Ermeni baharı mı, kışı mı?

Dünyanın en güçlü devleti Türkiye Cumhuriyeti, en büyük milleti de Türk Milleti... İçeriden ve dışarıdan yıkamadılar; yok edemediler!.. Şu sırada, gene dört cepheden, -içeriden, dışarıdan- saldırı karşısındayız... Bu müsait ortamda, Dersim  “soykırımı”  iddiaları devam ederken,  yıllık temcit pilavı -Ermeni soykırımı iddiaları- gene fırına sürüldü... Ermenistan lideri Serj Sarkisyan, -hani şu Cumhurbaşkanımızla futbol maçında el sıkışan adam- Marsilya’da diaspora Ermenilerine hitaben yaptığı konuşmada, Nazi rejiminin katliamları için diz çöküp özür dileyen Alman Başbakanı Brandt gibi, Türk liderlerinin de er veya geç Erivan’da soykırım anıtı önünde  “diz çökeceğini”  söyledi... Zaman, zemin müsait ya!..

***


Amerikan Kongresi’nin Dışişleri Komitesinde  “Soykırımı”  tasarısı kabul edildi... Senatoda da kabul edilmesi söz konusu... Ve Fransız Milli Meclisi’nde Sarkozy’nin, Fransa’daki dört yüz binden fazla Ermeni Diasporasını gelecek seçimlerde kazanmak için yeniden kotardığı  “Ermeni Soykırımını”  inkâr edenleri cezalandıracak kanun tasarısı 22 Aralık’ta oylanacak... Kabul edilmesi muhtemel!..
Neresinden bakalım: AB’nin etkili kurucu üyesi ve dünyada güya demokrasinin, söz ve akademik hürriyetlerin  “vatanı”  olan Fransa’da  böyle anti demokratik bir kanunun kabul edilmesindeki garabete mi?..  AB’nin ne dereceye kadar bizim  “nurlu ufuklarımız olduğuna”  mı?!! Bu zihniyet varken bizi nasıl aralarına alacaklarına mı, yoksa Fransa’nın kendisinin soykırım ve  “insan hakları”  hususundaki  “temiz”  geçmişine mi?!! Hangisine?!!
Hatırlatayım: Türkiyatçı ve Türk dostu İngiliz Profesör Bernard Lewis, 1993 yılında Le Monde gazetesine verdiği bir demeçte 1915 yılında Ermenilerin Osmanlılar tarafından öldürülmesinin bir “soykırım”  değil,   “savaşın bir yan ürünü” olduğunu söylemişti. Paris’te bir mahkeme bunu Ermeni soykırımının inkârı olarak kabul etmiş ve tarihçiyi sembolik olarak 1 frank para cezasına çarptırmıştı. Ve sonra da ABD’de Ermeniler ona saldırmışlardı...

***


Başbakan Erdoğan, Sarkozy’nin tasarısı konusunda onu ve Fransa’yı haklı olarak uyardı:  “Önce Ruanda ve Cezayir’deki katliamları araştırın!” dedi... Keşke Fransızların Antep ve Maraş’ta Ermenilerle birlikte yaptıklarını da hatırlatsaydı!..
Erdoğan Sarkozy’ye haklı olarak bunları söylerken, “Türkiye’nin tarihinde sömürü, soykırım yoktur” dedi... Fakat o zaman sorarlar:  “Dersim konusunda neden ’devlet’adına özür dilediniz?”  diye... Biz  gene soruyoruz ve diyoruz ki  “O literatür”  Ermeni konusunda ve diğer konularda milletimize pahalıya mal olacak!.. Bu  “özrün”  hemen arkasından, içimizdeki adları bizce malum Ermeni muhipleri Hasan Cemal, Mehmet Ali Birand vb. hemen Ermenilerden de  “devlet adına”  özür dilenmesini istediler. Onlar isterler de Ermeni diasporası ve yabancılar da bunu emsal olarak kullanmazlar mı?!!
Tesadüf mü? Bizdeki Ermeni ve Kürt  “muhipleri” , aynı yazarlar, aynı kişiler; Ermeni ve Kürtlerin Türkiye’yi bölmekte birleştikleri gibi aynı kabı kullanıyorlar...

***


Ve bir traji-komedi: İran uyruklu 8 PKK’lı topraklarımıza giriyor, terör eylemleri yapıyor ve Kazan vadisindeki operasyonda TSK tarafından itlâf ediliyorlar. Ama siz küstahlığa bakın ki İran uyruklu aileleri  Türkiye’ye gelip teröristlerin leşlerini istiyor!.. BDP’li PKK  “vekili”  Sırrı Sakık onlara tercüman oluyor... Meclis’e dönen Başbakan’dan bu işi halletmesini istiyor. Başbakan da  “Haydi oradan!..”  diyeceği yerde,  İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’na  “bu işi halledin”  talimatını veriyor. Şimdi haydutların leşlerinin alınıp Habur’dan merasimle şehit muamelesiyle gönderilmesini bekleyebiliriz. İçişleri Bakanı’mız da onlara Apo’nun Eruh-Şemdinli baskınında dediği gibi  “gerillalar”  demedi mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları