Sağlam bir medeniyetten (uygarlıktan) söz edebilmek için o uygarlığın ortaya koyduğu değerlere bakmak lazım. Bunların başında da “İnsanın değeri” gelir. Çünkü uygarlıkları insan yapar.

Bu girişi şunun için yaptım.

Türkiye’de “insanın değeri” bağlamında işçi ölümleri, trafik kazaları, cinayete kurban gitme, bir üniversiteyi başarıyla bitirdikten sonra, yüksek başarının değersizleştirilip insanın sokağa atılması olayları ile AKP iktidarları arasında bir ilişki var. İktidar ve destekçilerine göre yaratılan sahici bir muhafazakâr medeniyet var ve bu medeniyet, taklitçi tüm medeniyetlerden üstün.

İleri sürdükleri iddialara bakılırsa gerçek adalet düzenini bunlar kurar. Hele bir de Atatürk’ün Cumhuriyetinden ve laikliğinden kurtulursak, işte siz o zaman görün hak nasıl yerini buluyor.

İçinde bulunduğumuz zihin karmaşışına çeşitli çarpıtmalarla (manipülasyonlarla) sosyal medya alanında hız veren bu yapı, iddia ettiklerinin tam tersini yapmakla tarihe geçtiklerinin farkında değil ya da bilmezmiş numarası yapıyor. Halbuki sosyal çürümeyi bizzat yandaş tv’lerin gündüz ve akşam kuşağı programlarında görüyoruz.

“Toplumun temeli aile” diyorlar lakin ailenin tüm değerleri yozlaşmış. Adamlar, tv kanalında kaybolduğunu söylediği karısını arıyor. Kadın aşığı ile kaçmış, aylardır onunla birlikte yaşıyor, evlilik bağı kirletilmiş, buna rağmen adam iffetsizliği kabullenip karısının eve dönmesini istiyor. Yıllardır her akşam, bu ve buna benzer olayları izliyoruz. Üstelik bu tür olaylar, toplumun alt tabakasında yaşanıyor. Halbuki kültürün kökleri ve temeli, en az zarar gördüğü ve göreceği yer bu katmandır.

Demek ki bozulmuş, hatta çürümüş.

Gözle görülebilen saklanamayan bir yıkım var.

“İnsanın değeri” bağlamında çocuk ölümlerine bakın. Artıyor mu eksiliyor mu?

Artıyor.

Çocuk işçi, ucuz emek uğruna eğitilebilir, ülke yararına geliştirilebilir çocuklar, yetenek havuzunda değil. Herhangi bir patronun sömürdüğü kişi olarak, çalıştırılıyor.

Bizzat devletin istatistikleri çocuk ölümlerinin arttığını söylüyor.

SGK verilerine göre sadece bu yıl 27 bin 695 işçi öldü. Anadolu’da ortalama büyüklükte bir ilçe nüfusu bu. Koca ilçenin tümünü kayıp etmişiz.

Neden?

Bu faciayı kim duydu, kimin haberi var ve kimin umurunda?

Alın size “insanın değeri.”

Yaşadığımız depremleri hatırlayın. Sırf ihmaller yüzünden yüz binleri kayıp etmedik mi?

İşte size Milliyetçi-muhafazakâr, dini bütünlerin medeniyeti.

Depremlerin en çok yaşandığı uzak doğu dinlerinin yarattığı vicdana bak, bir de bizimkilerin inanç değerlerinden beslenen vicdanlara bak.

Uzak doğu kültürüne bak, bizde kırıma uğratılmış, yerli milli kültürün ne hale getirildiğine bak. İnsanını korumayan, koruyamayan bir kültür ortaya çıkarıldı.

Kadın cinayetlerin artması bunun en somut ve görünen yüzü. Tahammülsüz bir zihin yapısıyla karşı karşıyayız. Bu tahammülsüzlüğü çocuk kavgalarını yetişkin savaşına dönüştüren insanlarda da görüyoruz.

Trafikte yol verdin vermedin kavgası can alıyor.

Bir medeniyetin kalitesi, insana verdiği değerle ölçülür derken bunu kast ediyoruz.

Çocuklar, ev ve iş yerlerini kurşunluyor, polis içeri alıyor bir süre sonra sokaklara geri dönüyor. Ölümle biten olaylardan infaz kanunu sebebiyle neredeyse hapiste yatan yok. Öyle ki, adam, karısını 30-35 yerden bıçaklamış, tabir yerinde ise kasap gibi doğramış, “iyi hal” den bir süre sonra bıraktığı yere geri dönüyor. Mesela gidin birini sille tokat dövün, dövülen hastanede, eziyet içinde kolu bacağı sarılı yatıyor, döven ya ev hapsinde ya da gündelik hayatında kaldığı yerden devam ediyor. Belki iki günde bir emniyete gidip imza verecek o kadar.

Alın size “insanın değeri.”

Koca ülkenin içine düşürüldüğü hale bakın. Koca dev holdingler meğer kara para aklıyormuş, suç üstüne suç işliyormuş ama yıllardır da kimse görmüyormuş.

Sonra?

Sonra bir gün hepsine sıra ile el konulmağa başlanmış. E, bunca kirli iş yapılırken ülkemizi yöneten muhafazakâr medeniyetin öncüleri, yönetim sistemleri hangi kulağının üstünü niçin yatıyormuş?

Bilen yok.

Halimiz içler acısı. Toplum insanının hakları çalınmış, gören duyan yok.

Alın size muhafazakâr medeniyet seviyesi. Beğenmezseniz yanına destekçi olarak adına milliyetçi denilenlerin desteğini katın. Olsun milliyetçi-muhafazakâr medeniyetin iktidarı.

Bu toplumun özü bu değil.

Ne milliyetçi ve ne de muhafazakâr değerler de böyle değil. Türk toplumu gittikçe yozlaştırılıyor. Bunlardan kurtulmamız lazım. İhyacı bir siyası akla ihtiyacımız var.