İnsanlar neden ağlıyor?

İnsanlar neden ağlıyor?

                 Arkadaş, bir ülkede işbaşındaki hükümet, bilerek ve isteyerek her şeyi çarpıtabilir mi?

Evet, çarpıtabilir.

                Bilerek ve isteyerek, göz göre göre apaçık, herkesin gözünün içine de baka baka yanlış yapıp, sonra da bunu doğru diye seçmenine kabul ettirebilir mi?

                Evet ettirebilir.

Peki, bütün bunları yaptıktan sonra hâlâ seçmen desteği arkasında olur mu?

Hem de nasıl.

Bal gibi olur ve oluyor zaten.

Son soru: Doğrunun ardına düşmeyen bir toplum, şekere zam, mazota, benzine zam, salatalığa, una, yağa, tuza zam gelmesini böylece hak etmiş olur mu?

?!..

Yukarıda saydıklarım ve daha fazlası benim ülkemde yaşanan toplumsal gerçekler.

İyice bakın lütfen.

Türkiye''de her şeyi çarpıtan, rotasından çıkaran ve çıkardıkça da desteği süren bir iktidar var.

Ne mesela?

TÜİK''in işsizlik rakamları. Yüzlerce işyerinin, işletmenin kapısına kilit vurduğu ülkede "işsizlik" azaldı diyor. Her on kişiden yedisinin iş aradığı bir ortamda işsizlik nasıl azalabilir?

Başka?

Enflasyon o kadar "yüksek değil" diyor.

Memur, işçi zam alacak, bir bakıyor ki TÜİK rakamlarına göre maaşına gerçek enflasyona göre zam gelmiyor.

İşte bariz iki çarpıtma.

Daha başka?

"Zamları biz yapmıyoruz. Dış kaynaklı gelişmelerden oluyor."

İçinde doğruluk payı olan bu ifadenin yüzde doksanı çarpıtma. Çünkü doğru olan kısmı yüzde on bile değil. Evet, dünyada Ukrayna savaşına bağlı olarak, FED''in faiz yükseltmesi kaynaklı, dolara ve petrole bağlı bir fiyat artışı var ama bunun yarattığı enflasyon Amerika''da yüzde 7,5. En yükseği bu seviyede. Bu enflasyonun tamamı da savaş ve pandemi nedeniyle değil. Varsayalım öyle.

Türkiye''de kaç?

TÜİK''e göre yüzde 61,14.

Bu sayıdan dünyada ortaya çıkan enflasyon olan yüzde 7.5''i çıkaralım.

Geriye kalan yüzde 53.64 enflasyon kimin eseri, diye soralım.

Çarpıt çarpıtabildiğin kadar. Ne dinine, ne imanına zararı var. Nasıl olsa dilin kemiği yok.

Bizdekilerin siyasi kalibresi bu kadar. Yalan ve çarpıtma üzerine kurulu.

Devam edelim.

Bilerek ve isteyerek herkesin gözünün içine baka baka ekonomi biliminin zıddına zıddına "Faiz sebep, enflasyon neticedir" dedikten sonra Türkiye batma noktasına geldi.

Çarşı pazar yangın yerine döndü.

Enflasyon düşeceği yerde tam tersi oldu ve yükseldi.

Türkiye''nin borçları katlanarak artmaya devam ediyor.

Dünyanın en yüksek (tefeci) faiziyle borçlanan ülkesi haline getirildik.

Bütün bu apaçık çarpıtmaları; ülke, vatan, millet, bayrak, millîlik, yüce dinimiz gibi değerler üzerinden topluma yutturan büyük bir yandaş grubu var. Onlara günahın bekçileri diyebilirsiniz.

Doğru yerine yanlışı, hak yerine haksızlığı, gerçek yerine çarpıtmayı seçenlerin sesinin çok çıktığı bir toplumda gelişmiş bir demokrasiye ulaşamazsınız.

Sebep?

İnsan kalitesinin değeri; karakteridir. Karakterin kaynağı ahlak, ahlakın temeli de değerler sistemidir. Bu zincirin temel belirleyicisi değerler sistemi bozuldu mu gerisi dikiş tutmaz da onun için.

Günahın bekçilerinin kılavuz olduğu yerde adil toplum oluşamaz. Çünkü kılavuz kargadır. İnsanlık sefil olur.

İşte bakın, bu ülkenin bir kısım insanları "açım, aç!" diye bağırırken, ülkeyi yönetenler "elhamdülillah aç ve açıkta kimse yok" diyor. Madem yok, öyle ise bu insanlar neden ağlıyor?

Yazarın Diğer Yazıları