İsrail’in Hamas ile imtihanı

Hamas (İslami Direniş Hareketi) 1987’de Şeyh Ahmet Yasin, Mahmut Zahar, Abdul Aziz El Rantisi ve Muhammed Taha gibi ünlü Filistinli figürler tarafından, Mısır kaynaklı Sünni radikal İslamcı Müslüman Kardeşler’in Filistin kanadı olarak kurulmuştur. Dolayısıyla Mısır’ın bugünkü Cumhurbaşkanı, Müslüman Kardeşler Örgütü üyesi Mursi’nin Hamas üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bugün Hamas’ı yöneten Siyasi Büro Şefi Halid Meşal ve Gazze Yönetimi Başbakanı İsmail Haniye Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin isteği üzerine İsrail ile ateşkesi hemen kabul etmiştir.
Yazılarımızı takip eden okuyucularımız hatırlayacaklardır, yaklaşık bir yıldır İsrail’in başta Filistin olmak üzere Arap ülkelerinde İsrail’in varlığını kabul etmeyen radikal İslamcıları iktidara taşıyarak barış antlaşmalarını bu radikallerle yapmak istediğini birçok kez yazdık. Mısır’ın İslamcı yönetimi ile İsrail’in bu yakın işbirliğine Filistin’in radikal Hamas’ı da katılarak plan, yürürlüğe konulacaktır. Bu iş birliğinin alt yapısı ABD ve Suudi Arabistan’ın yakın dostu ve işbirlikçisi petrol zengini Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife El Tani’in Gazze ziyareti ile başlamıştır. Hamas’ın 2007’de iktidara gelmesinden bu tarafa ilk defa bir Arap lider bölgeyi ziyaret etmiştir. Bilindiği gibi ABD yanlısı Araplar, İsrail’in varlığını kabul eden El Fetih Örgütü iktidarını desteklemektedirler. Filistin lideri Abbas, Katar Emiri’nin Gazze ziyaretini doğru bulmadığını açıklamıştır. Katar Emiri işi tesadüfe bırakmamak için Gazze’ye dört yüz milyon dolarlık yatırımın temelini atmıştır. Hamas liderlerini ikna eden Mısır’ın dini bütün radikal İslamcısı Mursi’ye de hizmetlerinden dolayı iki milyar dolar kredi açmıştır. Bu yatırım ve krediler, ABD başta olmak üzere Avrupa Birliği ve diğer ülkelerden İsrail ile barış antlaşması yapılıncaya kadar gelmeye devam edecektir. İsrail’in bu çabasına ve radikal İslamcıların İsrail devletini kabul edip barış antlaşması yapmalarına karşı değiliz. Barış Orta Doğu’ya kalıcı bir şekilde gelecekse ve taraflar da kendi hür iradeleriyle bunu gerçekleştiriyorlarsa bizler bölgede yaşayan insanlar olarak ancak memnun oluruz.
Öngördüğümüz bu değişiklik gerçekleşirse Orta Doğu’da dengeler değişir. Mısır, İslamcı liderlerle bölgede ve uluslararası ilişkilerde bugünkü itibarını ve rolünü kaybeder, zira Mısır’ın gerek Batılı ülkeler gerekse Batı yanlısı, körfezin zengin Arap ülkeleri nezdindeki itibarı İsrail-Filistin uyuşmazlığındaki rolüyle ilgilidir. Filistin sorunu çözülürse Mısır’ın, sanayisi ve doğal zenginliği olmayan dış destek ve yatırım gelmeyen Afrika’nın tipik üçüncü dünya ülkesine dönüşme tehlikesi vardır. Zaman içerisinde Nasır’dan bu tarafa oluşan çağdaş, burjuva, Batı yanlısı ve eğitimli Mısırlıların, İslamcıların yönetiminde etkileri ve sayıları azalacaktır. Arkaik bir zihniyet de hakim olursa ülkeyi geriye götürerek güçsüzleştirecektir. Bir başka ihtimal ise İran’daki İslamcı iktidar gibi bölge liderliğine soyunarak Körfezin kral ve emirlik rejimlerini İslamcılarla değiştirmek için çaba sarf edecektir. Bu politika da Orta Doğu’yu tekrar karıştıracaktır: Umarız böyle bir politika takip etmezler.
Mısır’da İslamcıların iktidara gelmesi, İsrail ile görüşmesi ve Hamas’ın İsrail ile görüşen Mursi’yle iyi ilişkileri, İran rejiminin canını sıkmıştır. İran yakın ilişkisi olduğu ve önemli destek verdiği Hamas’ı kaybetmekle kalmayacak aynı zamanda Hamas, Batı ve İsrail yanlısı Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin oluşturduğu blok tarafında yer alacaktır. İran’ın Orta Doğu’da, Lübnan’daki Şiilerin oluşturduğu Hizbullah’tan başka müttefiki kalmayacaktır. Zaten Suriye’de Esad rejimi devrildikten sonra Hizbullah’ı destekleyecek kanal da kalmayacaktır, zira İran, Hizbullah’ı Suriye üzerinden beslemektedir. İran’ın Lübnan’a ulaşması ancak Akdeniz üzerinden olabilir ki bu yol da hem uzak hem de Hizbullah’ın ülkede rahatça kullanacağı bir liman bulması da çok zor. Yeni bir Orta Doğu’ya hazır olalım.

Yazarın Diğer Yazıları