Trabzonspor’un dinamizmiyle dikkat çeken orta saha oyuncusu Tim Jabol Folcarelli, kulüp dergisine konuştu. Türkiye’de futbol sevgisinin beklentilerinin üzerinde olduğunu söyleyen Folcarelli bordo-mavili formayla hedeflerine anlattı. Trabzonspor’un kendisine hem profesyonel hem kişisel olarak büyük katkı sunduğunu ifade eden Fransız oyuncu özetle şunları söyledi...

Bu camianın parçası olmak bana çok şey kattı: Böyle büyük bir kulübe transferimle ilgili bir soruyu iki üç yıl önce sorsanız, bunun gerçekleşeceğini asla düşünemezdim bile. Bunun gerçekleşebilmesi için çok ama çok çalışmak gerekir. Bu camianın bir parçası olmak hem saha içinde hem saha dışında çok şey kattı. Burada kulübümüz rahat çalışmamız, taraftarımız da motivasyonumuzu artıracak her şeyi yapıyor.

Her geçen gün kendimi güçlendiriyorum: Taraftarlar ve şehrin futbola olan tutkusu üst düzey gerçekten. Bana güven veren bu ortamda her geçen gün kendimi daha da geliştirdiğimi düşünüyorum. Bu büyük ailenin bir parçası olmak, adımı kulübün tarihine yazdırmak istiyorum. Trabzonspor formasıyla tarihe geçecek başarılar kazanmayı hedefliyorum.

Babam sayesinde futbolcu oldum: Çocukken arkadaşlarımla saatlerce top oynardım ve bu benim için sadece bir eğlenceydi. Ancak 17-18 yaşlarımda profesyonel futbola geçiş yaptım ve bu işi meslek olarak yapabileceğime karar verdim. Bu kararımda babamın da futbol oynamasının etkisi çok oldu. Futbola olan büyük tutkum ve ailemin desteği belirleyiciydi. Bugün profesyonel bir futbolcu olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

İki yönlü oynuyorum: Önceki takımlarımdaki hücum odaklı serbest rolümden farklı olarak, burada iki yönlü bir sorumluluk üstleniyorum. Tabii ki maç içinde hocamın istekleri doğrultusunda değişiklikler olabiliyor. Şimdi iki bölgede de farklı sorumluluklarım var ve hem savunma hem de hücum organizasyonlarında en iyisini yapmaya çalışıyorum. En güçlü silahımı şöyle ifade edebilirim: İki ceza sahası arasında da hem toplu hem de topsuz olarak bol bol koşular yapabiliyorum. Ayrıca top kazanma, rakibi bozma ve ceza sahasına girişlerim de katkının önemli parçaları.

Başarmak için kendinize inanın: Kimsenin size neyi başarıp başaramayacağınızı söylemesine izin vermeyin. Bu hayatı siz yaşıyorsunuz ve başarmak için kendinize inanıp o yolda yürümelisiniz. Bir hedefiniz varsa sonuna kadar mücadele etmelisiniz. Başarsanız da başaramasanız da en azından denemiş olmanın huzurunu yaşarsınız. Sonrasında pişmanlık duymazsınız çünkü bunun uğruna mücadele etmişsinizdir. Asıl önemli olan da bu. Bu felsefe, beni her zaman motive ediyor. Tabii ki aile ve güvendiğiniz arkadaşlarınızın tavsiyelerini mutlaka dinlemelisiniz.

Sosyal medyadan etkilenmiyorum: Sosyal medyayı kullanıyorum ama bunun beni etkilemesine izin vermiyorum. Zaten övgüleri de eleştirileri de çok derinlemesine incelemiyorum. Herkes sizin hakkınızda bir şey söyleyebilir ama önemli olan sizin ne yaptığınızı bilmeniz. Çünkü saha içinde en iyisini yapmak benim işim. Herkesin iyi ya da kötü yorumları olabilir ama önemli olan, kendi performansınıza odaklanmak.

Türkiye beklentimin çok üzerinde: Bu ülkedeki futbol sevgisi açıkçası beni çok şaşırttı. Özellikle Trabzon’da bu kadar sevildiğini tahmin ediyordum ama bu kadarını gerçekten beklemiyordum. Bunun yanında insanların size her zaman yardım etmeye çalışması da çok güzel. Fransa’da da insanlar tabii ki ilgi gösteriyor ama burada çok yardımcı oluyor, işleri kolaylaştırıyorlar. Her zaman bu yardım için hazır olduklarını hissediyorsunuz insanların. Çok misafirperverler. Bu arada yemek kültürü de oldukça farklı ve burada yemekler çok çeşitli. Genel olarak buradaki deneyimim, birçok konuda beklentilerimin çok çok ötesinde ve kesinlikle olumlu.

Tribün desteği çok önemli: Takımına destek olan taraftarlar, bir maçın skorunu, kaderini tamamen değiştirebilir. Tabii ki bu o taraftarın enerjisiyle gerçekleşir. Özellikle Trabzon’da oynadığımız bir maçta işler iyi gitmiyorsa, hatta yenik duruma düşmüşken taraftarın göstereceği reaksiyon bir anda bizi ileriye itiyor. Bunun dakikası önemli değil, her an o coşkunun önemi var. Tribünden gelen destek, rakipler üzerinde baskı yaratıp bize ekstra motivasyon sağlıyor, daha fazla mücadeleye itiyor. Bu çok net zaten, taraftarlar sahadaki oyuncuların performansını hem olumlu hem de rakip için olumsuz yönde etkiler.

Hakem hataları burada daha çok konuşuluyor: Sürekli gelişim içinde olan bir lig, bu hem güç hem de ilgi anlamında. Türk futbolunda taktiksel olarak çok iyi takımlar var ama fiziksel mücadele burada oldukça yoğun. Takımın fiziksel gücü, dayanıklılık, özellikle maçların son 25-30 dakikasında sonucu etkilemede önemli farklar ortaya çıkarıyor. Bu nedenle fiziksel hazırlığı iyi yapanlar bu bölümlerde daha çok gol bulabiliyor. Taktiksel olarak da bunu destekleyenler sahada fark yaratıyor. Öte yandan hakem hataları Fransa’da da yaşanıyor ama açıkçası buradaki kadar değil. Türkiye’de hakemlerin çok konuşuluyor olması bir sorun.

Adaletsizliğe sinirleniyorum: Rakipler sizi baskı altına almak ve mental olarak düşürüp saha dışına çıkarmaya çalışırlar. Ama ben bunları dinlemem, kimin ne yaptığıyla ilgilenmem bile, sadece takımıma katkı yapmaya odaklanırım. Rakibin ne yaptığını, ne dediğini umursamam bile, daha doğrusu rakibin herhangi bir şekilde kafamın içine girmesine izin vermem. Ben sadece futbola odaklıyım. Ama şöyle bir gerçek de var. Beni sahada en çok sinirlendirecek şey adaletsizliktir. Hakem kararlarında bunu net olarak gördüğümde çok sinirlerinim. Bir de kendi karakteri dışında aşırı özgüvenli gözükme çabasında olan futbolcularla oynamaktan da nefret ederim.