Doğalgazla başlayan, Kemal'le biten konuşma

Doğalgazla başlayan, Kemal'le biten konuşma

Öncelikle, Ramazan Bayramınızı ve tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını içtenlikle kutlarım. Barış içinde, ulusal egemenlik için gereken birlikteliğin öneminin iyice kavrandığı nice bayramlarımız olmasını dilerim…

Bu yazıda, bayramın gündemlerinden biri olan "Karadeniz Gazı Devreye Alma Töreni"nde Cumhurbaşkanı tarafından yapılan konuşmanın niteliğini, YSK'nın son dönemki kararlarıyla birlikte değerlendirelim isterim…

Cumhurbaşkanının konuşması

Malumunuz, Cumhurbaşkanı törende bir konuşma yaptı.

Karadeniz gazının devreye alınmasından memnuniyetini dile getirdi, başarılarıyla övündü. Hedeflerinden bahsetti… Buraya kadar tamam.

Konutlarda 1 ay boyunca ve aylık 25 metreküpe denk gelen kısım için ise 1 yıl süreyle doğalgazın ücretsiz sunulacak olması, Cumhurbaşkanının konuşmasında en çok eleştirilen kısım olsa da demokrasiye büyük yara açan, seçim yarışındaki adaleti ortadan kaldıran yalnızca seçimlere bir aydan kısa süre kalmışken açıklanan müjdeler ve göz boyamak için sunulan bu "yardımlar" değildi…

Tüm ülkeyi ilgilendiren bir gelişme olarak televizyondan canlı yayınlanan bu törende, Erdoğan konuşmasının ilerleyen bölümlerinde artık Cumhurbaşkanı olarak konuşmuyordu; AKP Genel Başkanı olarak konuşuyor, aynı kanaldan kendisine cevap verme imkanı olmayan siyasi rakiplerine laf atıyor, seçime 24 gün kala Cumhurbaşkanı sıfatından istifade ederek tam bir siyasi propaganda yapıyordu. Üstelik siyasi rakiplerini meşru siyasi partiler ve adaylar olarak değil, yine adeta düşmanlarıymış gibi değerlendiriyordu:

"Bugün 85 milyonu sevindirirken milletimize gerçekten büyük gurur yaşatırken, elbette bazılarını da üzüyoruz. Siyasi ikballerini insanımızın sıkıntılarına bağlayanları üzüyoruz. Türkiye'nin başarılarından rahatsız olanları üzüyoruz. Ülkemizin kalkınmasını, güçlenmesini istemeyenlerini, Kandil'deki terör baronlarını Pensilvanya'daki hainleri üzüyoruz. Her seçim öncesinde gaz buluyorlar iftirası atan karakter fukaralarını üzüyoruz. Ortada gaz maz yok diye dolanan o kifayetsiz muhterisleri üzüyoruz. Milletimizin sevinci, gururu, heyecanı ve zaferleri karşısında kâbus gören mankurtları üzüyoruz.

Tabii bir de daha ilk günden itibaren bize yapamazsınız diyen hayırlı her işe çamur atan Bay Bay Kemal ve masa arkadaşlarını üzüyoruz. İnşallah bundan sonra yeni açılışlar, yeni eserler devreye aldığımız projelerle bu kaybedenler kulübünü üzmeyi sürdüreceğiz. Bunlara en büyük hayal kırıklığını 14 Mayıs'ta milletimiz tattıracağına inanıyorum."

YSK'nın durduğu yer

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuşmanın bir benzerini seçim günü dahi yapmasına imkan tanıyan seçim kanunu değişikliğiyle daha da artan adaletsiz propaganda sürecindeyiz ve kamu gücü ile sivil gücün yarıştığı bir seçime gidiyoruz. Zira, 13 Mayıs saat 18.00'de başlayacak olan propaganda yasağı, cumhurbaşkanını kapsamıyor.

Bunun yanı sıra, YSK, bu hafta çok önemli bir karar vererek mevcut bakanların milletvekilliği adaylığı için istifa etmelerine gerek olmadığına belirtti.

Yani, Türkiye Cumhuriyetinde görevli bir cumhurbaşkanı ve 15 bakanın taraf olduğu, kamu gücünü kullanabildiği ve bu imkanı da sonuna kadar kullandığı bir dengesiz ve adaletsiz propaganda sürecindeyiz.

Törendeki konuşma bunun açık bir örneği idi.

Adil olmayan yarışma koşullarından adil sonuç almak istiyorsak, tüm hukuksuz kararlarına rağmen, seçimlerin yönetim ve denetiminden sorumlu olan, yüksek hakimlerden oluşan YSK'nın hukuk ekseninde kalması için, hukuku her zaman olduğundan daha fazla sahiplenmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları