Merkez Bankası Eylül ayı ödemeler bilançosunu açıkladı.
Ödemeler Bilançosu Temmuz-Eylül arasında cari fazla verdi.
- Temmuz 1 milyar 758 milyon dolar,
- Ağustos 5 milyar 418 milyon dolar,
- Eylül 1 milyar 112 milyon dolar, cari fazla oluştu.
Ne var ki, 9 ayın tamamında 2024 yılında 5 milyar 160 milyon olan cari açık bu sene 14 milyar 894 milyon dolara yükseldi.
Öte yandan Eylül ayında;
- Doğrudan yabancı yatırım girişi olmadı tersine 162 milyon dolar net çıkış oldu.
- Yabancıların Türkiye’den aldıkları gayrimenkul 180 milyon dolar, buna karşılık yerleşiklerin yurt dışından aldıkları gayrimenkul daha fazla 211 milyar dolar oldu.
Ocak-Eylül 9 aylık dönemde portföy yatırımlarında da, 300 milyon dolar net çıkış oldu.
Ödemeler bilançosu açısından en önemli sorun, net hata ve noksan kaleminin eksi 12 milyar 349 milyon dolar olmasıdır. Net hata ve noksan kaleminin eksi olması, kaynağı belli olmayan kaynak çıkışı demektir.
Cari açıkta kaynak çıkışı demektir. Gerçek finansman açığını görmek için ikisini toplamak gerekir. Eğer net hata ve noksan kalemi sıfır olsaydı, cari açık 27 milyar 243 milyon dolar olacaktı. Bu nedenle MB verileri güven vermiyor. Bu verilere bakarak istikrar yada yatırım programı yapamazsınız.
Ödemeler bilançosu konusunda iki soru önemlidir;
- Cari fazla neden oluştu?
- Bundan sonra cari fazla devam eder mi?
1.Ödemeler bilançosunun üç ay cari fazla vermesi çok iyi bir sonuçtur. Ama rehavete kapılmayalım. Zira yazın Turizm gelirleri yüksektir. Altın ithalatı yasakları devam etti. Altın ithalatı cari açığı 1-2 milyar dolar etkiliyor. Yazın güneş enerjisinden yararlanma daha fazla olur. Bu nedenle enerji ithalatı nispi olarak azalır. Aynı şekilde Petrol fiyatları da yatay seyretti. Dolayısıyla cari fazla vermemiz elbette önemlidir. Ama geçicidir.
- Üretimin ithalata bağımlılığı devam ediyor. Bu konuda, ithal ikameci politikalar yoktur. Alternatif olarak iç üretim ilave teşvikler de yoktur. Bu nedenle cari açık kaçınılmaz olarak devam edecektir.
Enerji bağımlılığı da devam ediyor. Özellikle Rusya’dan petrol ithalatının daha pahalı olması açığı artırıyor.
Dış ticarette Çin’e karşı her sene 40 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz. Bu açığı önlemek kolaydır. Çünkü Çin’den teknoloji ithalatı çok sınırlıdır. Ama önlem alınmıyor. Çok açıktır ki Türkiye de bir Çin ithalat lobisi var.
Dış borçlar için yüksek faiz ödüyoruz.
İç tasarruf açığı var, dış kaynakla kapatıyoruz.
Çözüm için kur artışı da yetmez. Çünkü İhracat malı üretiminde ithal girdi oranı yüzde 70 dolayındadır. Kur artsa bu defa ihracat malı üretim maliyeti daha fazla artıyor. Bu alanda çıkmaz var.
Ekonomi yönetimi de cari açığı görmezden geliyor. Bu nedenlerle bu günkü şartlarda cari açığın çözülmesi olanaksızdır.