Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Dün dündür lafına rahmet okutturanlar

Değişen şartların ve siyaset hayatının doğası gereği tabii ki ‘dün’ ile ‘bugün’ söylenenler arasında bir takım çelişkilerin olması kaçınılmazdır. 
Nitekim ‘Baba’namı ile meşhur Süleyman Demirel bu çelişkiyi  “Dün dündür, bugün bugündür”  şeklinde veciz bir şekilde ifade etmiştir. 
Elbette ‘dünden’ ve ‘bugünden’ kastedilen, yılları kapsayan bir zaman süreciydi.
Oysa günümüz siyasileri ‘akşam’ ayrı, ‘sabah’ ayrı beyanları ile sözün sahibini fersah fersah geride bırakmış bulunuyorlar. 
Demek ki ‘Baba’nın bir zamanlar kapısını çalıp tecrübelerinden istifade etmek için dizinin dibine çökenlere çektiği ‘nasihatlerden’ sadece ve sadece biri işe yaramış:
- “Dün dündür, bugün bugündür.” 
‘Rüzgâr gülü’ misali ‘olayların akışına göre’söylemler geliştirmek ve bunu da meydanları dolduran insanların gözbebeklerine bakarak utanmadan, arlanmadan dillendirmek, ‘yeni siyasi vizyonun’ düsturu olsa gerek. 
İpin ucu öyle kaçtı, her şey öylesine şirazesinden çıktı ki... 
Hava durumu bile böylesine ‘değişken’ ve ‘sürprizlere’ açık olmaktan uzak.

***

Bir bakıyorsunuz iktidarın başı, 75 yıl öncesinden bir ‘belgeyi’ sallandırıyor miting televizyon ekranlarında. 
Zat-ı âlilerinin ve avanesinin ‘Demirkırat’ın devamı olduğundan bahisle, ülkeye nasıl ‘demokrasi rüzgârı’ pompaladıklarından dem vuruluyor.
‘Milli Şef’in nasıl yakıp yıktığı, ‘milletin değerlerine’ nasıl ters düştüğü bir belagat harikası ile saçılıp dökülüyor ortaya yere.
İyi de, aynı kişinin  “devamıyız” diye yere göğe sığdıramadığınız mübarek zatın ‘soprano’ aşkı karşısında nasıl bir tutum takındığını niye söylemiyorsunuz?
Durum tersi olsaydı, kim bilir ‘Milli Şef’ile ilgili ne tür vecizeler yumurtlardınız.
Aman efendim ‘camiler’ ahır yapılmış; ‘devlet evrakı’ hurda kâğıt diye satılmış.
E peki, yol yapılacağı bahanesiyle yıkılan ve bugün yerinde yeller esen Karaköy Meydanı’ndaki camiyi kim ortadan kaldırmıştır acaba? 
Vatan ve Millet caddeleri açılırken, hangi ecdat yadigârı anıt yapılar, ‘camiler’, ‘türbeler’, ‘imaretler’, ‘çeşmeler’yerle bir edilmiştir? 
‘Dün dündür, bugün bugündür’ değil mi?

***

‘İstanbul’u ortasından ikiye ayıracak’ kadar ‘büyük’ düşünenler, ne yazık ki siyasi arenada çevrilen fırıldaklar karşısında ‘acziyetten’ kurtulamıyorlar. 
Bir gün önce ABD, AB, İsrail büyükelçilerine brifing verip ‘bağlılık’ve ‘güven’tazeleyenler, bir bakıyorsunuz ertesi gün daha farklı bir vaveyla koparıyorlar:
- “Memleket, dış güçler ve içerideki maşaları tarafından yeniden dizayn edilmek isteniyor.”  
İyi de ‘hükümet eden’ sen değil misin, kendi deyiminle ‘devletin başı’ değil misin?
Madem bir ‘dizayn’ olduğu kanaatine vardın, hadi bir el at da olayı aydınlat bakalım.
‘Dizayn’ nedir, arkasında ‘kimler’ vardır, ‘neyi’hedeflemektedirler?
Hükümetin başı olarak bütün imkanlara sahipsin; istediğinde bir elini Kandil’e ötekini Silivri’ye uzatıyorsun; istediğinde ‘orduya’, ‘yargıya’, ‘emniyete’ ayar çekiyorsun. 
‘Dizaynı’ kimlerin yaptığını, ‘tezgaha’ kimlerin maşa olduğunu bir an önce bulup ortaya çıkarsana.
Bir gün önce söylediklerini bir gün sonra tekzip etmek, ‘dizayn’ lafının arkasına sığınmak, bir devlet adamına yakışacak mazeret midir?

***

Devr-i iktidarınızda ‘kapısındaki güvenlik görevlisinden’, ‘tepesindeki genel müdürüne’kadar kadrosu değiştirilmeyen bir kamu kurumu kalmadı. 
Eğer  “Kadro işi tamam, sıra şimdi paralel devlet numaraları ile devleti dönüştürmede” diye geçirmiyorsanız içinizden; lütfen durmayın. 
‘Dış güçler’ ile işbirliği yapan hainleri bir an önce bulup ortaya çıkartın. 
Aksi takdirde ‘Yüce Divan’ yakında sizi fena dizayn edecek.

Yazarın Diğer Yazıları