Gençlere bayram verdik ve fakat umut veremedik

Her sene 19 Mayıs öncesi TÜİK, ''''İstatistiklerle gençlik'''' konulu açıklama yapıyor. 2020 verilerine göre; Türkiye''de genç nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 15,4, AB 27''de ise yüzde 10,6''dır. Genç nüfus Türkiye''nin AB ortaklığı için artı bir anlam ifade ediyordu. Ama AKP iktidarı bu avantajı kullanamadı.
Genç nüfus Türkiye''nin mutlu geleceği için de umuttur. Gençler bizim umudumuz, ama biz gençlere umut olamadık. Son yıllarda başkanlık sisteminin, otokrasinin tırmandırılması, hukukun üstünlüğünde ve demokraside Türkiye''nin geri düşmesi ve özellikle de üç gençten birinin işsiz kalması, gençlerin umudunu söndürdü.
OECD 2020 verilerine göre; ne eğitimde ne de işte olmayan gençlerin oranını;
* 35 OECD ülkesi ortalaması yüzde; 16,
* 27 AB ülkesi ortalaması yüzde; 14,
* Türkiye ortalaması; yüzde 28,8 olarak açıkladı.
Geçen sene Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık iş birliği ile gerçekleştirilen ''Gençlik Araştırması''nın sonuçlarına göre,
"Eğitim veya iş amaçlı bir başka ülkede geçici süreli yaşama fırsatı tanınsa yurt dışına gitmek ister misiniz?" sorusuna gençlerin yüzde 76,2''si ''evet kesinlikle giderim'' cevabını verirken, yüzde 14''ü ise "Evet ama ülkemde aynı şartları bulursam gitmem" dedi.
Aynı araştırmaya göre; gençler arasında kalıcı olarak bir başka ülkenin vatandaşlığı verildiğinde "Evet terk eder giderim" diyenlerin oranı yüzde 64 olurken, sadece yüzde 14''ü "ülkemde kalırım" dedi.
Gelişmiş ülkeler ABD, Kanada, Almanya zaman zaman vasıflı iş gücü ve genç uzman alıyor. Bunlar genellikle gelişmekte olan ülkelerden gidiyor.
Vasıflı insan gücü, uzman iş gücü yetiştirmek için her ülke büyük kaynaklar ayırır. Bir ülkenin yetiştirdiği vasıflı insanlar, gençler, bilim adamları, hekim, mühendis, başka ülkeye gidip, orada kalıp çalışmaya başlarsa, bu katlanılan maliyetin atıl kalması demektir. Bu şekildeki insanların göçüne "Beyin göçü (brain drain)" deniliyor.
Türkiye''de beyin göçü hızlandı.
Çünkü eğitimde ''''insan gücü planlaması'' yapılmıyor. İnsan gücü planlaması insan kaynaklarının en verimli kullanılmasını amaçlar. Bunun içinçde ülkenin ihtiyacına göre, piyasanın talebine göre, kalite ve vasıfta insan yetiştirmek gerekir.
Türkiye''nin potansiyel insan gücü ihtiyaçları tespit edilerek, bu talebe göre eğitim planlaması yapılmalıdır. Söz gelimi orta ve uzun dönemde Türkiye''de ne kadar teknik insana, ne kadar iktisatçıya, ne kadar doktora ve ne kadar ara elemana ihtiyaç olacak? Önce tahmin yapılmalı ve eğitimde kurumlaşma da aynı paralelde olmalıdır.
Siyasi iktidar popülist davranarak Üniversite sayısını artırdı; daha kolay ve daha ucuz olduğu için İktisat ve İşletme fakülteleri ihtiyaçtan fazla arttı. Bu nedenle eğitimli olanlarda ve özellikle yükseköğrenimde, bazı dallarda arz fazlası var. Tıp gibi bazı dallarda ise arz eksiği var. Bazı yıllar Üniversitelere yerleştirme programında İktisat ve İşletme dallarında boş kontenjan kaldı.
Yine bizde ara eleman, teknisyen açığı var... Eğitimde tüm kaynaklar imam hatip okulları açmak için kullanılıyor. Oysa ki aynı kaynaklar, orta düzeyde meslek elemanı, ara eleman, teknisyen yetiştirmek için kullanılabilir. Bu takdirde, üniversite önünde yığılma da azalır. Maalesef, eğitimde ideolojinin ağır basması gençlerde işsizlik sorununu ikinci plana itti.
15 Temmuz darbe teşebbüsü ile siyasi İslam ideolojisinin elinde eğitimin ne kadar istismar edilebileceğini gördük. Çalınmış sorularla eğitim yapan bir insanın, uzmanlaşması beklenemez. Eğitimde etkinlik için en yetenekli olanların seçilmesi gerekir. Militanların seçilmiş olması hem eğitimde fırsat eşitliğini bozmuş, hem de etkinliği düşürmüştür. Sonunda fatura topluma çıkmıştı.
Sonuç olarak; gençlere bayram verdik ve fakat son yıllarda umut veremedik.
19 Mayıs Atatürk''ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları