İrtica, Samsun'a çıkmak istedi!

Samsun''daki Atatürk heykeli, millî mücadelenin başlangıcını simgeler. Avusturyalı heykel sanatçısı H. Krippel''in eseri olan heykel, Atatürk''ün Samsun''a çıktıktan sonra ilk ayak bastığı yere dikilmiştir. Heykelin bulunduğu yer daha sonra deniz doldurularak kara yolu genişletildiği için yolun kara tarafında kalmıştır.

***

Dünyanın birçok ülkesinde rejim değişikliği yaşandığı zaman, o ülkelere liderlik yapmış şahsiyetlerin heykelleri devrilir...

Samsun''daki Atatürk heykelinin muhteşemliğini ilk defa Zeytinburnu Yeşiltepe İlkokulu''nda öğretmenimiz Şakir Şakar''dan duymuştum. Şakir öğretmenimiz, bir tarih anlatımında, Samsun''daki Atatürk anıtının bütün dünyadaki heykel sanatçıları tarafından çok beğenildiğini söylemişti. Anıta tek bir kusur bulmuşlardı. O da şaha kalkmış atın kuyruğunun yere değiyor olmasıydı...

Ortaokul son sınıf öğrencisiyken babamın görevlendirmesiyle Samsun Kız İlköğretmen Okulu''nda hastalanıp tedavi süreci Antakya''da tamamlanan ablamı Samsun''a götürmüştüm. Samsun''a gece yarısı vardık, ablamı okula bırakıp sabah erkenden Şakir öğretmenin bütün ayrıntılarını anlattığı Atatürk heykelini görmeye gittim. Heykelin etrafında benim gibi heyecanla fotoğraf çektiren insanlar vardı. O dönemde Samsun''dan geçenler, mutlaka heykeli görmeye gelirmiş... Fotoğrafçıdan öğrendim...

***

"Keşke Yunan kazansaydı" zihniyetindekiler, çok sayıda sabıkası bulunan iki kuzeni, "Türkiye Cumhuriyeti, buraya atılan ilk adımla kuruldu, o ilk adımı temsil eden heykelin devrilmesiyle son bulacak" mesajı verebilmek adına görevlendirmiş olmalı. Yoksa adi suçlardan sabıkalı bu iki kişinin Atatürk ile ne hesabı olabilir? Yalnız iki sabıkalı, heykelde Atatürk''ün atının arka ayaklarına bağladıkları halatı otomobille çekerken, H. Krippel''in Karadeniz''den gelecek fırtınaya karşı tedbir olarak dengeyi sağlamak için atın kuyruğunu kaideye sabitlemiş olduğunu unuttular, halat koptu ve kaçtılar. Sonra da yakalanıp tutuklandılar. Böylece o kuyruğun hikmeti de anlaşıldı...

***

Samsunlular bu saldırıyla verilmek istenen mesajı çok iyi anladı ki heykelin etrafında nöbet tutmaya başladı! Nöbet tutanlardan Bahar Uluçay "Atatürk sadece bir kişi değildir, o bir fikri de temsil eder. Bu saldırı aslında onun temsil ettiği fikirlere yapılmıştır. Biz de tepkimizi ortaya koymak adına sabaha kadar burada nöbet tuttuk. Türk gençleri olarak onun savunduğu değerleri yaşatmak adına hayatımız boyunca mücadele etmeye devam edeceğiz. Hepimiz birer Atatürk''üz" dedi ya, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti demektir! Samsun''daki heykele yapılan saldırı, Türkiye Cumhuriyeti''nin psikolojik temellerine yönelik, şeytani bir saldırıdır.

***

Bu yazıyı yazarken, merhum Yaşar Nuri Öztürk''ün oğlu Mustafa Tahir Öztürk''ün hazırladığı, "Vefatının ardından halkın diliyle Yaşar Nuri" adlı kitap masamda duruyordu. Gördüm ki halkımız, Yaşar Nuri''yi en çok "iki Mustafa" değerlendirmesiyle hatırlıyor.

Yaşar Nuri, "Batı, İslâm dünyasında iki mirasın tahribini esas almıştır, stratejilerinin omurgasına oturtmuştur. Bu miraslardan birincisi, Hazreti Muhammed Mustafa mirasıdır; yani, İslâm''dır; ikincisi de Mustafa Kemal mirası; yani, Atatürk Cumhuriyetidir." diyordu.

Bu saldırı öyle bir saldırıdır.

Yaşar Nuri, irticayı da şöyle tanımlıyordu:

"İrtica, dinin ihanet aracı yapılması halinde vücut bulan kötülüğün adıdır. İrtica, tarihte hep Hristiyan Batı çıkarlarına kullanılmış ve işletilmiştir. Günümüzde daha çok ''siyasal İslâm'' unvanıyla Batı tarafından sahneye çıkarılan irtica, tarihi boyunca desteği, itibarı, alkışı Müslümanlardan almış; ama hizmeti, bilerek veya bilmeyerek, bir biçimde Batı emperyalizmine vermiştir.

İslâm''ın ana kaynağı Kur''an, irticaı, hem de irtica kökünden bir kelime kullanarak ''ehli kitap hesabına işleyen fitne'' olarak tanıtmaktadır."

Bu itibarla, Atatürk''e saldırmak, ehli salibe hizmet etmektir!

Yazarın Diğer Yazıları