İsrail seçimleri ve Türkiye

İsrail, 22 Ocak 2013 tarihinde erken parlamento seçimlerini yapmıştır. Binyamin (Bibi lakaplı) Netenyahu başkanlığındaki aşırı milliyetçi ve dinci partilerin çoğunluğu oluşturduğu koalisyon hükümeti erken seçime dört temel nedenle gitmiştir. Birincisi, Meclisten bütçeyi geçirememe tehlikesinin belirmesi nedeniyle. İkincisi, hükümet içerisinde sorunlar çıkması nedeniyle. Üçüncüsü, hükümet daha fazla yıpranmadan seçime gitme stratejisi nedeniyle ve dördüncüsü ise İran sorunu, Arap Baharı olayları ve Hamas’ın tutumları nedeniyle çıkacak bir gerginlikte kısa vadeli, yakında seçime gidecek bir hükümetin İsrail’in çıkarlarını ziyadesiyle takip edemeyeceği ve savunamayacağı hesabıyla erken seçimlere gidilmiştir.
İktidar partileri Likud ve Beitanu bilindiği gibi seçime tek liste halinde girmişler ve beklendiği gibi oy kaybederek yine birinci parti olmuşlardır. Dolaysıyla İsrail’deki aşırı milliyetçi ve dindar partiler iktidarda olmaya devam edeceklerdir. Arap ülkelerinde diktatörlerden sonra iktidara gelen İslamcı partileri dengeleyeceklerdir. İsrail halkı bu seçimi belki de bilinçli yapmıştır. Seçimin en büyük kaybedeni 28 milletvekilinden 26’sını kaybeden Kadima Partisi olmuştur. Seçimin kazananı ise yeni kurulan Merkez-Liberal felsefeye sahip Yesh Atid (Gelecek Var)partisidir. Partinin kurucusu ünlü televizyoncu-gazeteci Yair Lapid İsrail siyasetindeki boşluğu görüp, halkın ihtiyaç ve beklentilerini iyi tespit ederek mütevazı imkanlarıyla ilk katıldığı seçimde 19 milletvekili çıkartarak, 31 milletvekili çıkartan Likud-Beitanu koalisyonundan sonra ikinci parti olmuştur. Lapid’in diğer partilerden farklı olarak İsrail’in güvenliğinden ziyade halkın ekonomik ihtiyaçlarını, demokrasi, eşitlik ve adalet sorunlarını ele alması, özellikle kadın erkek herkesin askerlik yaptığı İsrail’de dindar Yahudi ve Arap kökenli vatandaşların askerliklerini isterlerse yapma imkanını cesaretle eleştirmesi, partisini ülkenin ikinci büyük partisi yapmıştır. Meclise giren partiler ve sahip oldukları milletvekili sayıları şöyledir. Likud- Beitanu: 31- Yesh Atid: 19 - Labour: 15 - Shas: 11 - Ha Bayt Ha Yahudi:11 - United Torah Judaism: 7 - Hatuah: 6 - Meretz: 6 - United Arab Taal: 5 - Hadash: 4 - Balad: 3 - Kadima: 2 .
İsrail Meclisinin 120 milletvekili vardır. Partilerin iktidar olabilmesi için en az 61 milletvekili olması gerekir. Netanyahu’nun işi kolay değildir zira bu sonuçlara göre en az dört partili bir koalisyon hükümeti kurmak zorundadır. Her ne kadar İsrail halkı ve politikacıları bu sonuçlara ve koalisyon hükümetlerine alışkın olsa da dört farklı parti ve dört farklı görüşü bir arada tutmak kolay olmayacaktır. Zaten bu nedenle de İsrail çok sık bir şekilde erken seçim yapmak zorunda kalmaktadır. İsrail’i kimin yöneteceği sadece Filistinliler ve diğer Araplar açısından değil aynı zamanda Orta Doğu’da Arap olmayan Müslüman halklar ve ülkeler içinde önemlidir. İsrail’in yıllardan beri Kuzey Irak Kürtlerine destek verdiği bilinmektedir. 2010’da Türkiye ile İsrail arasında yaşanan Mavi Marmara gemisi hadisesinden sonra İsrail bu olayı, kendisine karşı terörizmi desteklemek olarak algılamış ve onlar da Türkiye’ye karşı terör hareketleri yapan PKK’ya destek vermişlerdir. Daha önce gizli ve mütevazı olan desteklerini çok fazla saklamadan artırarak devam etmektedirler.  Eski hükümet küçük bir farkla devam edecek gözükmektedir. Ciddi bir politika değişikliği beklememek gerekir. AKP iktidarı İsrail ile ilişkileri düzeltmek için Filistin ve Arap çıkarları yerine Türk çıkarlarını öne sürerse anlaşma daha kolay olacaktır. Bilindiği gibi ilişkilerin düzelmesi için Erdoğan’ın üç şartı vardır. Gemide öldürülen insanların ailelerine kan parası ödenmesi, özür dilenmesi ve Gazze’ye İsrail ambargosunun kaldırılmasıdır. Bu üç şartında Türklerle bir ilgisi yoktur. Beynelmilel İslamcı militanların Yahudi düşmanlığı üzerine kurulu ideolojik Filistin politikası Türk Milletini ilgilendirmez. O gemide bulunan İslamcı militanlar hiçbir surette Türkleri temsil etmemektedir ve edemez de. Türkler samimi inançlı Müslüman’dır, militan İslamcı ve Arap istihbarat örgütlerinin kuklası değillerdir. Dolayısıyla hükümetin Arap çıkarları yerine Türk çıkarlarını gözeterek gereksiz yere Yahudi düşmanlığı yapıp, İsrail’i Türkiye aleyhine kışkırtmasının bir manası yoktur. Yeni hükümet ile yeni bir sayfa açılarak iki ülke ve bölge barışına katkı sağlaması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları