İkinci tur için yapılması gerekenler

İkinci tur için yapılması gerekenler

"Seçimler bitsin..." ile başlayan cümle kurmayan yoktur herhalde aramızda. Her açıdan bu seçimlere odaklanmış, planımızı programımızı seçimlere göre ayarlamıştık. Ancak mevcut tüm kutlama ve yaz havasına rağmen, seçimler dün bu yazıyı hazırladığım saatlerdeki resmî olmayan sonuçlara göre hâlâ tam olarak bitmedi. Cumhurbaşkanının seçimi için yeniden sandık başına gideceğiz gibi görülüyor.

Evet farkındayım, pazar günkü seçime dair söylenecek çok şey var. Muhalefetin alması gereken çok ders var. Bunların hepsini ileriki günlerde konuşacağız.

Aslında bugün çuvaldızı kendimize batıran bir yazı da hazırlamıştım ancak fikirlerine çok değer verdiğim ağabeyimin önerisi üzerine bu düşüncelerimi ve eleştirilerimi paylaşmayı ikinci tur seçimlerinin sonrasına bırakıyorum ve şu an herkesi ikinci tur seçimlerine odaklanmaya davet ediyorum.

Kabul etmemiz lazım ki…

Milletvekili seçimleri açısından AKP oy kabı yaşayarak, Millet İttifakı da umduğu oy oranını yakalayamayarak başarısız oldu.

Bu açıdan iki taraf için de seçim sonuçları tam başarı göstergesi olmadı.

Yalnızca MHP'nin oy oranıyla birlikte Cumhur İttifakı'nın Meclis'te 301 milletvekilinin üzerine çıkması, anket şirketlerinin büyük çoğunluğunun göstermediği, seçmen nezdinde nispeten beklenmeyen bir sonuç olarak Cumhur İttifakı bileşenlerini ve destekleyenlerini memnun etti.

(Burada AKP'nin stratejisinin etkili olduğunu söylemekle birlikte, bu değerlendirmeyi yapmayı başka bir yazıya bırakıyorum. Ancak önümüzdeki iki hafta içinde AKP'nin başarılı bir strateji yakalayabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden muhalefetin sıkı çalışması şart.)

Gelelim şimdi yapılması gerekene…

Yüzde 74 katılımın olduğu 2014 seçimlerinde 737 bin olan geçersiz oy sayısı, katılımın yüzde 86'ya çıktığı 2018 seçimlerinde 1 milyon 130 bine dayanmıştı ki katılımın yüzde 87'yi aştığı pazar günkü seçimde de 1 milyon oy geçersiz sayıldı. Bu bir milyon geçersiz oy, etkili oya döndürülebilir mi? Açıkçası sanmıyorum. Buraya umut bağlamayı çok makul ve akılcı bulmuyorum.

Sinan Oğan'a verilen yüzde 5'in üzerindeki oya gelirsek… Buradaki oylara talip olmanın ötesinde bunu daha genel çerçeveden görüp, milliyetçi oylara talip olunması gerekiyor. İki haftada ne kadar ikna edici olunabilir derseniz, elbette kolay değil ancak yapılması gereken bu.

Bu noktada, Sinan Oğan ikinci turda oylarını yönlendirmek için kendisinin kilit isim olacağını düşünse de yüzde 5'in üzerindeki oyunu doğrudan kendi belirlediği yere yönlendirebilecek kadar sadık seçmeni olduğunu söylemek güç. Oğan seçmeni, büyük oranda tepkili ve kendisine sunulan iki adayı protesto eden seçmen. O yüzden bu seçmen kesiminin tamamının sandığa yeniden gitme ihtimalleri dahi zayıf. Dolayısıyla ikna edilmek zorunda olunan bu seçmene karşı, "ben iyi bir seçeneğim" iddiasını kanıtlayıcı stratejiler geliştirmek gerekiyor.

Tabii bu, Sinan Oğan'ı ikna etmeye çalışmayalım, onun seçmenini küstürelim, demek değil. Yine de uzlaşma sağlayıcı görüşmeler yapmak elbette ki muhalefet için önemli. Zira ekonomi politikaları, göçmen politikaları ve Cumhur İttifakı bileşenlerinden HÜDA PAR'ın varlığı, Oğan'ın Cumhur İttifakı'yla da makul bir zeminde birleşmesini zorlaştırıyor.

Nitekim bu yüzde 5'lik oyun belki yarısının Muharrem İnce'nin adaylığını çekmesi yüzünden Oğan'a kayan seçmenin oyu olduğunu da dikkate almalıyız.

Toplam seçmen sayısının 64 milyon olduğunu düşündüğümüzde, sandığa gitmemeyi tercih eden yüzde 12'lik orana tekabül eden seçmeni sandığa gitmeye ikna etmek de yine önem arz ediyor. Seçimlere katılım, başta öngörüldüğü gibi yüzde 93 bandına çekilebilir.

Elbette umudunu büyük ölçüde kaybetmiş muhalif seçmeni düşürsek katılımı pazar günü olan seviyede tutmak bile zor olacaktır. Seçim stresinden bunalmış, hayal kırıklığına uğramış seçmeni sandığa götürmek zor. Ancak bu yazıyı da tam da bu yüzden yazıyorum. Seçimlerin iki turlu olmasının bir manası var. İlk turda önde olan adayı doğrudan kazanmış kabul edersek, iki turlu sistemin sağladığı demokratik imkânı kullanamamış oluruz.

Son olarak, sandıklarda müşahit eksikliği olduğuna yönelik ciddi iddialar var ki, bu iddiaların da araştırılması ve gerekenin yapılması da elzemdir.

Sonuç ilanında daha profesyonel bir yöntem arayışı

Seçim gecesi yaşanan ve belki de o geceye dair en çok tepki çeken olay, Anadolu Ajansı'na yapılan haklı eleştirilerin karşısında makul bir açıklama yapılamamasıydı. Açıklamalar, seçmen nezdinde güvenilirliği en yüksek olan iki başkan tarafından yapılmış olsa da güven veremedi. Çünkü neye itibar edilmesi gerektiği konusunda net veri paylaşılamadı. "Kazandık" söylemleri, güven kırdı.

İkinci tur, seçmenin takip etmesi tarafından muhalefet bloğunun verdiği verilerle yayın yapan bir kanal üzerinden seçimlerin takip edilmesini sağlamak, sonuç ne olursa olsun, sonraki seçimler için de olumlu bir izlenim oluşturacaktır. Belki sosyal medyanın esas bu noktada kullanılması düşünülebilir.

Devam edeceğiz…

Yazarın Diğer Yazıları