Medyada yer alan bir habere göre, bir ay önce ataması yapılmayan iki öğretmen, Rize’de Cumhurbaşkanına “Ak Parti Genel Merkezi'ne defalarca geldik ama kapılar hep yüzümüze kapandı” diyor.
Öteden beri memur olmak isteyenler, hükümet üyelerinden , millet vekillerinden ve devlet bürokrasisinden torpil ister. Ama bu defa öğretmenler devlet ve yönetim yerine doğrudan partiye gitmişler. Çünkü artık vatandaş kurumsal devletin yerine partinin daha etkili olacağını düşünüyor.
Aslında, devlet halkın siyasi tercihleri ile devlet yönetimini geçici olarak Cumhurbaşkanı ve hükümete vermiştir. Devlet yönetiminden partiler değil hükümetler sorumludur.
Kurumsal devlet, ekonomik ve sosyal istikrarında temelidir.
Avrupa Komisyonu; 2024/25 dönemine ait Türkiye raporunda , Türkiye de kurumsal devlet ve denetim ile liyakatın zayıfladığını belirtiliyor. Özetle raporda;
- “Merkezi sınav sisteminin dışında yapılan istisnai atamalarda liyakat ilkesine uyulmuyor.
- Bakan yardımcıları, valiler, rektörler gibi görevlendirmelerde siyasi bağlılık öne çıkıyor.
- Sayıştay ve kamu denetçiliği kurumlarının bağımsızlığı sınırlı kalıyor.
- Bir kamu reform stratejisi mevcut değil. Kamu kurumları arasında koordinasyon yok.
- Genişleme süreci liyakat esasına dayalı olmalıdır. Türkiye de liyakat ve yolsuzlukla mücadelede etkili adımlar atılmalı”
Aslında, gelişmekte olan ülkelerde kurumsal devlet olmadan, kalkınma sağlamak olanaksızdır.
Çünkü; gelişmekte olan ülkelerde, piyasa gelişmemiş, dar ve oligopol yapıdadır. Sermaye piyasası ve vadeli döviz işlemleri piyasası sığdır.
Çoğunda demokrasi, hukuk, eğitim kurumsallaşmamıştır.
Türkiye’de olduğu gibi İslam ülkelerinde kurumsallaşmaya karşı siyasi oluşumlar vardır. Genel olarak AR-GE, teknoloji gelişmemiştir.
Bu nedenlerle piyasa fiyatları etkin kaynak dağılımını sağlamakta yetersiz kalır.
Devletin piyasa ekonomisine geçici veya enerji dağıtımı gibi stratejik sektörlere kalıcı olarak girmesi ve etkili olması için, kurumsal devlet ve kurumsal devlet yönetiminin olması gerekir.
Kurumsal devlet, iktidarların değişmesi ile değişmeyen, katılım, denetim ve şeffaflığa sahip, liyakatın esas olduğu ve gücünü halktan alan bir devlettir.
Öte yandan refah devleti işlevini de ancak kurumsal devlet yapar. Söz gelimi refah devletinde okul ücretsizdir ve hastaları tedavi etmek devletin görevidir. Devlet, işsizlere ve az gelirli kişi veya ailelere gelir sübvansiyonu sağlar. Aynı şekilde devlet kendi evini satın alamayacak ve özel kiralık ev piyasasındaki yüksek kiraları veremeyecek kadar fakir olanlara, ya sübvansiyon olarak ev kirası verir, ya da ucuz kamu malı kiralık ev yapıp bunları maliyet altında kiralar. En iyi sosyal refah devleti örneği Baltık ülkeleridir.
Peter B. Evans’ın (Peter B Evans; Embedded Autonomy: States and Industrial Transformati- on, Princeton University Press) tespitlerine göre, 1970’lerde kalkınmayı hızlandıran devlet tipine sahip olan Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkeler, liyakata dayalı bürokrasi sayesinde sanayileşmelerini ve kalkınmalarını tamamlamışlardır.
Bu ülkelerde bürokratlar hem eğitimli, uzman ve yetenekliler arasından seçilmiş, hem de yüksek maaşlar verilerek, siyasilerin ve çıkar gruplarının etki alanı dışında tutulmuştur.
Aslında, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde tarihsel anlamda var olan geleneksel saygın devlet anlayışı, özerk bir bürokrasi oluşturmaya da imkân sağlamıştır.
Peter B. Evans, kalkınmayı hızlandıran devletlerin zıddı olarak Zaire gibi bazı Afrika devletlerini “Yağmacı Devlet” olarak vasıflandırmıştır. Yağmacı devletler sermaye birikimine destek olmadıkları gibi mevcut ülke kaynaklarına da el koyarlar.
Bu iki zıt kutup arasında kalan ve “ara durum” olarak vasıflandırdığı Brezilya’da Devlette liyakat esası yoktur. Cumhurbaşkanı binlerce kamu personeli atamasını kişisel tercihleri ve bağlantıları vasıtasıyla yapar.
Dünkü yazımda da söyledim. Türkiye faiz tuzağına düştü… Herkes faiz tartışıyor. Yapısal sorunları kimse tartışmıyor.
Yapısal sorunların başında da kurumsal devlet, kurumsal eğitim , hukuk ve demokrasi kurumları var. Bunlar istikrar politikalarının alt yapısıdır. Eğer kurumsal yapı bozuksa, istikrar politikaları etkili olmaz.