Ekonomist Meriç Köyatası batan ekonominin nasıl kurtulacağını açıkladı. Maliye Bakanı istifa etti düze çıkmanın sihirli formülünü yazdı

Ekonomist Meriç Köyatası batan ekonominin nasıl kurtulacağını açıkladı. Maliye Bakanı istifa etti düze çıkmanın sihirli formülünü yazdı
Denizci, gazeteci ve ekonomist Meriç Köyatası, Berat Albayrak’ın istifa paylaşımının ardından ekonomideki durumu ve istifanın getireceği sonuçları değerlendirdi.

Gazeteci ve ekonomist Doğru Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Meriç Köyatası, Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınarak yerine Naci Ağbal’ın atanması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden istifasını açıklamasını değerlendirdi.

Ekonomideki tablonun korona virüs nedeniyle kötü olmadığının altını çizen Köyatası, "Peki yerine kim gelirse işler düzelir? Kimse… Ortaya atılan bir iki isim geldiğinde yangın en fazla bir iki ay ertelenir ama söndürülmez." ifadelerini kullandı.

Meriç Köyatası'nın Facebook hesabından paylaştığı makalesi şöyle:

"Türkiye ekonomisi, hangi göstergeden bakarsanız bakın, iflas noktasında.

İşsizlik almış başını gitmiş.

Enflasyon, açıklananın en az dört katı, mutfakta yangın var.

Ülke son 18 yılda uygulanan politikalar nedeniyle tıpkı bir eroin bağımlısı gibi her alanda ithalata bağımlı hale gelmiş.

Tarım çökertilmiş. Yerli tohumun zorla yasaklanmış, damızlık hayvanın yok edilmiş. Köylü ithalat kıskacında üretim yapamıyor. Üretimde kullanılan ara girdilerin çoğu ithal. Bu nedenle artan döviz kuru, ihracatı şahlandırmaktan uzak.

İnsanlar iş bulamıyor, işi olanların ücretleri tırpanlanıyor, sanayici üretemiyor, çiftçi tarlasını süremiyor, süt üreticileri ineğini kesmek zorunda kalıyor, besicinin hayvan otlatacağı meralar, imar rantları ve madenci görünümündeki doğa katili yandaşlar tarafından yok edilmiş. Esnaf siftah edemiyor. Esnafın yanında çalışanlar da işsiz, esnaf da…

Devletin ve özel sektörün dış borçları almış başını gidiyor. Artan döviz kuru nedeniyle dış borçların maliyetleri içinden çıkılamaz hale geliyor.

İç borç ve bütçe açıkları tam bir felaket. Bütçe, vatandaşa hizmet etme aracı olmaktan çıkmış, kapalı kapılar ardındaki hazine garantili ihaleler yoluyla yandaş ve paydaş zengin etme aracı haline gelmiş durumda.

İçine düştüğümüz ekonomik felaketin corona ile ilgisi yok. Corona salgını çıkmadan önce de durumumuz berbattı. Corona ile etkisi biraz daha arttı.

Merkez Bankası Başkanı görevden alınıyor. Hazine ve Maliye Bakanı olan damat bey istifa ediyor. Bu iki olay para piyasalarında panikle değil, memnuniyetle karşılanıyor. Çünkü daha beteri olamaz düşüncesi hakim. Bektaşi’ye, hangi şarap daha iyi diye şarap tadımı yaptırmışlar. İlk kadehten bir yudum alıp tükürmüş ve “diğeri” daha iyi demiş. “Diğerinin tadına bakmadın ki” dediklerinde “Bundan kötüsü olamaz” cevabını vermiş. Piyasaların Merkez Bankası Başkanının görevden alınması ile Damat beyin istifasına bakışı bu…

Peki yerine kim gelirse işler düzelir? Kimse… Ortaya atılan bir iki isim geldiğinde yangın en fazla bir iki ay ertelenir ama söndürülmez. Peki çare ne?

Ben “hukukun bittiği yerde ekonomi yazmak abesle iştigaldir” deyip uzun süredir ekonomi yazmıyorum. Arada bir tespitlerde ve öngörülerde bulunuyorum.

Türkiye Ekonomisinin içine girdiği şartlarda, teknik olarak alınacak hiçbir ekonomik önlem yoktur. Teknik olarak yürürlüğe sokulacak hiçbir enstrüman kalmamıştır.

Ekonomiden önce yıkılan şey, kuvvetler ayrılığına dayalı, laik demokratik hukuk devletidir ve bizzat bu iktidar tarafından bilinçli olarak yıkılmıştır.

Devleti, adaleti, hukuku, anayasayı, devletin tüm kurumlarını, yüzyılların, bin yılın birikimi toplumsal gelenekleri ve toplumsal ahlakı çökerten ve bu nedenle ekonomiyi yerle bir eden bir otoritenin alacağı hiçbir ekonomik tedbir ve enstrüman yoktur. İç ve dış piyasalarda güven tamamen tükenmiştir.

Çare, Türkiye’nin demokratik yollardan bu iktidardan kurtulup yeniden kuvvetler ayrılığına dayalı, laik ve sosyal hukuk devletini kurmaktır. Ancak bunu sağladıktan sonra alınacak ekonomik önlemlerle ve uygulanacak ekonomik politikalarla ekonomi ayağa kalkar, toplumun refahı düzelebilir.

Milletin iradesine dayanan, halkına yalan söylemeyen, laiklik ve hukukun üstünlüğüne, demokrasiye kalpten inanmış, sosyal devlet ilkelerini benimsemiş bir iktidar, güçlü bir ekonomi kadrosuyla ülkeyi bu iflas noktasından çıkarır. Bu çok da zor bir şey değil ve çok da uzun bir süre gerektirmez.

Ama gelecek dönemde önümüzdeki esas sorun, bin yılların geleneği toplumsal ahlak ve toplumsal vicdanımızdaki çöküşün giderilmesi olacaktır. Işığımız Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma Devrimleri ve uyguladığı ekonomi politikaların günümüz şartlarına uyarlanmasıdır. Bu şartlar sağlandıktan, Türkiye Cumhuriyeti devleti, kuruluş felsefesine uygun olarak yeniden kurulduktan sonra ekonomide neler yapılmalıdır? Onu da gelecek yazıya bırakalım.

Ancak esas görev toplumsal ahlak çöküntüsünü önlemek ve onarmaktır. Biz ekonomistlerin işi zor değil, kolay. Esas görev yeni nesil öğretmenlerin olacaktır."

 

İlgili Haberler