Deniz Feneri savcısından önemli uyarı

Deniz Feneri savcısından önemli uyarı
Deniz Feneri savcısından önemli uyarı

AKP’nin yolsuzluk batağının üstüne giden ve mağdur edilen hukuk adamlarının şu anda ne düşündüğü gerçekten çok önemli: Bun

AKP’nin yolsuzluk batağının üstüne giden ve mağdur edilen hukuk adamlarının şu anda ne düşündüğü gerçekten çok önemli: Bunu bizimkiyle eşleştirmezsen yarım kalır, görüntü netleşmez!

 

Hava durumu raporlarına inanırsanız; başkentte sıcaklık eksili değerlerde. Ama benim önceki gün akşam yaptığım gibi sokağa çıkıp 17 Aralık operasyonunun izlerini sürmek için Ankara kulislerine dalarsanız tavan yapan hararetten dolayı ceketinizi çıkartır hatta işittiklerinizin vahametinden gömlek düğmelerinizi bile sonuna kadar çözebilirsiniz.
“Adli süreçte” (!) olduğumuz için duyduklarımızın çoğunu sonraya bırakalım. Salı gecesi Ankara’ya düşen bomba iddia;  “Adalet Bakanı HSYK’yı olağanüstü topladı: Savcılar görevden alınıyor”  haberi ile ilgili perde arkasını aktaralım. Her ne kadar Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve HSYK kaynakları bu iddiayı yalanlasa da yargı çevreleri bunun tam aksini söyledi. Sağlam kaynakların verdiği bilgiye göre; Ergin, HSYK ile toplantı yaptı. Gündem yolsuzluk operasyonunu yöneten savcıların görevden alınmasıydı. HSYK ikiye bölündü. Bunun kamuoyu tarafından çok yanlış anlaşılacağını ve doğru olmayacağını savunanlar galip geldi. Ara formül,  “ek savcı atansın”  şeklinde bulundu. Nitekim; dün sabah mesaisine başladığımızda operasyona 2 savcının daha atandığını duyduk. Böylece,  “HSYK’da toplantı yapıldı”  diyenlerin iddiaları da bir bakıma teyit edilmiş oldu.

 


***

 


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna yaptığı “Deniz Feneri gibi olmasın” uyarısından sonra bir başka büyük yolsuzluğu ortaya çıkaran ve görevden alınan savcıların cephesine baktım. AKP’nin yolsuzluk batağının üstüne giden ve mağdur edilen hukuk adamlarının şu anda ne düşündüğü gerçekten çok önemli.
Deniz Feneri e.V. soruşturmasından el çektirilen savcı Nadi Türkaslan’ın  yakın çevresine yaptığı değerlendirmeyi dinledim. Özeti;
 “Deniz Feneri soruşturmasında yapılan muamele hukuk tarihine ve Türkiye’nin tarihine geçmiştir. 17 Aralık operasyonuna bundan ayırt etmeden bakılırsa ortam net gözükmez. İstanbul’daki operasyon, savcıların ellerindeki delillerle yaptığı hukuk içinde olduğunu düşündüğüm, hukuk içinde olduğunu umduğumuz bir soruşturmadır. Bizim Deniz Feneri’ndekiyle bunu yan yana getirmezseniz, olayı net olarak göremezsiniz. Şöyle bir iddia var, Adalet Bakanı HSYK’ya gidiyor, toplantı yapıyor (savcıları görevden alın) gibi bir toplantı. Daha önce yaptıkları gibi, alışık oldukları türden. Fakat bir netice alamıyor. Neden alamıyor?.. Deniz Feneri’ndeki gibi önüne getirileceğinden dolayı sıkıntıya giriyor HSYK. Bizim ki bir hukuk faciasıdır. Bu soruşturmada olur mu? Olur ya da olmaz demek için çok erken. İstanbul’un mesafe kat etmesi lazım. 10-15 gün bir mesafe alıp ortamın netleşmesi gerekiyor.”
Türkaslan, İstanbul Emniyeti’ndeki görevden almaları ve 2 yeni savcı atamasını da yakın çevresine şöyle değerlendirdi;
“Siz başka insanları, hakikatten hukuk içerisinde kalıyorsa, nasıl çalıştıracaksınız? Herkes bizim gibi olmayacak ki!. Ben bir hukuk adamıyım.. Ben örnek olsun diye uğraş verebilirim, metanet gösterebilirim. Bunu bizimkiyle eşleştirmezsen yarım kalır, görüntü netleşmez. Bizim olayımız olmasaydı belki bunları alırlardı. Bizim gibi bir emsalle bunu yapmakta zorlanıyorlar. Bunları ne diye alacaksınız soruşturmadan, ne kulp takacaksınız? Bize taktığınız kulp ne oldu? Kapı gibi beraat ettik. Şimdi nasıl bir kulp takacaksınız? Kulplar için, operasyonlar için şu anda erken. Bu ucu mudur, sonu mudur görmek gerek.”

 

Siyasi irade buhar oldu

Yunanistan’da, Türkiye karşıtı askeri tatbikata katılan Türk subayları ile ilgili yazımda, Türk milletine gerçeklerin açıklanmasını isteyip Genelkurmay, siyasi irade ve Dışişlerinden yanıt beklediğimi dile getirmiştim. Genelkurmay Başkanlığı’ndan arayan üst düzey komutan bunun karşı tarafın ne yaptığını öğrenmek açısından gerekli olduğunun altını çizdi. Açıklama ise şöyle;
 “1. 13 Aralık 2013 tarihinde Yunanistan’ın Girit Adası’nda NATO’ya tahsisli NAMFl test atış merkezinde, NATO’ya üye ülke temsilcilerinin de katılımıyla icra edilen S-300 Füze Sistemi Deneme Atışını, Yunanistan Silahlı Kuvvetleri’nin daveti ve Genelkurmay Başkanlığı’nın uygun görmesi üzerine Atina’da görevli iki Ataşe Subayımız izlemiştir.
2. Yapılan bir tatbikat değil, bir silahın test atışıdır.
3. Komşumuz Yunanistan’da mevcut olan bir silah sisteminin tanıtımına davet edilmemizde ve izleyici olarak personel görevlendirilmesinde herhangi bir sakınca görülmemiştir.
4. Türkiye’de yapılan müşterek tatbikat ve silah sistem atışlarına ülkemizdeki ataşeler davet edilmekte ve izlemektedirler.”
Siyasi iradeden ise hâlâ ses yok.
Buna benzer durumlarda siyasi iradenin ne yaptığını ise eski MSB Genel Sekreteri emekli kurmay Albay Ümit Yalım anlattı;
“AKP İktidara gelmeden önce Limni Adası’nda bir NATO Askeri Tatbikatı yapılmak istendi. Ancak Limni Adası 13 Şubat 1914 tarihinde Yunanistan Hükümetine tebliğ edilen altı büyük devlet (Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya) kararı ve Lozan Andlaşması’nın 12’nci maddesi gereği gayriaskeri statüde olduğu için dönemin hükümeti (DSP-MHP-ANAP koalisyonu) ilgili devletlere nota vererek Limni Adası’nda yapılmak istenen NATO Tatbikatını engelledi, tatbikat iptal edildi.”

 

* Ahmet Takan