Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

İngiliz anahtarıyla Akşener'e saldırmak (1)

Bir süre önce "Akşener ve Yeni Parti Sendromu" başlıklı bir yazı yazmış bu yazıda özet olarak; Türkiye'de siyasi rekabetin 'Girdiği bütün seçimleri kazanan iktidar partisiyle, girdiği bütün seçimleri kaybeden muhalefet partileri' arasında geçtiğini, iktidar iktidarını, muhalefet muhalefetini mevcut statükonun aynen devamında bulmakta, olduğunu yazmıştım.

Kurulmakta olan yeni partinin bu dengeleri bozacağı kaygısının birçok odağı rahatsız ettiğinden söz etmiştim.

AKP iktidarının her şart altında savunuculuğunu yapan yazarlardan örnekler vererek, Akşener önderliğinde kurulacak yeni partinin iktidar üzerinde yarattığı travmaya dikkat çekmiştim.

Sevgili Ahmet Kekeç'in bu konuda yazdığı iki yazıdan birini de diğer yazarların örnekleriyle birlikte vermiştim.

Sevgili Kekeç, 5 Eylül 2017 tarihinde Star Gazetesinde "İyi ki FETÖ'cü Değilmiş" başlıklı bir yazı yazarak bazı eleştirilerde bulunmuş ve "tavzihe muhtaç" bazı konuların olduğuna dikkati çekmiştir.

Eleştirilerin etik, estetik, adap ve edep ilkelerine uyulması halinde cevaplandırılmaya değer görürüm.

Sayın Kekeç'in üslubunu ve eleştirisini bu çerçevede bulduğum için cevaplandırmayı gerekli gördüm!

Ortaya fırlamak!

Kekeç şöyle diyor: "Hanımefendinin destekçilerinden yola çıkarak MDP'nin nasıl bir projenin ürünü olabileceğine ilişkin bazı tahminlerde bulundum; Özcan Yeniçeri dostumuz hemen ortaya fırladı: "Gördünüz mü? Korku dağı taşı sarmış..."

Halbuki söz konusu yazıda onlarca yandaş kaleme dikkat çekilmiş olup Sayın Kekeç'in yalnızca bir yazısının başlığından söz edilmiştir.

Söz konusu yazılara dikkat çekilerek "Bu yazılar bir değil birden fazla odak yönünden korkunun dağı/taşı sardığını gösteriyor", diye yazmıştık.

Sevgili Kekeç, fazlaca alınganlık göstermiş! 

Yaklaşık iki yıldır iktidar kalemleri, Meral Akşener ve arkadaşları hakkında yargısız infaz yapmakta, racon kesmekte, linç etmekte, itibarsızlaştırmakta, iftira ve ithamlarda bulunmaktadır.

Türkiye'yi kucaklamak iddiasıyla ortaya çıkan Akşener önderliğindeki hareketi daha doğmadan boğmak için akla durgunluk veren zorlama itham ve iddialar ortaya atıldığını Kekeç bilmemiş olamaz.

Biz o yazıda buna dikkat çekerek, yandaş kalemlerin bilinçaltlarını deşifre ettik.

"Ortaya fırlayan" falan yok.

Ortada yandaş kalemlerin ruh hallerini deşifre eden mütevazı bir yazı var.

FETÖ ya da yeni İngiliz anahtarı!

FETÖ, iktidar oligarklarının rakiplerini köşeye sıkıştırmak için kullandığı yeni bir tür İngiliz anahtarıdır.

İktidara eleştiri getiren kim varsa yandaş kalemlerce kripto FETÖ'cü ilan ediliyor.

Hem de bunu bir zamanlar kavi ve kati biçimde FETÖ'yle halvet yaşayanlar yapıyor.

Ahmet Kekeç, şöyle bir itirafta bulunuyor: "Meral Akşener'in FETÖ'cü olduğu iddiası, evet, zorlama bir iddia gibi duruyor ama bazı hususların da açıklığa kavuşturulması gerekiyor".

Sayın Kekeç, Meral Akşener'in "mesela FETÖ'cü değilim ama olsam bundan gurur duyardım" dediğini yazmış.

Halbuki Meral Akşener'in, söylediği sözün aslı şudur: "Herhangi bir dini cemaat ya da tarikatla bir irtibatım yok. Olsaydı gururla söylerdim".

Akşener, doğal olarak insanların gururla söyleyemeyecekleri ilişkilerinin olmaması gerektiğini söylüyor.

Anlamak istenmedikten sonra ne söylense boştur.

15 Temmuz meselesi!

Hatırlanacağı üzere Akşener ve arkadaşları MHP'de olağanüstü kurultayı toplamak için harekete geçmiş, delegeden ciddi destek almış, T.C. mahkemelerinin verdiği kararla da 15 Mayıs tarihinde Ankara'da olağanüstü kongre toplanması kararlaştırılmıştı.

Akşener de bu atmosferde "15 Mayıs'ta her şey değişecek... Başbakan olacağım vb." konuşma yapmıştır.

Akşener'in ağzından 15 Temmuz tarihi çıkmamıştır.

Yandaş medya bunu çarpıtmıştır.

Diğer yandan "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" kavramı Mustafa Kemal Atatürk'e aittir.

Darbecilerin alçak ihanetlerine bu sloganı alet etmeleri ne bu sözün değerini düşürür ne de bu sözü kullananların yanlış insan olduğunu gösterir.

Yarın devam edeceğiz!

Yazarın Diğer Yazıları