bizlere.

Malumunuz, bu sistemde bakanlar, Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor ve atanıyor; sorumlulukları da yalnızca Cumhurbaşkanına karşı oluyor.

Hâl bu olunca, biraz da atama sisteminin doğasından kaynaklı olarak, bakanlar, kendilerini atayan otoriteye minnettarlık hissederek, yalnızca onu memnun etmenin derdine düşüyor.

Neticede, 3 yılda 3 bakan gördü o bakanlık, Cumhurbaşkanı memnun olmazsa 4''üncüsü gelir.

Günlerdir, Sayın Nebati''nin uzmanlık alanı, terör örgütü lideriyle ve Cumhurbaşkanının damadıyla ilişkileri konuşulsa da önümüzdeki süreçte ekonomi politikalarının ne olacağı ve ne gibi kararların alınacağı hususlarına eğildiğimizde aslında bakanın şahsı da fikri de zikri de hiçbir önem arz etmiyor. Zira, -kendisinin de belirttiği üzere- gayesi Cumhurbaşkanının güvenine layık olmak. Bu durumda politikaların karar mercii yalnızca bir kişi.

Derdimiz ihracat

Ne yeni Maliye Bakanı ne de Cumhurbaşkanı ekonomist değil. Ancak inatla devam ettirilerek Türk Lirasına bu denli değer kaybettiren politikalar, ekonomistlerin uyarıları kulak ardı edilerek, belli ki bundan sonra da sürdürülecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep''in kurtuluşu nedeniyle düzenlenen bir toplantıda yaptığı açıklamada "Bizim tek derdimiz var; ihracat ve bunu başaracağız" diyerek, TL''nin değer kaybetmesinin işlerine geldiğini belirtmiş oldu. Zira, iktidardakilere göre, düz mantıkla, Türk lirası değer kaybedecek ki ihracat artacak. İhraç edilen mallar içerisinde gerçekten para kazandıran, ülke ekonomisini gerçek anlamda büyütecek yüksek teknolojili ürünlerin payının düşük kalması, bu ürünlerin üretimi için gereken yan politikaların uygulanmaması gibi unsurların önemi de yok belli ki hükümet için.

Zira, yönetim, ilim ışığında değil, itikat perdesi ardında inatla yapılıyor.

Türk lirasının değer kaybetmesiyle ortaya çıkan enflasyon, sebep olunan hayat pahalılığı halkı perişan etmiş; pek de önemli değil iktidar için.

Zira, dertleri millet değil!

Öngörülmezlik

Yazının başlarında da belirttiğim gibi, 3 yılda 3 bakan yer aldı Maliye Bakanlığı makamında.

Merkez Bankası deseniz, daha fena: 3 yılda 4 başkan gördü.

Evet, siyasette kimse kalıcı değildir. Her yönetimin ve her yöneticinin -siyaseten- bir ömrü vardır ama hiçbir zaman bu kadar bilinmezlik, öngörülmezlik Türkiye yönetiminde olmamıştır.

Öylesine bir öngörülememe iklimi hâkim ki Türk siyasetine, yarın, tüm bakanlar bir günde değişebilir, yerlerine hısımlar dahi atanabilir...

Oysa demokrasilerin temel özelliklerinden biri, öngörülebilirliktir. Hukuk devleti olmak bunu gerektirir.

Bugün Türkiye ekonomisine yanlış politikalardan daha fazla zarar veren bir şey varsa o da öngörülemeyen politika ortamının olmasıdır.

Yöneticiler, milletin derdini dert edinmediği, millet için görev ifa ettiğini düşünmediği müddetçe, halka ve yargıya hesap verme sorumluluğu taşımadıkları sürece, demokrasi de zayıflar ekonomi de.

Yazarın Diğer Yazıları