Dış borçlarımız ne kadar risklidir?
Dolar kuru TL karşısında halen yüzde 25-26 oranında daha değerlidir. Kur artışının bazı yararları oldu. İthalat azaldı, ihracat arttı. Cari açık azaldı. Bazı zararları da oldu... Üretim daraldı, büyüme düştü. Dahası Dış borçlarda risk arttı.
Dış borç riskinin en belirgin göstergesi, Türk tahvilleri için uluslararası piyasalarda oluşan sigorta primi, kredi risk Swapı (CDS)'dır. Dün Türkiye'nin beş yıllık tahvillerinde CDS 359.43 baz puan idi. Türk tahvili alanların bu tahvilleri CDS garantisine bağlamaları için, tahvilin değerinin yüzde 3.6'sı kadar sigorta pirimi ödemesi gerekmektedir.
Öte yandan yine dün Libor (London Interbank Offered Rate), oranı da 3.04790 idi.
Libor, Londra'da büyük mevduata ve likiditeye sahip bankaların katılımıyla belirlenen bankalar arası borç verme faiz oranıdır. Uluslararası kredi işlemlerinde en fazla dolar üstünden baz alınan faiz oranı kullanılıyor.
Türkiye'de devlet ve özel sektör Libor üstünde ayrıca faiz veriyor. Demektir ki Türkiye dolar cinsinden dış borç alacaksa, 5 yıllık tahvilleri için Libor kadar bile faizle borçlansa, borçlanma maliyeti yüzde 6.6 oluyor.
Hükümetin, halkın dövizi mevduatta uyumasın, hazineye borç verin demesi, dövizle borçlanma maliyetini düşürmek istemesindendir.
Ne var ki bankalar zaten bu mevduatın yüzde yüzü kadar özel sektöre döviz olarak kredi vermiştir. Yani bankalarda döviz mevduatı uyumuyor. Hükümet bu şartlarda özel sektöre rakip oluyor. Özel sektör artık dışarıdan daha yüksek faizle borçlanmak zorunda kalacaktır.
Aşağıdaki tabloda bazı gelişmekte olan bazı ülkelerde, dış borç riskini gösteren veriler yer almaktadır. Türkiye dış borç stokunun Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranı olarak, tablo içinde Malezya'dan sonra en riskli ikinci ülkedir.
Kaldı ki dış borç yükünün millî gelire oranı, borç yükünü, borçların ekonomi açısından ağır olup olmadığını tam olarak göstermez. Burada temel sorun dış borç ödeme kapasitesidir. Bu kapasiteyi de döviz kazanma potansiyeli gösterir. Çünkü ister devlet, ister özel sektör olsun, dış borçlar sonunda dövizle ödenecektir. Bunun içindir ki risk olarak bakacaksak, devlet veya özel sektör dış borcu değil, ülkenin toplam dış borç stoku üstünden bakmak gerekir.
Döviz cari fazla vererek ve yabancı sermaye girişi ile kazanılır. Türkiye cari açık veriyor. Yabancı sermaye girişi ise Mısır dışında diğer ülkelerden daha düşüktür. Demek ki döviz kazanma potansiyeli düşüktür.
Döviz rezervleri olarak da iyi durumda değildir.
Dış borçlanma, ülkeye para veya mal olarak kaynak girmesi demektir. Eğer dış borç yatırım yapmak üzere, teknoloji, makine ve teçhizat ithal etmek için alınırsa, bir yük değil tersine kalkınmanın bir aracı olur. Bu yatırımlar üretim artışı ve ihracat yoluyla, kendi borçlarını öderler. Ayrıca da içeride istihdam yaratılmış olur. Türkiye yatırım yapmak için değil, cari açıklarını finanse etmek için dış borç aldı. Bu nedenle risk yüksektir.
Dış borçların ekonomik etkiler dışında ortaya çıkardığı riskler, ülke riskinin artması, yoksullaşma ve kırılganlık, gibi etkiler ortaya çıkarıyorsa, ''dış borç aşırı yükü'' var demektir.
Sonuç olarak, dış borçlarımızda hem risk yüksektir, hem de yalnızca açık kapamada kullandığımızdan dolayı bu borçlar aşırı yük getirmiştir.