Dış ticarette sömürü düzeneği

2020 Temmuz ayı dış ticaret verileri açıklandı. Bu sene ilk yedi ayda toplam dış ticaret açığı 26,6 milyar dolar oldu. Aynı yedi ayda ihracat yüzde 13,7 oranında azaldı. İthalat ise yüzde 3,9 oranında azaldı.

İhracatın daha çok azalmasında pandeminin ve dış talebin düşmesinin etkisi var. İthalatın daha düşük azalmasının nedeni ise, üretimde kullanılan ithal girdi payının yüksek olmasıdır. İthalat yapamazsak üretimde yapamayız.

Aslında Türkiye, dış ticarette 2003'ten beri ne teoride nede uygulamada yeri olmayan bir savurganlık içindedir.

2003-2019 arasında toplam dış ticaret açığımız 827,8 milyar dolar oldu. Bu yıl 7 ayı da katarsak  854,4 milyar dolara çıkıyor. Türkiye'nin bir yıllık GSYH'sı 800 milyar dolardır. Bu kadar dış ticaret açığı vermenin yerli ve milli olmakla ne ilgisi olabilir? Eğer ekonomiyi algı yaratma ve slogan üstünde götürmeye kalkarsanız kaçınılmaz sonuç böyle olacaktır.

Türkiye, küreselleşmeyi ve dışa açılmayı 1980 sonrasında ve bu gün yabancı sermayeye tam teslimiyet olarak anladı. 2012 yılına kadar giren sıcak para serabına kapıldı. Serbestliği kontrolsüz ve başı bozuk piyasa zannetti.

                                                  

Dış ticarette Türkiye için  adeta bir sömürü yarışı var… Bu yarışın başını Çin çekiyor. 2019 sonuna kadar Avrupa ile ticaretimizden dış ticaret fazlası verdik. Bu sene pandemi nedeniyle başa baş gidiyor. ABD'ye karşı 1,3 milyar dolar açık vermişiz. Buna karşılık Çin'e karşı her yıl 20 milyar dolar açık verdik. Bu senede ilk 7 ayda 10,8 milyar dolar açık vermişiz.

Bu yedi ayda Avrupa'ya olan ihracatımızın toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 40,6 olmuş. Çin'e yaptığımız ihracatın toplam ihracattaki payı ise yalnızca yüzde 1,7 olmuş.

Dahası Avrupa ve ABD'den teknoloji de ithal ediyoruz. Çin'den ise plastik eşya, bavul deri çanta gibi Türkiye'de de üretilen malları ithal ediyoruz.

Bu durumda ABD ve Avrupa gibi kapitalist ülkeler mi bizi sömürüyor? Yoksa Çin gibi sosyalist bir ülke mi bizi sömürüyor?

Dış ticarette sömürülmeden neo-liberal politikaları suçlayarak, kapitalizmi suçlayarak kurtulamayız. Hangi sosyo-ekonomik sistem olursa olsun önemli olan ülke çıkarlarını, ulusal çıkarları korumaktır.

ABD, geçmişte ve bu gün ulusal çıkarlarını korumak için Çin'le ve Avrupa ile kur savaşları yapıyor. Bizde ulusal denilince başta siyasi iktidar ve bazıları neden şiddetli tepki gösteriyor?

Hadi ulusal çıkarlarımız denilince, Çin'den ithalat yapanlar spekülatif karların olmak korkusu ile tepki gösteriyorlar… Ya iktidar neden aynı tepkiyi gösteriyor? Acaba hükümet yerli ve milli olmayı Çin'e sömürülmek olarak mı anlıyor?

Yazarın Diğer Yazıları