Dini eğitim verenlere soruyorum

Dini eğitim verenlere soruyorum

Sadece, ekonomiyi, bürokrasiyi, adliyeyi, askeriyeyi, millî eğitimi çökertmediler. Çok iddialı oldukları dini eğitimi bile işlevsiz hale getirip anlamsızlaştırdılar.

Mesela şu iddia kesinlikle başarısız oldu. "Herkese Kur''an öğretiriz. İnsanlar dinini öğrendi mi ahlaklı, dürüst, namuslu birer kişi olurlar."

Hayır, öyle olmadı.

Dini eğitim almış binlerce insan bürokrasiye geldi, gazeteci oldu, bakanlık yaptı, hatta devletin en tepesine çıktı ama Türkiye yolsuzluklar ülkesi olmaktan kurtulamadığı gibi gittikçe de battı. Gazeteciler yalan, çarpıtma haber tarihinde herkesi geride bıraktı. 

Eskiden, sadece kendileri Müslümanmış gibi, toplumun büyük çoğunluğunu din dışı sayarak kendilerini "Müslüman" diye ayırt edip tanımlayanlar, yalana, soyguna, haksızlığa, adaletsizliğe siyasal düzen kurdular.

Bu ülkede cemaatler Allah yolunu bırakıp, devleti ele geçirmek için sözüm ona "Müslüman" yetiştirip, devlet içinde devlet kurdu. Sonra kendilerine benzeyen öteki "Müslüman" siyaset grubuyla (AKP) devleti bölüşemedikleri için darbeye kalkıştı.

Kendileri dışında muhalefet eden partileri, yanından geçti, göz ucuyla baktıysa, "Ahan da bakıştılar" diyerek Fetöcü olmakla suçladı, iftira attı (din iftirayı yasaklar) lakin kendileri Meclis Başkanlığına sunulan Araştırma Komisyonu Raporunu yayınlamadı. Pensilvanya''daki ile fotoğraf verenleri (mesela Bakan Nebati gibi) en üst makamlara atadı.

Mecbur kalarak veya bilmeden Bank Asya''ya para yatıranları bile hizaya çekti ama okulunda okuyup, diploma alanları (damat gibi) bakanlık makamına getirdi. Hakkında Fetöcüleri aklama iddiası bulunan milletvekillerini (Elitaş gibi) hiç sorgulamadı. Kısacası siyasi ayağı kurcalamaktan sürekli kaçtı.

Bu ve benzeri, saya saya bitiremeyeceğimiz yüzlerce örneğe rağmen siyasal iktidar ve ortakları, halen daha muhalefete Fetöcü suçlaması yapıyor, tüm öteki camaatler, hiçbir yanlışı görmeyen yandaş basın ve etkisi altındaki seçmenler de bu iftirayı alkışlıyor.

Başta iktidar olmak üzere, Diyanet dâhil, İlahiyatçılara, cemaatlere, kısaca dini eğitim veren herkese soruyorum: Dini eğitim mi işlevsiz, yoksa siz iktidar uğruna dini eğitimi işlevsiz mi kıldınız?

Din eğitimi, insanları neden yolsuzluk yapmaktan alıkoymuyor?

Din eğitimi, insanları neden iftira atmaktan korumuyor?

Din eğitimi, neden inananları, samimi olanak, layıkıyla Allah''a ve peygambere bağlayamıyor da şeyhlere haddinden fazla bağlıyor?

Din eğitimi, neden dinin bütün emirleri apaçık ortada olduğu ve bizzat Allah''ın "Adil" sıfatına rağmen, müminleri adaletli, hak, hukuk bilen kişi haline getiremiyor?

Ve son soru: Siz din eğitimini insanları Allah''a ve peygamberine, Kur''an''a bağlı kimseler olsun diye mi veriyorsunuz, yoksa iktidarların sürüsü olup, itaatkâr kölelere dönüşsün diye mi?

Bir de örnek olay hatırlatması yapayım. Dün Yeniçağ''da vardı. Herkesin tanıdığı Cübbeli Ahmet''e, tarikat içi çekişme sebebiyle bir zat, "Kasetlerini açıklayayım mı" tehdidinde bulundu.

Ölümle sonuçlanan benzer bir çekişme yıllar önce Menzilciler arasında olmuştu.

Haklarında kitap yazılan cinsel sapıklıkların yaşandığı cemaat ya da tarikatları yazmıyorum. Çünkü konumuz bu değil. Konumuz dini eğitimin kişiyi neden dinin özüne uygun, doğru, dürüst, adil, saygılı, edepli, hak hukuk bilen saygın bir mümine dönüştüremediğidir.

Türkiye''de sadece millî eğitimin seküler boyutu çökmedi. Dini eğitim boyutu hepten ters yüz oldu. Tarikat, cemaat, imam-hatip kökenli hâkimlerin varlık gösterdiği birçok mahkemenin hukuk tarihine geçen haksız kararları var.

Aynı şey bürokraside de var.

Düşünsenize dersinize çalışmış 90 almışsınız, içiniz kıpır kıpır "Her halde benim gibi birini de eleyecek değiller ya" diye geçiriyorsunuz. Mülakatta eleniyorsunuz. Öğretmen olacakken, garson oluyorsunuz. Yaşam kaliteniz bozuluyor.

Düşünsenize adı Ebubekir olan birinin yönettiği RTÜK, sürekli sizin seyrettiğiniz kanala ceza yağdırıyor. Ötekiler her zaman masum.

Düşünün, cumada aynı safta olduğunuz kişi sizi haksız yere mahkûm ediyor… O camide birlikte namaz kıldığınız bir başkası mülakatta bilerek ve isteyerek torpiliniz yok diye işinizi yapmıyor...

Kısaca söylersek, güzel ülkemizde yönetenler hak yeme düzeni kurmuş. Hep birlikte bu düzenin içindeyiz. Bu düzeni kuranlar, yetkili olduğu sürece nasıl mutlu olabiliriz?

Gitmeleri gerekir. Onlar gidince bütün olumsuzluklar sıfıra inmeyecek ama en dibe yaklaşacak. Hak edenler mutlu olacak.

Yazarın Diğer Yazıları