Kerkük, Karabağ, Kıbrıs, Doğu Türkistan ve Filistin

Türkçülük akımının önderlerinden, ünlü romancı, hikayeci ve düşünür Ömer Seyfettin ( 1884-1920), 36 yıllık çok kısa ömründe veterinerlik, askerlik, esaret hayatı, İttihat ve Terakki Partisi’nde politika yapmış ve arkasında çok sayıda edebi eserler bırakmıştır.
Bu değerli insan Türk tarihinin çok kötü bir döneminde yaşamıştır. Osmanlının parçalanması ve ülkenin batılı emperyalistlerce paylaşılmasını görmüştür. Bu dönemde bütün yurt severler gibi bir şeyler yapmış veya yapmak istemiştir. Ülkenin parçalanması esnasında siyasi İslamcılar kılını kıpırdatmamış ve üstelik Anadolu’da Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Türk bağımsızlık harekatına karşı çıkmış, camilerde cemaate “Mustafa Kemal’e asker vermeyin, destek olmayın” diye vaaz etmişlerdir.
Batılılardan maaşlı İmamların döneminde yaşayan ve onları iyi tanıyan, Ömer Seyfettin bir asır önce şu cümleyi sarf etmiştir; “İslamcılık adı altında Türk düşmanlığı yapan soysuzlardan nefret ediyorum.” 
O satılmış imamların nesli, Türklük ve Cumhuriyet düşmanları bugün hiç olmadıkları kadar güçlüdür. Dört bin yıllık Türk tarihinin sadece bin yıllık İslami kısmının ele alınarak gerisinin yok saymasının İslam ile bir ilgisi yoktur. Bu doğrudan bir Türk düşmanlığıdır. İslamı, Türk düşmanlığına alet ederek bir kısım güruhun farkına varmaması, bir kısmının da bilinçli olarak dini, Türk düşmanlığını örtmek için argüman olarak kullanmasından ibarettir.
Sözde İslamcılar, yıllardan bu tarafa, Cuma günleri camilerin önlerinde mendil açıp Filistinlilere yardım toplarlar, AKP’li belediyeler Filistinlilere yardım için kermes düzenlerler, İsrail Büyükelçiliğinin önünde aşağı yukarı her ay muntazam olarak Filistin için gösteri yaparlar. Sözüm ona bu İslamcı ve insancı dindar dalkavuk insanlar, niçin Kürtler ve Araplar tarafından sürekli öldürülen ve Müslüman olan Kerkük Türkmenleri, Ermeniler tarafından toprakları işgal edilen ve bir milyondan fazla kişinin, yurdundan ve evinden edilen Karabağ’daki Türkler, milli davamız Kıbrıs ve sürekli Çin tarafından baskı ve zulme tabii tutulan Doğu Türkistan Türkleri için kılını kıpırdatmıyorlar.
Bu sakatlığı daha iyi görmek için işe bir de tersinden bakalım, Türkiye’deki İslamcılar Araplar için bunu yaparken niçin, Suudi Arabistan’da, Filistin’de, Ürdün’de, Mısır’da Arap İslamcıları veya İran İslamcıları dünyanın çeşitli bölgelerinde zulme uğrayan Türkler için bir gösteri bile yapmıyorlar. İslamcılardan çok İslamcı davranan ve AKP’nin dalkavukluğunu yapan sözde milliyetçiler ve insan hakları konusunda mangalda kül bırakmayan solcular zulme uğrayan Türklerle ilgili, acaba niçin bir çift laf etmiyorlar.
Birçok defa yazdık ve yazmaya devam edeceğiz. AKP zihniyetinin Türk devleti, Türklerin tarih boyu biriktirdiği İslamiyet öncesi ve sonrası değerleri, Türklük ve çağdaş bir Türkiye ile bir ilgileri yoktur. Geçen yıl 5 Temmuz’da Finlandiya ziyaretinde Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Doğu Türkistanlılar Derneğinin mektubunu dahi almamıştır. 2009’da ve geçen hafta çıkan olaylarda 80 Uygur Türkü’nün öldürülmesi üzerine AKP iktidarı sesini çıkartmamıştır. Filistin’de birinin ayağına taş gelse bütün hükümet seferber oluyor. 1 Temmuz’da Brunei’de yapılan ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Topluluğu) toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile görüşmüş ve yapılan açıklamada gündemdeki konuların Filistin ve Suriye olduğu bildirilmiştir. Davutoğlu hangi Arap ülkesinin bakanı ki, küresel güç olan ABD’nin Dışişleri Bakanıyla görüşme fırsatı çıkıyor ve ülkemizin bir yığın sorunu varken Filistin konusunu görüşüyor.
AKP iktidarı, Afrika’dan, Asya’dan ve özellikle de Arap ülkelerinden birçok muhalif kişi ve politikacıya Türkiye’de yaşaması için izin vermekte ve maaşa bağlamaktadır. Ancak bazı dış Türk liderlerinin Türkiye’ye girişi yasaktır. İçimden sadece size değil size oy verenlere de çok ağır konuşmak geliyor ama yapamıyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları