Dünya siyaseti AKP’nin darbe korkularını ve hamasetini aşmıştır

Mısır’daki kargaşayı izlerken Taksim ve Gezi görüntüleri geçiyordu bir yandan. İnanın ikisini birbirine karıştırdım. Erdoğan derin bir merhametle ve üzüntüyle Mısır halkının ıstırabını anlatırken; bir gözü bantlı 12 çocuğumuzu, 4 şehidimizi ve 7 bin yaralımızı hatırladım. Onlara dair bir tek kelime duymamıştık.
Ayrıca Suriye’de hâlâ ölmekte olan Müslümanları, Irak’ta her gün 47 kişinin öldüğü bitmeyen savaşı, Kaddafi’nin can çekişirken fısıldadığı  “El Kaide”  ihbarını da hatırladım.
Sınırımızdan bu bayramda kaç Suriyeli Türkiye’ye geçti biliyorsunuzdur. Güney Anadolu’yu mahvettik. Palalı adam affedilmiş yurda dönüyor. Zehirli gazdan çeşitli hastalıklara tutulan Türklerin de hiç sesi çıkmıyor. Mısır halkının hiç sesi çıkmıyormuş ya? Hastanelere, otellere, dükkanlara ve evlere sıkılan biber gazının kokusu hâlâ duruyor. Kendisine saldırılan bir kız Taksim’de, Allah sizi kahretsin diye bağırıyordu.
Bizimkiler sağa sola telefon ediyor, emir yağdırıyorlar. Niye Mısır’a müdahale edilmiyor muş? Sanıyorlar ki karşılarında polis var  “Emret Amirim” diyecek ve gaz bombasını General Sisi’nin gözüne sıkacak.
Bir de 76 yaşında olan Martti Ahtisaari(*) diye bir Finli var. Kosova dahil birçok ülkenin parçalanmasında rol almış. Bunların rolü, çeşitli ayrılıkları kışkırtıp iç savaş çıkartmak. Bu zat eski Fin Cumhurbaşkanı imiş. Taa nerelerden adam getiriyorlar. Bizimkiler ithal meraklısı ya. Şimdi de akil ithal ediyorlar. Ahtisaari, Kohenli Mohenli bir sürü isimle buraya gelecek. Tabii onların ‘Büyük İsrail’ hülyası devam ediyor. Mısır’dan Karadeniz’e kadar... Bunlar halkı bölünmeye ikna edeceklermiş.
Siz Türkiye’ye gelmeyin Bayım. Yerli akilleri halk neye çevirdi biliyorsunuzdur. Adamlar otellerine nasıl kaçtıklarını bilemediler.

 


***

 


Başbakan tatilden veya tedaviden döndükten sonra dünyada sadece Türkiye’nin yaptığı tarzda bir konuşma yaparak, Mısır olaylarını tahlil etmeye kalktı. Bu iş büyük siyasi çalışmalar ve ona göre yetiştirilmiş olmayı gerektirir. Yani kalite gerektirir. Bizim AKP sözcüleri ise Avrupa Birliği dahil hiç kimsenin yapmadığı kabalıklarla durumun üzerine gitmeye kalkıştılar.
Dünya siyaseti bunları aşmış bulunuyor. Batı’nın yeni terör algılaması değişti. Artık MOSSAD’lar, CIA’lar falan ikinci derecede kaldı. Şimdi El Kaide ve ona bağlı terörden korkuyorlar. Adeviyye Meydanında bunlardan kaç tane vardı biliyor muyuz? Bizim Reyhanlı’daki saldırının ve 55  “Sünni”nin ölümüne sebep olan patlamayı da bu örgütün yaptığı biliniyor. Esasında hedefleri Amerikan tesisleriymiş. AKP’den bir tek kişi bile bu Sünniler için gözyaşı dökmedi. Ceylanpınar’da her gün PYD ile çarpışan Nusra’nın kurşunlarından biri ölüyor veya yaralanıyor.

 


***

 


Başbakan bu arada dünkü konuşmasında bir şeyi ağzından kaçırdı;  “Siz Suriye için bizden yardım istediniz. Biz de yaptık”  dedi. Ne yaptılar? Sınırları açıp Türkiye’yi de Suriye’yi de kana boğdular. Şimdi Güvenlik Konseyi’ni çağırıyorlar. Boşuna! Batı, bumeranglardan korktu. Daha tehlikesiz ve uyumlu iktidarlar arıyor. Niye boyuna Batı’yı çağırıp duruyorsunuz?. Türk vatanseverlerini niye hakarete ve ıstıraba boğuyorsunuz? Bağımsızlık zor iştir ama imkansız değildir. Niye adam gibi siyasetler yaparak bağımsızlığımızı korumaya çalışmıyorsunuz?
Türkiye bu işten de vebalsiz kurtulmak istiyorsa Mursicilere sükunet ve itidal tavsiye eder, onları kışkırtmaz. Nasıl olsa seçimler var. İktidara daha kuvvetli aday olurlar. Biz İhvan’ın sekreteri, sözcüsü değiliz. Mursicilere bunu siyasi bir olgunlukla dile getirmezseniz, Kuzey Afrika’nın ve Orta Doğu’nun akan kanlarında parmağımızın olduğunu tarih yazar.
Mursi yeniden Cumhurbaşkanı olacak da ne olacak. Öteki meydanda toplanan 30 milyon ayaklanacak bu sefer. Yahu bırakın bu azıcık aklımızı başkalarına dağıtmayı. Akıl bize çok lazım olacak. Onu kendinize saklayın...

Yazarın Diğer Yazıları