Hollande’ın ziyareti

Türk-Fransız ilişkilerinin tarihi 16.Yüzyıla dayanmasına rağmen, bir türlü sağlam bir zemine oturtulamamıştır. Gerek Osmanlı İmparatorluğu gerekse Cumhuriyet dönemlerinde uluslararası politik, stratejik, ekonomik olaylar ve konjonktür iki ülkeyi iş birliğine zorlamıştır. Bu iş birlikleri, ihtiyaçlar ve iş birliği nedenleri giderildikten sonra iyi beslenmediği için tekrar zayıflamıştır. Kötü ilişkinin nedeni genellikle doğrudan iki ülkeyi ilgilendiren sorunlardan ziyade, üçüncü ülkelerin sorunlarından kaynaklanmaktadır. Örneğin, bunlardan en çok bilinenleri 1915 Ermeni olaylarıyla PKK ve Kürt ayrılıkçılara verdikleri desteklerdir. İki ülkeyi doğrudan ilgilendiren soruna örnek ise Fransa’nın Türkiye’ye karşı Avrupa Birliği üyeliğindeki olumsuz tutumudur. Fransa’nın Sosyalist Cumhurbaşkanı Hollande’ın 27-28 Ocak 2014 tarihli Türkiye ziyareti, iki ülke arasında 1992’den beri 22 yıl sonra ilk devlet başkanı resmi ziyaretidir. En son 1992’de yine bir Sosyalist olan François Mitterand resmi ziyarette bulunmuştu. 2012’de ise Türkiye’ye dostça yaklaşmayan Sarkozy’nin beş saatlik Ankara’ya bir iş ziyareti vardır. Sarkozy dönemi, Türk-Fransız ilişkileri açısından son elli yılın en kötü dönemi olmuştur. Zaten Fransız basını Hollande’ın bu ziyaretini Sarkozy’nin kırıp döktüğü Türk-Fransız ilişkilerini tamir ziyareti olarak tarif etmiştir.
Hollande ile üç konu etrafında müzakereler yapılmıştır. Birincisi, iki ülkenin ekonomik ve politik ilişkileri, ikincisi Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği ve Fransa’nın tavrı ve üçüncüsü ise Ermenilerle ilgili sorunda Fransa’nın tutumu. Hollande bu üç konuda da Türkiye’yi rahatsız etmeyecek şekilde davrandı ancak vaatleri Türkiye’nin beklentilerinin çok uzağında kaldı. Abdullah Gül, durumu kurtarmak için beklentisini azalttı, üyelik için erken ama en azından müzakerelerin devam etmesini istiyoruz diyerek Hollande’ı rahatlattı. Hollande ise müzakerelerden sonra Türkiye’nin üyeliğinin otomatik olarak gerçekleşmeyeceğinin altını çizerek, üyeliğin bir referandum ile Fransız halkına sorulacağını hatırlatarak müzakerelerin kendileri tarafından tıkanmayacağını belirtti. Sarkozy’nin bloke ettiği beş başlıktan birisine izin veren Hollande diğer dört başlığa henüz izin vermedi ama verebileceğini dolaylı olarak ifade etti. Hollande’ın bu ziyaretinin Fransa açısından asıl nedeni Türkiye’deki alt yapı ihaleleri, Türkiye’nin savunma ihtiyacı için aldığı ve alacağı büyük meblağ tutan ihaleler, özellikle de Çin ile görüşme kararı alınan füze ihalesi ve başta nükleer enerji santralleri olmak üzere diğer enerji yatırımlarından pay almadır. Sarkozy 2007’de iktidara geldiğinde Fransa Türk pazarının %6’sına hakimdi, 2012’de bu oran %3’e inmiştir. Hollande’ın amacı bu oranı eskisinden daha yukarıya çekmek ve 12 milyar euroluk iki ülke ticaretini 20 milyara çıkartmaktır.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan Batı’yı ihmal ettiklerinin farkına Orta Doğu’da karşılaştıkları ve yarattıkları sorunlarla vardılar. Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta Brüksel ziyareti, bu hafta Fransa Devlet Başkanı’nın Ankara ziyareti, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu hafta İtalya ziyareti, Erdoğan’ın haftaya Almanya ziyareti ve kısa bir gelecekte daha birçok Batılı ülke ziyaretleri öngörülmektedir. Dolayısıyla yönetim, Batı’ya hızlı bir dönüş yapmıştır. Umarız, hükümet yaptığı dış politika hatasını anlamıştır. Türkiye Batılı ülke kimliğini korumalıdır. Batılı olma anlayışı Doğuyla yakın ilişki kurmaya engel değildir. Geçen hafta yazdığımız gibi esas olan ilişkilerin dozunu iyi ayarlamaktır.

Yazarın Diğer Yazıları