Garip bir toplumuz

      GARABETE bakınız; hava yoluyla Ankara'dan İstanbul'a 45-50 dakikada geleceksiniz, indikten itibaren bir saatten fazla bagajınızı bekleyeceksin...

      Övünüyoruz; yeni havaalanındaki bagaj portörünün uzunluğu tam 42 kilometreymiş.

       Dünyanın en uzun portörü, yani taşıyıcısı..

       Git git bitmez bir yol...

       İki valizinizin bu yolu dur durak katederek önünüze gelmesini bekleyeceksiniz. Geçecek zamana bakıp hava yoluyla seyahat ettiğinize bin pişman olmaz mısınız!

      Böyle garip bir durumla övünülür mü kardeşim!

      * * *

      Yıllardır televizyon yayınlarını Digiturk terminalinden alıyorum. Sonunda beni de pişman ettiler...

      Yardımcım, kumanda cihazını düşürünce bazı tuşlar çalışmaz olmuş. Ses tuşları yaşarken, kanal değiştirme tuşları sizlere ömür.

      Keza "OK" tuşu da tuş olmuş, çalışmıyor...

      "Çıkış" tuşu da mevta, o da işlevini kaybetmiş...  

      Digiturk'ü aradım, durumu söyledim.

      Görevli erkek müşteri temsilcisi ikide bir, "Filanca tuşa basın, bekleyin kontrol ediyorum" deyip durdu

      Tuş tuş gezdim, nafile...

      Her seferinde de delikanlı "Bekleyin kontrol ediyorum" diyerek beni neredeyse kendimi kontrol edemeyecek hale getirdi.

      Sonunda hışımla sordum:

      -Sorunu nasıl çözeceğiz...

      -Efendim sizi kayda aldım, teknik servis gelecek...

      -Ücreti?

      -Ücreti 35 lira, tamir gerekiyorsa onun da bedelini alacak, bunlar olmazsa size bedeli karşılığında yeni bir kumanda cihazı verecek...

      -O ne kadar?

      -20 lira efendim...

      Baktım "Evet" desem cebimden en az 70- 80 lira çıkacak...

      Sordum:

      -20 lirayı ödesem kumanda cihazı verseniz...

      -Olur efendim, bir bayimize uğrayın cihazınızı alın...

      * * *

      Garabet bunun neresinde diyeceksiniz; neresinde değil ki...

      Diğiturk'ü boşuyorum, herkesin haberi olsun, o müşteri temsilcisini de...

      Başta söyleyeceği lafı döndürüp durması, bağışlanacak gibi değildi. Tuş dedi durdu, tuş oldum!

Büyükanıt uyarsaydı, bunlar olmazdı

-------------------------------------------------

      TBMM'de kurulan, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu nihayet, eski Genelkurmay Başkanları'nı dinlemeye başladı...

       İlk olarak da darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkan vekili olan Orgeneral Ümit Dündar dinlendi...

      Emekli Orgeneraller Yaşar Büyükanıt, Hilmi Özkök, Işık Koşaner, İlker Başbuğ, Necdet Özel de sırayla dinlenecek...

      Eski başkanların söyleyeceği çok şey olabilir...

      * * *

      Yaşar Büyükanıt, Albay rütbesindeyken -1986- Kuleli Askeri Lisesi Komutanıydı...

      Görevi sırasında Gülen Cemaati'nin sınav sorularını çok sayıda askeri lise öğrencisine verdiğini tespit etmişti. Bu olay, cemaatin TSK'ya sızma girişimine attığı ilk adım olarak anılıyor.

      Ancak Büyükanıt durumu o zaman önemsememiş ve liseden, çok sayıda fethullahçı öğrencinin mezun olmasına yol açmıştı.

      15 Temmuz kalkışmasında ortaya çıkan çok sayıda Tuğgeneral ve Tuğamiral o dönemde mezun olan askeri öğrencilerdi...

       Bir komutan ihmalinin, nerelere uzandığı ve nelere mal olduğu herhalde görülmüştür.

       Ya gereği...

       O gün de yapılmamıştır, o günden sonra da...

DERKENAR

-------------------

        TBMM Komisyonu, "Hazır gelmişken" diyerek Yaşar Büyükanıt'tan meşhur Dolmabahçe görüşmesinin ayrıntılarını öğrenmek isteyebilir. Paşa da herhalde, millî iradenin bu isteğine "Hayır açıklayamam" diye karşılık vermez ve yeniden "O görüşme benimle birlikte mezara kadar gidecek" vurgulaması da yapmaz!

Dokunup geçiyorum

-------------------

     15 TEMMUZ kalkışmasına emir komuta gereği katılmak zorunda kalan ve başlarındaki isyancı komutanların emri üzerine ateş açan tutuklu erler, savunmalarını yapacak avukat tutamıyor. Çoğu yoksul aile çocuğu; o nedenle avukata verecek paraları yok... Tutuklu subaylar öyle değil, onlar avukat tutabiliyor. Barolar, avukat tutamayan erlere yardımcı olmalı. Unutulmasın, savunma hakkı mahkemelerin varlık nedenidir. Savunma da bireye haktır; o halde...

      * * *

           TÜRKİYE misak-ı milli'den ibaret değilmiş...Gazze'den Sibirya'ya aynı kültürü paylaşan coğrafya da bizimmiş... Bahse konu o coğrafyada Müslüman Türk Milleti'ni bulamazsınız. Böyle diyerek başımıza iş açmayalım. Atatürk'e dil uzatmanın yeni şekli herhalde misak-ı milli çerçevesini genişletmeye kalkmak olmalı.

KOCAMAN SÖZLER

------------------------------

       APTALLAR, utanılacak bir şey yaptıkları zaman mazeret diye o işi her zaman yaptıklarını söylerler.  (H. De BALZAC)

Yazarın Diğer Yazıları