İkiyüzlüleri tanıma cihazı...

Geçen hafta bu sütunda, Osmanlı coğrafyasında en çok okunan eserleri sıralamış ve Sâdî'nin (ö. 1292) Gülistânı'ndan kıssalar ve hisseler nakletmiştik. Bugün de sizlere Hâfız (ö. 1390) Dîvânı'ndan bir beyit (mealen) sunarak takriben 600 yıl önce topluma tutulan bir aynadan günümüze bakmaya çalışacağız:

"Bir tecrübe mihengi (bir kimsenin değerini ölçmeye yarayan âlet) olsa da içi dışına uymayan mürâîlerin (ikiyüzlü) yüzleri kararsa ne hoş olurdu!"

Atalarımız "İnsanın alacası (kötü huy) içinde, hayvanın alacası dışında" demiş. Gerçekten de öyle... Biz biliriz ki deve kindardır, tilki kurnazdır, eşek inattır, koyun uysaldır. Fakat insan için peşin olarak şöyledir veya böyledir demek mümkün değil. Çünkü onun alacası içindedir. Dolayısıyla, geriden bakarak kim huylu kim huysuz, kim hırlı kim hırsız, kim doğru kim eğri bilemiyoruz. Şirazlı Hâfız'ın dediği gibi keşke ikiyüzlüleri bütün çıplaklığı ile teşhir edecek bir cihaz olsa da gözlerine tuttuğumuz zaman kaç yüzlü oldukları meydana çıksaydı...

Söz gelimi, bütün sermayesi darbe karşıtlığı olan iktidarın ileri gelenlerinin, bakan ve milletvekillerinin yüzüne bu cihazı tutsak ve 12 Eylül darbe anayasasına "evet" deyip demedikleri ortaya çıksa ne hoş olurdu.

Bir hatıra

12 Eylül darbe anayasası %92'lik bir çoğunlukla kabul edildikten sonra müezzin arkadaşım, Ahmet Hoca, doğru söyle "evet" mi dedin "hayır" mı diye sormuş, ben de "hayır" dediğimi söyleyince bana şöyle demişti: "Hoca, ben seni akıllı biri sanıyordum, kusura bakma ama sende hiç kafa yokmuş. Neyine gerek senin hayır!Haydi birisi tespit ederse! Kendine acımıyorsan, gurbet elde çoluk çocuğuna da mı acımıyorsun?"

Aradan 35 yıl geçmiş. Şimdi yine bir "anayasa" referandumuna gidiyoruz. O gün müezzin arkadaşımın söylediklerini bugün "profesör" arkadaşım söylüyor bana... İleriye mi gidiyoruz, geriye mi? Kararı lütfen siz verin!

Aslında gidişata pek de şaşmamak lazım. Koskoca Başbakan "İtaat et, rahat et" yani "Koyun ol, çobanın kavalını dinle! Olup bitenlerden ders almak, düşünmek, kafa yormak, fikir üretmek senin neyine gerek. Otur oturduğun yerde, rahatına bak" diyorsa, halkın "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" yahut aydınların "Viran olası hanede evladü ıyal var" mazeretine sığınması çok da yadırganmamalıdır. Balık baştan kokarmış...

Ama şunu da belirtmeliyiz ki büyük adamlar zor zamanlarda belli olur. Herkesin hızla belli bir istikamete doğru koşuştuğu bir ortamda, biri çıkıp "Allah Allah, bu insanlar nereye koşuyor böyle, önleri uçurum olmasın sakın" diyerek gerekli incelemeyi yaptıktan sonra "Durun kalabalıklar, uçuruma koşuyorsunuz" diyebiliyorsa, işte gerçek vatansever odur.

Sözümü Esat Muhlis Paşa'nın şu beytiyle tamamlıyorum:

"Mey gibi her bir harâmın sekri olsaydı eğer//Ol zaman mâlum olurdu mest kim hüşyâr kim"

Keşke, içki gibi her haramın, her kötülüğün, her ikiyüzlülüğün bir sarhoşluğu, bir nahoşluğu olsaydı, o zaman kim dürüst, kim sahtekâr belli olurdu. Heyhat ki ikiyüzlülüğü ölçen bir cihaz henüz icat edilmemiş. Fakat ben inanıyorum ki teknik "kirâmen kâtibîn"in kayıtlarını elbet bir gün deşifre edecektir. Bundan şüpheniz olmasın. O zaman kıyamet kopar mı onu da bilemem!

Yazarın Diğer Yazıları