Katiller dışarda siyasiler hapis
Ak Parti iktidarlarının 25 yılda yarattığı, “medeniyetimiz” dediği Türkiye yüzyılı işte bu. Muhalefet hapiste, adi suçlular ve katiller dışarda. Bir siyaset felsefesi olarak tutarlıktan çok çelişkiler üzerine kurulu. “Türkiye yüzyılı ve medeniyeti” adaletin üstünlüğünü, dolayısı ile de hukukun amir vaziyetini hiç sevmiyor.
Onların sayesinde suç ve suçlu “İnfaz yasası” ile daima korunur hale geldi. Baksanıza Özgür Özel’e yumruk atan adam müebbet hapis cezası almış, ama zımba gibi sokakta geziyor. Üstelik Türkiye’nin ana muhalefet partisi genel başkanına yumruk atabiliyor.
Yakında birileri kendisine cesaret madalyası taksa yeridir.
Bu manzarada sormamız gereken soru şudur: Yüce iktidarınızda “İnsanın değeri” nedir?
Evet, soruyoruz. İnsanın bir değeri var mıdır?
Mesela, onur, kişilik, özgürlük, temel yurttaşlık ve yaşama haklarında Türkiye’yi nereye taşıdınız? Türkiye yüzyılının aydınlık yüzü neresi?
Tarihe not düşeceğimiz övünçle, “İşte bunu biz başardık” diyeceğiniz neyiniz var?
Hiçbir şey!
Türkiye’yi hiçbir yere ve hiçbir seviyeye taşımadılar. Tam tersine geriye götürdüler.
Sokaklar, yüzlerce adi suçlunun gezip tozduğu yerlere dönüştü. Yaratılan ekonomik kriz, bağlı olarak işsizlik nedeniyle umutsuz gençlik yaratıldı. Gelecek kaygısı, boşluk, etkin değil edilgen bir genç kitle oluşturdu. Buna, mezunlarına iş bulacak bir vasıf öğretemeyen, salt diploma veren bir eğitim düzeninin ürettiği, diplomalı işsizleri de eklediniz mi, ortaya, Türk gençliğini harcayan bir işletim düzeni çıkar.
Türk toplumun geleceğini, kurulan eğitim düzeni sayesinde, ülke yararına çalışmaktan hem alıkoyuyorlar ve hem de bıktırıp usandırarak negatif enerji yükleyerek pasifleştiriyorlar.
Ekonomi düzeni, iş üretemiyorsa, ülkenin gelecek politikası yoksa, istediğin kadar üniversite kur, sonuç âtıl kapasite ve bunun karşılığı da derin işsizliktir. AK Parti iktidarlarının büyük iddiası olan Türkiye Yüzyılında ülkeyi getirdikleri yer işte burasıdır.
Halâ başörtüsü edebiyatı yaptıklarına bakmayın. Daha dün, Millî Eğitim Bakanlığı’nın önünde, başörtülü kızımız yapılan haksızlıklardan şikâyet ederek ağlıyordu.
Adaletsizliği kim yapıyor? Hakkı, hukuku, adaleti, insan haklarını, toplumsal ödevleri, yurttaşlık bilincini öğretmesi gereken kurumun ta kendisi yapıyor. Bu durumda derdimizi kime anlatacağız?
Dedik ya, “İnsanın değeri” sorunu, siyasetin, yönetimin, karar vericilerin kalibresini gösterir.
Özgür Özel olayı bağlamında düşünürsek, katilin, ömrünü aldığı insanlar mezarda, telafisi alsa olmayan hayatlar ortada yok, ama onları yok eden adam ve benzerleri dışarda.
Şu yasal düzene bakar mısınız?
Müebbet almış katile “iyi hâl” den indirim var. Adam, kendi çocuklarına kıymış. Bundan daha ötesi var mı?
Ölenler ve masumlar toprakta, katiller sokakta. Ve ülkemiz, “Türkiye Yüzyılında” hep birlikte çağ atlıyoruz.
Yaşasın Cumhur ittifakı!
Adalet bakanımızın söylediğine bakılırsa “Türkiye hukuk devleti” imiş. Muhalif belediye başkanları, parti liderleri, meclis üyeleri, hatta TÜSİAD gibi sivil toplum muhalefeti içerde ya da cezalı, adi suçlular dışarda. Lakin müebbet almış biraz yatmış hükümlüler dışarda.
Adalet bakanı haklı. Anayasada sahiden “Türkiye hukuk devletidir” yazıyor. Biz kâğıtta ne yazdığına bakmıyoruz ki. Uygulamada neredeyiz, ona bakıyoruz.
Uygulamada Polenez işçileri sopa yiyor.
Öğrenciler içerde. Hakları alınmış öğretmenler, Millî Eğitim Bakanlığı’ndan haklarını alamıyor.
Uygulamaya bakıldığında, Türkiye’nin dağına taşına zarar veriliyor. Madenleri yabancıya satılmış. Zeytinlikleri, orman alanları talan edilmiş. Kısacası, Türkiye yüzyılında ülke topyekûn perişan. Neresinden tutsanız dökülüyor.
Bütün milletin, hepimizin olan devletin kendisi partileştiriliyor. Bundan daha kötüsü var mı?
Seçme ve seçilme hakkına, seçilenler rakip olarak güçlendi korkusuyla, ikna edemeyen gerekçelerle tutuklamalarla müdahale ediliyor. Yine, AK Parti iktidarları boyunca, Ana muhalefet Partisi genel başkanlarına yumruk atılıyor. İktidar bunu kendilerine layık görüyor. Siyaset kurumunun itibarı kimsenin umurunda değil.
Neymiş Türkiye yüzyılındaymışız.
Asr-ı saadetimize bakın.
Toplumsal varoluşumuzun sebebi göç!..
Soru şu: Milli İrade hangi irade?
MİLLİYETÇİLİK GÜVENLİKÇİLİKTEN İBARET Mİ?
Patrik’e harita vermek
Milli iradenin tutuklu hali
Eğitim akademisi ne işe yarar?
Yeni Anayasa neden yapılamaz?
Sosyal sistem uyarı veriyor
Görünen köy kılavuz istiyor
Yeniden Müdafa-i Hukuk lazım gibi









