Fars kralı ve sistemi

Fars kralı ve sistemi

Fas'ta hanedan krallık var. Kral, her ne kadar Arap Baharı başlangıcında Fas'taki yükselen talepleri dikkate alarak bazı yetkilerini başbakana ve Meclis'e devretmiş olsa da, Silahlı Kuvvetler ona bağlı, başkomutan. Meclis'te en güçlü partinin önerdiği başbakanı ve bakanları atıyor ve tüm kabineyi onaylıyor. Meclis'i her zaman feshetme ve olağanüstü koşullar ilan etme yetkisi var. Adalet ve Kalkınma Partisi, krala sadık. Kraliyetin hukuk ve polis üzerinde etkisi tartışılmıyor.

Kral hükümet toplantılarına istediği zaman katılıyor, yargıçları atıyor ve en önemli kurumların başına da atama yapıyor. Yani yasama, yürütme ve yargıyı kontrol ediyor.

Ayrıca Kraliyet ailesi ülkenin her alanda en önemli yatırımlarını da elinde bulunduruyor, bu yolla ekonomiyi de güdümlüyor. Önemli ihaleleri ailenin şirketi kazanıyor. Forbes 2015'e göre de serveti 6 milyar dolar...

Fas Kralı'nın ve sistemin durumu, ülkemizde yapılmak istenene çok benziyor...

Orhan Bursalı Cumhuriyet

++++

Bu ne sakat anlayış

----

... İktidar kanadına göre referandumda "Hayır" diyecek olanlar terör yanlıları imiş!

Vay canına!

Akıl, mantık ve vicdan kabul eder mi böyle acayip bir suçlamayı?

Ben şahsen bu iddiaları duydukça üzülüyor ve utanıyorum. Eğer "Hayır" diyenleri terör yanlısı olmakla suçlayacaksanız referandum yapmaya ne gerek var? OHAL diye her türlü kararı alıyorsunuz. Fırsat bu fırsat "Referanduma lüzum yoktur. Sonuç bizim dediğimizdir" diye bir kararname çıkarın, olsun bitsin! (...) Böylece, hiç değilse ülkenin yarısını terör yanlısı diye damgalamaktan kurtulursunuz!..

Rahmi Turan Sözcü

***

Evet kampanyasının kolay geçmeyeceği belli..

***

İktidar zorlanıyor.. Niye derseniz..

Dün söyledikleriyle bugün söyledikleri, yarın söyledikleri çelişecek de ondan..

Ne demek bu..

Şu.. Evet oyu istemek için zaman zaman kendilerini inkar etmek zorunda kalıyorlar..

İki alanda konuşurken bocalıyorlar..

Birincisi; icraatları..

İkincisi;  zihniyet değişimi..

***

Birincisinden başlayayım..

15 yıldır yaptıklarıyla övünen iktidar prangamızı sökün diye oy istiyor..

Peş peşe sıralıyor..

19 bin kilometre yeni yol yaptık, 6 bin 100 kilometresini bölünmüş yaptık,  29 havaalanı inşa ettik, TOKİ eliyle 755 bin konut, 881 hastane, 19 bin 763 okul, inşa ettik, Osmangazi Köprüsü'nü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık, Marmaray'la Avrasya Tüneli'yle iki kıtayı bir kez daha birleştirdik, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya arasında hızlı tren yaptık, Ilgaz tünelini açtık, Milli geliri 4'e katladık, IMF'ye borcu sıfırladık..

Sonra halka dönüp; elimizi  ayağımızı tutan vesayet rejimini kırmalıyız diye oy istiyor..

Çelişkili bi durum..

 ***

İkincisine geçelim..

 İktidarın iddiası şu..

Yeni Türkiye'yi kurduk.. Eski Türkiye anlayışını yerle bir ettik.. Zihniyet devrimi yaptık..

Bununla da övünüyor..

Sonra çıkıyor; eski Türkiye dedikleri Türkiye'den örnek vererek oy istiyor..

(...) Bu da çelişkili bi durum..

Mehmet Tezkan Milliyet

***

Ege, ABD'nin "kukla tiyatrosu" mu!

-------

BBC, Kardak Krizi'nin 20. yıldönümü dolayısıyla Yunanistan'ın o zamanki Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos ve Onur Öymen'le röportaj yapıyor. Pangalos sözlerinin sonunda krizden 6-7 yıl sonra New York'ta yaptıkları bir görüşmeyi anlatıyor.

Diyor ki BBC'ye:

- Krizden yaklaşık 6 yıl sonra, New York'ta Holbrooke'la bir araya geldim. Beni öğle yemeğine götürdü. O dönem yaşananları konuşuyorduk. Ben de 'Türkler ve Yunanlılar için çok tehlikeli olan o gece, bir şeyden dolayı çok mutluyum, en azından o gece hiç kimse ölmedi' dedim. Sonra Holbrooke gülümsedi ve 'Yoo, Theodore, zaten hiç kimse ölmeyecekti' dedi. Ben de 'Nasıl olur, karşı karşıya gelmiştik' diye sorunca Holbrooke, 'Amerikan gemileri, Amerikan mühimmatları ve Amerikan istihbaratıyla karşı karşıya geliyorsunuz. Bizim Türkiye ve Yunanistan arasındaki iki küçük gemimiz sizin teknolojik ve elektronik görüşünüzü bozacaktı, dolayısıyla sizin fırlatacağınız füzeler, yalnızca balıkları öldürürdü, başka bir şey değil' diye yanıtladı.

***

Ege'de halkların boğazından kesilip silahlanmaya yatırılan paralar, savaş oyunları, güç gösterileri sürerken... Yukarıdaki gerçekler aynı zamanda ABD denetimindeki silah yarışı ve güvenliğin bir noktada karikatüre dönüştüğünü gösteriyor... Ulusal savunmanın önemi ortaya çıkıyor.

Melih Aşık Milliyet

***

Kantarın topuzu

-----

FETÖ mensuplarının kamudan temizlenmesi için yapılan "açığa alma" ve ardından da "ihraç etme" çalışmalarında "kantarın topuzunun" iyiden iyiye kaçtığı görülüyor.

 İktidar sözcüleri "bir yanlışlık varsa" düzeltileceğini bunun için "Kanun Hükmünde Kararname" bile çıkarıldığını söylüyorlar ama "haksız yere ihraç edildiklerini" söyleyenlerin şikâyetlerinin ardı arkası kesilmiyor.

 Şikâyetler o hale geldi ki düne kadar iktidarın yanında yer alan yazarlar bile "kul hakkını" ve işin sonunda "ahiret faturası" olacağını hatırlatma ihtiyacını duyuyorlar.

 (...)

Devlet ne yapar ne eder bilemiyoruz ama bu yakınmalara bir an evvel kulak verilmeli ve gerçekten mağdur olmuş olanlar varsa bunların mağduriyetleri bir an evvel giderilmelidir.

 Yani "mazlumların ahı" alınmamalıdır!

 Gerçekten suçlu olanlar hak ettikleri cezalara çarptırılırken mazlumlar temize çıkarılmalı ve görevleri başına dönmelidir.

Zeki Ceyhan Milli Gazete