Dış ticaret açığından Turizm gelirleri gibi gelirlerçıkarıldıktan sonra geriye cari açık kalıyor. Cari açık ülkemizin kaynak ve servet kaybı demektir. Ülkenin yoksullaşması demektir. Ama bu yoksullaşma zamana yayıldığı için kimse farkına varmıyor. Ya da geç farkına varıyor.

2003 ile 2025 yılı ağustos arasında geçen 22 yıl 8 ayda Türkiye bir tek 2019 yılında cari fazla verdi.

Bu dönemde;

  • Dış ticaret açığı toplamı; 1 trilyon 183 milyar dolar oldu.
  • Cari açık toplamı; 754,6 milyar dolar oldu.

Türk halkının cari açık yoluyla fert başına düşen kaybı 8 bin 775 dolar, yani 368 bin liradır. Bu döviz Türkiye de kalsaydı, şimdi hiçbir sorunumuz olmazdı. Buna rağmen dış ticaret açıkları için çözüm bile düşünmüyoruz. Merak ettiğim dış ticaret açığı vermek kimin neden işine geliyor?

  • Bu sene Ocak-Ağustos ilk 8 ayda, dış ticaret açığı 60,2 milyar dolar oldu.
  • İhracatın yarısını (Yüzde 49,3) AB ve İngiltere’ye yaptık. Avrupa’ya karşı 7,3 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik.
  • Rusya ve Çin’e ihracatın yalnızca 3,5’ini yaptık. Buna karşı bu iki ülkeye karşı 55,1 milyar dolar yani toplam dış ticaret açığımızın yüzde 91,5’ini verdik.
  • Rusya’dan petrol ve gaz ithal ediyoruz. Ama Rusya’dan ithalatımız içinde yüzde 40 tutuyor.
  • Çin’den çok az teknoloji ithal ediyoruz.

Türkiye Rusya ve Çin Birliği önerenler görebilsin diye siyah yazdım ve altını çizdim. Rusya’nın herkesin toprağında, Çin’in de herkesin cebinde gözü var.

Ben Terekemeyim ve Rusya’ya karşı önyargılı olabilirim. Çünkü dedelerimin Kafkasya’dan geldiği köyün tamamını Stalin Sibirya’ya sürdü. Şimdi köy yerine yalnızca harabeler var.

Öte yandan toplam ithalat içinde tüketim malı ithalatı artıyor.

  • 2020 yılının ilk 8 ayında 16,6 milyar dolarlık tüketim malı ithal etmiştik. Toplam ithalat içindeki payı yüzde 10,8 idi.
  • Şimdi, bu sene yine ilk 8 ayda 39,6 milyar dolar tüketim malı ithal ettik ve toplam ithalat içindeki payı da 16,6 milyar dolar oldu.

Üretimde kullanılan ithal girdi payı da yüksek. Ama hiç olmazsa üstüne katma değer yaratıyoruz. Tüketim malı ithalatında ise doğrudan döviz çıkışı var.

Bu tablo sürdürülemez. Ama ekonomi yönetimi yalnızca ihracat artışını görüyor, konuşuyor. Sürdürülemez dış açıkları görmek işine gelmiyor.