İfade özgürlüğü ve eşitlik

ABD’de son günlerde üniversitelerdeki Filistin’i destekleyen gösteriler nedeniyle ifade hürriyeti tartışma konusu haline geldi.

Aslında bu Filistin-İsrail olayları, her açıdan yerleşik kabul ettiğimiz veya zannettiğimiz değerlerin sorgulanmasına veya aslında pek de yerleşmemiş olduğu gerçeğiyle yüzleşmemize neden oldu.

Bu açıdan defalarca dile getirdiğimiz yaşam hakkının yanı sıra, ifade hürriyetinin de eşitlik ilkesi ile birlikte anlam kazandığı gerçeği sanırım daha iyi anlaşıldı ve tabi ifade özgürlüğünün önemi de…

Harvard, UPEN ve Rektörleri

Bazı öğrencilerin Filistin’e destek gösterileri yapması, ABD’de kimilerince antisemitizm suçlamalarıyla karşılaşmalarına neden oldu. Neticede 5 Aralık’ta ABD Kongresi Eğitim ve İşgücü Komisyonu’nda Kampüs Rektörlerini Sorumlu Tutmak ve Antisemitizmle Mücadele isimli bir oturum yapıldı.

ABD’nin en prestijli üniversitelerinden Harvard’ın Rektörü Claudine Gay, okul kampüsündeki Filistin’i destekleyen gösterileri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiği için bu oturumda adeta kendisinde hesap soruldu. Ancak üniversite yönetimi, açıklamaları eleşirilen Gay’e sahip çıkarak, onun göreve devam edeceğini açıkladı.

Kendisiyle birlikte Müslüman karşıtlığı ve nefretin her türlüsüne karşı mücadele edeceklerini belirten Pensilvanya Üniversitesi (UPENN) Rektörü Elizabeth Magill ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Rektörü Sally Kornbluth, açıklamalarının ardından yoğun eleştiri ve baskıyla karşılaştılar ve sonunda baskılara dayanamayan Magill, kongredeki ifadelerinden dolayı özgür diledi ve istifa etmek zorunda kaldı.

Bu arada Harvard Rektörü Gay de kelimeleri doğru seçemediğini belirten bir özür açıklaması yaptı.

Bu özürlerin arkasındaki neden şüphesiz, bağışlarla yürütülen ABD’deki bu özel üniversitelerin olası bağışların önünün kesilmesinden korkulması. Nitekim, UPENN’den gelen istifayı en çok perçinleyen olay da geçen yıl yaptığı milyonlarca dolarlık bağışı geri almak isteyen mezun bir iş insanının tepkisi.

Ancak neticede siyasi baskılar, ifade özgürlüğünün eşit bir şekilde uygulanmasının önüne bir engel olarak belirdi.

İfade hürriyeti

“Hürriyet” diğer kişilere zarar vermeden dilediğini yapabilme ehliyetini kapsar. İnsanı diğer canlılardan ayıran düşünme ve düşündüklerini ifade edebilme kabiliyetine dair bir hürriyet olarak ifade hürriyeti ise, toplum hayatında bütün insanların bir arada yaşayabilmesi için oldukça büyük bir öneme sahiptir.

Uluslararası sözleşmelerde ve pek çok gelişmiş demokrasinin anayasa ve yasalarında ifade özgürlüğü, kural olarak, herkese tanınmıştır. Ancak bugün, pratikte herkesin bu özgürlükten eşit şekilde yararlanamadığını görmekteyiz.

Bu da dünyanın bugünkü halini hepimize sorgulatmaktadır.

Oysa, ünlü filozof John Stuart Mill’in 19.yüzyılda belirttiği şu ifadelerinde dahi bu özgürlüğün eşit olarak sunulmasının önemi ortaya çıkmaktadır:

“Yalnız bir kişi hariç bütün insanlığın aynı görüşü benimsediği bir durumda, nasıl ki elinde güç olduğu takdirde bu bir kişinin bütün toplumu susturmaya hakkı yoksa insanların da bu tek kişiyi susturmaya hakkı yoktur.”

Üstelik, şiddetin ve zulmün karşısında olmak, insanlığın ortak paydası olmalıyken; bunun için bir de ifade hürriyeti mücadelesi içerisinde olmak, insanlık adına utanç vericidir.

Yazarın Diğer Yazıları