Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Görmez o sözleri Suud Kabilesine de söylesin

... Ne diyor DİB Mehmet Görmez?
 “VIP hac, lüks hac çoğalıyor. Kâbe manzaralı odalar çoğalıyor. Kâbe, adeta devasa binalar arasında esir bırakıldı!”
Tam da o sırada, ‘ dindar’ cumhurbaşkanımız ‘ hacı’ cumhurbaşkanı oluyordu!..
Abdullah Gül, yanında S. Arabistan yetkilileri ve güvenlik görevlileriyle, ihramlar içinde Kâbe’yi tavaf ediyordu.
(...) aslında söylediklerinin daha da ötesi var.
İslâmiyet’in kutsal mekânı, Beytullah (Allah’ın Evi) olarak kabul edelin Kâbe, bugün neredeyse, dev binalar arasında küçücük bir zemzem kuyusu gibi kaldı.
Acaba, Hz. Muhammed’in 1.400 yıl önce işaret ettiği günlerde miyiz?
“Kâbe’yi yıkacak olan o apışık siyah Habeşliyi, Kâbe’nin taşlarını birer birer koparır halde görür gibiyim”
*
Suudlar, Kâbe’yi yakında tümden yok edebilirler!
Çünkü, İslâmiyet’in çok eleştiri alan Vahhâbilik mezhebine sahip olan Suud Sülalesi (Kabilesi), bizim önem verdiğimiz pek çok şeye değer vermiyor.
Tarihi, mezarları (Hz. Muhammed’in mezarını bile), ölüleri ve birçok kutsalı önemsemiyor.
(...) Kâbe manzaralı otel odalarının gecelik fiyatı 2 bin dolarmış. Altından petrol fışkıran bir ülkenin, din ticaretine gereksinimi mi var?
Bu paraya ihtiyacı olmayan bir devlet, niçin bu uygulama ile kutsal mekânı bir nokta haline getirir?
Suud Kabilesi (başındaki kişiye KRAL diyorlar!), aslında İslamiyet’e mi, yoksa başka dine mi hizmet ediyor belli değil. Birçok kişi bunu tartışıyor.
*
Bakınız, 2 yıl öncesine, Mayıs 2011’e gidelim.
Bugün DİB Görmez’in yakındığı VIP Hacı ve kutsalların değersizleştirilmesine ilişkin neler yazmış ve eleştirmiştim:
KÂBE MANZARALI
ŞARAP REKLAMI!
Şöyle düşünelim.
‘VIP hacı’ olmayı seçtiniz.
Yani daha çok para vererek, daha lüks koşullarda hacca gidip gelmeyi tercih ettiniz.
Bu durumda, sizi doğal olarak 5 yıldızlı bir otelde konaklatacaklar.
Otel 5 yıldızlı ve Kâbe manzaralı olsa da, aklınıza şarap ya da içki gelmez herhalde.
Ama ben böyle bir görüntüye tanık oldum!
Çok lüks bir otel. Adı Raffles. Dünyanın pek çok ‘ liberal ülkesinde’ otelleri var. Belki 5 yıldızın da üzerinde lüksü var.
Çok yüksek otel odasının penceresinden bakınca, aşağılarda kalmış bir Kâbe ve tavaf edenler görünüyor.
Pencerenin önündeki yemek masasının önünde bir garson poz veriyor.
Elinde bir şarap bardağı var, diğerini masaya koymuş.
Bu reklamı görünce gözlerime inanamadım.
“Daha dikkatli inceleyeyim, kimseyi suçlamayayım, ben yanılıyor olabilirim” diye düşündüm.
Ama, masanın sol tarafında bir içki buz kovası duruyordu.
Yine konduramadım.
“Mekke çok sıcak. Herhalde suyu soğutmak içindir” diye kendimi inandırmaya çalıştım.
Olmadı.
Bu içki buz kovası su için olsa, bardaklar niçin su bardağı değil de, şarap bardağı idi?
Bu kadar lüks bir otel su bardağı bulamamış mıydı?
Raffles Oteli’nin reklamındaki bu görüntünün altında İngilizce “Kâbe manzarası ve ömür boyu deneyim” yazıyordu!..
Yine aynı şirketin Paris’te, Singapur’da, Çin’de, Dubai ve Maldivler gibi yerlerde de otelleri olduğu belirtiliyordu.
Herhalde oralardaki içki alışkanlığını Kâbe manzaralı otellerinde de reklam etmeyi pek önemsememişlerdi!..
Peki bu reklam nerede yayınlandı?
Türk hacı adaylarına yönelik (belki de iş gezisine gidip de Kâbe’yi seyretmek isteyen işadamlarına yöneliktir) bu reklamı kim yayınladı?
Sıkı durun.
Seçim afişlerinde “Havayollarını, Halkın Yolları Yaptık” diyen AKP’nin yönettiği THY’nin resmi dergisi SkyLife’ta!..
*
İki yıl önce benim bu eleştirilerimi, hükümete şirin görünmek isteyen kimileri, Medeniyetler Birliği kavramına sığınarak açıklamak istemişti. Hatta, içinde alkol olmayan İslâmi Şampanya gibi saçmalıklara bile imza atmıştı!
Bugün ise, AKP Hükümeti’nin Diyanet’i ve onun başkanı ağır eleştiriler yapıyor.
Keşke bunları Suud Kabilesi’ne ve KRAL’larına karşı da söylese!..
Bunu yapamaz tabii.
Anında Müslüman ambargosu yer!..
Hulki Cevizoğlu/Yurt

