Ekspresyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Van Gogh, James Ensor, Toulouse-Lautrec gibi ressamların yapıtlarında belirmeye başlayan Dışavurumculuk, 1900’lerde, kendilerine Die Brücke (Köprü) adını veren bir grup Alman sanatçıyla birlikte doğdu.
Resimde ve mimaride kesin kuralları reddeden, yenilikçi bir sanat akım..Adı Ekspresyonizm. Ortaya çıkmasında Maniyarizm'in etkisinin fazla olduğu belirtilir. Her iki akımda Klasisizme tepki olarak doğmuş ve deneysel teknikler kullanıldığı söylenir.
Ekspresyonizm akımının ortaya çıkmasındaki en büyük etkenlerinden biri de fotoğraf makinesi oldu. Fotoğrafın gelişmesiyle birlikte resme olan ilgi azaldı. Manzaraları bir bir resmedilmesine ilgi azaldı.
Ekspresyonizm, Dışavurumculuk ya da Anlatımcılık olarak literatüre girdi. Çağdaş resim dünyasında önemli yeri olan bir akımdır. 1890’larda Norveçli sanatçı Edvard Munch, Avusturyalı Gustav Klimt, Belçikalı James Ensor gibi sanatçıların resimleriyle başlayan bir sanattır Ekspresyonizm.
Politik istikrarsızlık ve ekonomik çöküntü ortamında Almanya’da pozitivizm ve naturalizm ve empresyonizm karşı olarak ortaya çıkmıştır. Ekspresyonizm akımı, doğanın olduğu gibi aktarılmasını hoş karşılamaz, bunun yerine duyguların ve iç dünyanın etkisine dikkat çeker. Gerçek görüşün yerine sanatçının kendine özgü görüşü üzerinde durur. Her türlü okul ve üsluptan bağımsız olarak, sanat yapıtında bir düşünceyi ya da bir duyguyu dışa vurma amacını güder.
ASLINDA GEÇMİŞİ ESKİYE DAYANIR
Yunan heykel sanatında olduğu kadar, barok dönemdeki İspanyol santaçılar da kullanmıştı. Flaman ressamlarında da geleneksel olarak, anlatımcı bir eğilim görülür.
EKSPRESYONİZM NERELERDE YAYILDI
Ekspresyonistler yerleşik otoritelere karşı çıkmalarıyla bilinir. Ordu, okul, ataerkil aile ve imparatorluk gibi kurumların yerleşik otoritesine karşı geldi. Buna karşılık toplum dışına itilmiş yoksulların, ezilmişlerin, akıl hastalarının, sokak kadınlarının ve eziyet edilen gençlerin yanında yer almışlardır.