Haşerat

Haşeratın sözlük anlamı, değersiz ve zararlı küçük hayvanlardır. Sivrisinek, bit, kene gibi. Bunların ne doğaya ne de diğer canlılara hiçbir faydası yoktur, bilakis sürekli zarar verirler. Hiçbir şey üretmezler ve hiçbir şey inşa etmezler. İnsanların en değerli yaşam kaynağı olan kanlarını emerler, üstelik emdikten sonra da mikrop bırakırlar ve bazen ölmelerine neden olurlar. Türkiye'de bütün mesleklerde ve sosyal katmanlarda sayılamayacak kadar haşerat mevcuttur. Biz önemli bulduğumuz birkaç haşerat cinsini yazacağız, diğerlerini sizlerin bulacağınızdan eminiz. Çünkü bu okuyacağınız haşerat ve adresleri sizlere tanıdık gelecektir. Burada ki amacımız Türkiye'nin niçin bu hale geldiğinin tesadüf olmadığını okuyucuların anlamalarına yardımcı olmaktır. Türkiye'nin yönetiminde rol alan siyasi partilerdeki haşeratla başlamak istiyoruz.

Yağmur denize gitmiyor

 Türkiye, Rusya'dan sonra Avrupa'nın en büyük yüz ölçümüne sahip ülkesidir. Yapılan hesaplamalara göre 400 milyon nüfusu besleme kapasitesi vardır. Ancak 80 milyon nüfusun 10 milyonu açlık sınırındadır. Fransa'da bir ceviz ağacı ortalama 200 kilo ceviz verirken Türkiye'de 50 kilo veriyor. Fransız devleti köylüsüne hangi toprağa hangi cins ceviz ağacı dikeceğini söylüyor. Orta Avrupa'da yağmur Türkiye'den fazla değil, ama onlar yağan yağmuru denize dökmüyor bir yerlerde topluyor ve yazın da köylüye kanallarla ulaştırıyor ve ekinini sulamasını sağlıyor. Türk köylüsü yağmur duasına çıkıyor. Türkiye'den 8 defa küçük Gürcistan'dan Türk köylüsü hayvanlarının kışın yemesi için sap ve saman alıyor. Siyasi parti genel başkanlarının etrafında haşerat takımı halka kuruyor, kaliteli, becerikli, zeki ve kariyer sahibi kimseyi içeri geçirmiyorlar. Bir nevi padişahların dalkavukları gibidirler. Ülke ve halk umurlarında değil, sadece kendilerini ve yakınlarını kurtarmakla yetinirler. Tek uzmanlıkları genel başkanı memnun etmektir. Bu haşerat yok edilmediği müddetçe, ülkenin kalkınması ve demokrasi beklemek ham hayaldir.

Kiralanan gazeteciler

Haşeratın yoğunlaştığı ve ülke yönetiminde önemli rolü olan bir başka meslek gazeteciliktir. Türkiye'de maalesef gazetecilerin yüzde 10'u ancak gerçek gazetecidir, diğerleri çeşitli nedenlerle basında çalışmaktadır. Bir kısmı siyasi parti ve ideoloji odaklarının basına yerleştirdikleri militan temsilcilerdir. Bir kısmı hiçbir yeteneği olmadığı halde belli odakların mesajını duyurmak ya da kamuoyu oluşturmak için kiralandığı gazeteci kılıklı insanlardır. Bir kısmı yabancı ülkelerin çıkarı için basına yerleştirilmiş, bir kısmı da yabancı ülkelerin borazancılığını bedava yapan hafif meşrep ve algısız ve idraksiz gazetecilerdir. Bazıları da kendilerini diğerlerinden ayırmak ve farklı olduklarını göstermek için, Batılı ülkelerde 5. sınıf, uçuk kaçık olayları büyük işler ve olaylarmış gibi gösteren ancak bu olaylar çoğunlukla, kendi ülkelerinde fark bile edilmemiştir, ama Türk milletine ustaca sanki önemli bir olaymış gibi gösterip yolunu bulan gazeteciler. Batılı ülkelerde bunların yazdığı yazı türleri genel ahlaka aykırı olduğu için gazeteci tezgahlarında naylon poşet içinde satılmaktadır, bunlar ve benzerleri basının haşeratıdır.

Muhalif lider yok...

Değineceğimiz son haşerat hepimizin tanıdığı, vatanı ve milleti kendi çıkarı için 3 kuruşa satan tiplerdir. İnandıkları hiçbir değer yoktur, diplomalıları ve diplomasızları da aynı kafadadır, ülkede bir ağaç bile dikmemişlerdir, hiçbir üretimleri yoktur. Ahlaksızlıklarını, hırsızlıklarını ve zaaflarını örtmek için her türlü millî ve manevi değeri kullanır ve suistimal etmekten çekinmez. Bir düşman bilinçli olarak Türk devletine ve milletine ne zarar veriyorsa, bunlar daha fazlasını bilinçsiz olarak vermektedirler.

Durup dururken, bunları niye mi yazdım, belki anlamayanlar çıkar diye açıkça bir daha yazayım. Adam 7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmedi, 3 partiyle oynadı, oyuncak etti, halkla dalga geçer gibi git bu kez bana oy ver, yoksa durumu gördün daha beteri olur dedi, haşerata bunu anlatsan anlamaz, göstermen gerekir, bunu da biliyor. İki ay içinde gösterdi, iktidarı kaybetmesine rağmen bırakmadı, çünkü onu indirecek muhalif lider yoktu. İktidarı özellikle bırakmadı çünkü, hukuksuzluk, yolsuzluk ve usulsüzlüklerine başka bir iktidar şahit olacaktı ve erken seçimde kendilerine karşı bunu kullanacaklardı, bunu engelledi. Allah Türk milletini haşerattan korusun. Amin.

 

Yazarın Diğer Yazıları