Eğitimde iş başarısı ve iş doyumu

Ekonomi, siyaset, ahlak ve adalet sistemi gibi, eğitim sistemi de bozuldu. Eğitim sisteminin neresi bozuk derseniz, derim ki, öğretim düzeni, öğretim programları ve içeriği ile sistemin en belirleyici ögesi olan bizzat öğretici sınıf kendi içinde bozuldu.

Eğitim sistemi, sosyal sistemin de ekonomi sisteminin de alt sistemidir.

Ne demek bu?

Şu demek: Sosyal sistem bozulursa eğitim sistemi de bozulur. Aynı şekilde ekonomi sistemi bozulursa bundan eğitim de nasibini alır demek. Başka bir ifadeyle, eğitim sistemi, kendi dışındaki diğer sistemlerden bağımsız ve yalıtılmış bir sistem değildir.

Şunu demek istiyorum. Eğitim sistemi bozulursa, sosyal sistem de ekonomi sistemi de siyasal sistem de bozulur. Bu sebeple eğitim sistemi her ülke için hem vazgeçilmez ve hem de diğer sistemler üzerinde çok etkili olan bir sistemdir.

Tek başına eğitim sistemi, değişimin hem yöneticisi ve hem de belirleyicisidir.

“Değişmiyorum” diyorsanız, beklemedesiniz ve geri kalıyorsunuz demektir. Çünkü devletlerarası bir rekabet var ve herkes gelişmekte olan duruma göre kendi insan düzenini kurmağa çabalıyor.

Başka?

Bilimsel gelişmeler ve icatlar, yeni teknolojiler, durağan değil. Olduğu yerde saymıyor. Gelişiyor ve farklılaşıyor. Bütün bunlar olurken siz ne yapacaksınız?

Yeni teknolojileri, yeni gelişmeleri öğrenmeyecek misiniz?

Öğreneceksiniz.

Öyle ise yeniyi okullarda ders kitaplarına koyup öğrencilere göstereceksiniz.

İşte Osmanlı, bu durağanlık, değişime karşı duyarsız kalma sebebiyle geri kaldı ve yıkıldı. Çünkü Osmanlı’nın 18. yy son çeyreğine kadar var olan eğitim düzeni, değişmezlerin bilgisini öğreten medreselerdi.

O döneme kadar yeni eğitim düzeni kuramadı.

Medrese, haklı olarak dini bir öğretim kurumu olmanın gereğini yaparak değişmezlerin (dini içerik) bilgisini öğretiyordu. Namaz, oruç, hac değişecek değil ya.

Okul, ne öğretiyorsa insan onunla bilgilenir ve hayata yürür.

İşte bu sebeple eğitim sisteminin belirleyici, en temel ögesi okuldur. Tek tek okulların başarısı sistemin başarısını ortaya koyar. Öğretmen, her biri tek başına bir örgüt (teşkilat) olan bu yapıyı (okulu), amaçlarına göre başarı ya da başarısızlığa götüren kişidir.

Unutulmamalıdır ki, tüm okulların amaçları vardır. Ve sistemin başarısı, bu amaçlara ne kadar ulaşıldığı ile yakından ilgilidir. Okulları amaçlarına ulaştıracak kişi de öğretmendir.

Bir şey daha, öğretim planlıdır. Rastgele değildir, olamaz da. Öğretimin nasıl ve hangi amaçlara göre yapılacağını her düzeydeki okulun öğretim programı (müfredat) gösterir. Öğretmen bu yol haritasına göre işini yapmak zorundadır.

İçinde bulunduğumuz süreçte, sistemin başarısını doğrudan etkileyecek ve belirleyecek olan öğretmen kadrosunu iktidar paramparça etti.

Ek ders ile çalışan öğretmenler.

Kadrolu öğretmenler.

Özel okul öğretmenleri.

Yönetim bilimi ve psikoloji okuyan herkes bilir ki, iş doyumu, işe uyum, moral ve isteklendirme ile iş başarısı arasında doğrudan ilişki vardır.

Aynı okulda ya da komşu okullarda farklı maaş, farklı statü ve yine farklı yönetsel davranışlarla karşılaşan öğretmenlerin, iş doyumu, işe uyum ve motive olmalarını eş değer olarak göremeyiz. Böyle bir çarpıklığın insanı mutlu ettiğini iddia edemeyiz. Öyle ise, eğitim sisteminden tam verimlilik bekleyemeyiz. Koşullar buna izin vermeyecektir.

Bu arada dezavantajlı öğretmenler hak aramak istediklerinde, üzerlerine kolluk gücü gönderilmesinin mantığını anlamak da zor. İnsanlar, düşük ücrete, kötü muameleye ve mobbinge razı mı olsun? Politik sistem, eğitim sistemi üzerinde baskı kurarken ülkeye en büyük kötülüğü yapıyor.

Özel okullarda çalışan öğretmenler, devlet kadrolarında çalışan meslektaşlarıyla aynı maaşı almalıdır. Hem Uluslararası Çalışma (İLO) Sözleşmesi ve hem de gelişmişliğin göstergesi bunu gerektirir.

İkinci olarak da Türkiye, “ücretli öğretmen” uygulaması gibi bir ayıptan kurtulmalıdır. Eğitimde verimlilik, eğitimde başarı ve eğitimde nitelik, önce iş başarısı ve iş doyumundan geçer.

Yazarın Diğer Yazıları