 

+++

 

Cetvel gibi düz olanlar hapisteyken koltuklarında oturanlara bakın bir de

Malatya İnönü Üniversitesi’nde öğretim görevlisi kadrosu için yapılan sınavı Rektör Prof. Cemil Çelik’in kızı Elif Çelik kazanmış... Çünkü Elif Hanım sınava zaten tek başına girmiş...
Müjdat Gezen’in bu konuda bir şiiri vardır: “Kendi kendimle yarıştım, birinci oldum”
Elif Hanım da o hesap... Yarışmış birinci olmuş... Malatya’da böyle şeylere tenezzül etmeyen bir rektör vardı; Fatih Hilmioğlu. Şimdi hapiste... Ağır hasta olduğu halde tahliye edilmiyor...
Kabahati cetvel gibi düz olması... Dürüst olmayan yollarda gezinmemesiydi.                      
Melih Aşık/Milliyet

 

+++

 

Bir general öldü diyeler...

Emekli Korgeneral Çetin Haspişiren’in son anları; hiç kuşku yok, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin muvazzaf olsun, emekli olsun, müebbet hapis giysin, her birinin dünyaya bakış açılarının tarihsel özetidir:
Balyoz davasından beraat eden emekli Korgeneral Ali Aydın, ziyaretine evine gelen arkadaşının son anlarını anlatıyor: “Ayağa kalktı. Esas duruşa geçti. ‘Bu ordu milletin ordusudur. Vatanımız için ölmeye hazırız. Ben de ölmeye hazırım... Mustafa Kemal’in askerleriyiz’dedi. Selam verdi. Oturdu ve...”
... Kalp krizi geçirerek orada öldü: Başbakan asker arkadaşları gibi, emekli Korgeneral Çetin Haspişiren’in ardından; “Allah herkese öyle bir ölüm nasip etsin” diyebildi mi acaba? Yanıtsızlığa mahkûm sorular işte!                
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

 

+++

 

Mevzu bahis anket şirketleri:

Bush’un Florida hırsızlığı bile bunların yanında cücük kalır!

-Anketçiler, bazı adaylar için şakşakçılık yaparken, işi başından aşkın, canından bezmiş vatandaşın anket sorularına -anketçiyi başından savmak için- alelacele ve gelişigüzel verdiği yanıtlara çok fazla anlam yüklememek gerekir.
-Yerel seçim anketleri genel seçim anketlerine benzemez, doğru soruları sormak ve seçim sonucunu doğru tahmin etmek çok daha güçtür. Çünkü, genel seçimin aksine alternatifler çok fazladır.
-Ayrıca, anket sorularıyla yönlendirme yapmak çok kolaydır. Örneğin bir firma, dünya anketçilik tarihine geçecek bir yola başvurmuş ve rakip adayları çiftler halinde gruplayarak vatandaştan seçmesini istemiş. Fakat, anketi yönelttiği 1000 (hiçbir zaman bu kadar düşük sayıda bir örneklem grubuyla anket yapılmaz) vatandaşın verdiği yanıtları, sorudaki gibi çifter çifter gruplayarak değil, adaylara göre ayrıştırarak sunuyor. Yani soruyu koşullayarak sorarken, yanıtları sanki koşullamadan sorulmuş soruya yanıt imiş gibi sunuyor. Güçlü aday karşısında zayıf bir adayın bulunmasını isteyen iktidar yanlıları da, o zayıf adayı seçebiliyor. Yani zayıf adaya oy vermeyecek kişiye “Güçlü adayın karşısında kim olsun” sorusu soruluyor. Böyle bir yöntem yoktur. Bush’un Florida hırsızlığı bile bunun yanına cücük kalır. Bir dostumuzun notlarından yararlanarak bunu yazdık. Bu ülke şakşakçılık, şamata ve yıkama-yağlamadan hiç kurtulamayacak mıdır?
Yönlendiren, saptıran anketçileri denetleyecek bir kurum yok mudur?
Onlar tüketici mahkemelerine verilebilir mi?
Yalçın Bayer/Hürriyet

 

+++

 

Denetlenmek güzeldir

...Siyasetçisi ve bürokratı ile büyük çoğunluk Sayıştay’ın semtine bile uğramak istemezler. Çünkü bu iktidarın paylaşılması anlamına gelir.
Şeffaflık ve denetim yoluyla paylaştıkça kirlenmekten korunacaklarını ise pek azı akıl eder...  
Güngör Mengi/Vatan