Kılıçdaroğlu: Seçim için başarısızlık diyenin karşısına dikilirim

Kılıçdaroğlu: Seçim için başarısızlık diyenin karşısına dikilirim
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Seçime başarısızlık diyenlerin karşısına dikileceğini belirten Kılıçdaroğlu, değişimi hep birlikte başaracaklarını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu değişim tartışmalarına değinerek seçim sonucunu başarısızlık olarak niteleyenlerin karşısında olacağının altını çizdi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Devletin kendi iradesiyle haksızlara kapı aralaması yüreğimizi yakan temel konulardan biridir.

Cezaevlerinde çok sayıda gazeteci var, avukatlar var siyasetçiler var. Aykırı düşüncelerin ne kadar değerli olduğunu herkesin bilmesi gerekir.

Acılar var evet. Sivas Katliamı’nın 30’uncu yılı. Aydınların gazetecilerin, şairlerin yakıldığı bir Türkiye kabul edilemez. Bir aydının bir düşünürün bir ozanın bir ressamın yakılarak öldürülmesi kadar vahşi bir şey yoktur ve bu insanlık suçudur.

Adaletin sağlanmadığı yerde bu ateşler hep yanar. Adaletin olmadığı bir dünyada insan haklarından söz edemezsiniz.

Can Atalay hala hapiste. 50 günü geçti. Halkın oylarıyla milletvekili oluyorsunuz. Demokrasinin kuralları işliyor. Tutuklusunuz, ve dışarıya çıkarmıyorlar sizi. Numan Kurtulmuş'a seslenmek isterim. Haksız yere Anayasa'ya aykırı olarak parlamentoda tutuluyorsa, TBMM'nin itibabrını ayakları altına alıyor demektir.

Eğer, 'Nasıl bir yazı yazmam gerekiyor' diyorsa. Benzer örneklerini arşivde bulabilir. Meclis başkanı karar alırken Saray ne diyecek diye sormamalı. O Saray'ın değil Meclis'in hakkını savunmak durumundadır.

Gezi tutukluları başlı başına bir dramdır.

“MISIR’DAKİ SAĞIR SULTAN DUYDU”

İnsanda biraz vicdan, ahlak, adalet duygusu kırıntısı olmalı. Bunları her ortamda dile getirmeye çalışıyorum. Mısır'daki sağır sultan duydu.

Adalete çifte standart olmaz. Bütün milletvekili arkadaşlarıma gittiğiniz her yerde haksızlıkları anlatın. Haksızlık karşısında susan eğer dilsiz şeytansa asla susmayacağız.

Ve Merdan Yanardağ...

Bir gazeteci, yazar televizyoncu. Ne için içeride? Hangi gerekçeyle içeride? O da 7 gündür tutuklu. Bir komisyon oluşturduk CHP grubu olarak. Ziyaret edildi. Bir gazeteciyi tutuklamak hangi aklın işi? Önce bekliyorlar hiçbir şey yok, troller devreye giriyor, her türlü suçlamayı yapıyorlar, sonra savcılık harekete geçiyor. Akıl alacak şey değil. Ama bunları Türkiye'de yaşıyoruz.

İzmir'de minarede müzik çaldı, onu paylaşan kişiyi tutukladılar, yapanı tutuklamadılar. Çünkü kavga çıksın istiyorlar.

Var olan kabineyi Duyunu Umumiye Kabinesi olarak nitelendirmiştim. Uluslararası tefeciler artık Merkez Bankası'na başkan atıyorsa çok ciddi sorunumuz var demektir.

Dünyanın kaderini parayı kontrol eden belirler. Erdoğan kontrol eden değil uluslararası tefecilerin kontrol ettiği ve yönlendirdiği kişidir.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunları içimize sindiremiyoruz. Öyle bir noktaya geldik ki borçta dışarıya mahkum olduğunuzda dışarının parasıyla işlem yapmaya mahkum oluyorsunuz.

Türk lirası sadece artık çarşıda pazarda geçiyor.

"CHP TEK ADAM PARTİSİ DEĞİLDİR"

Şimdi farklı bir konuya değineyim. CHP bir tek adam partisi değildir. Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Atatürk'ten beri CHP bir kadro partisi olmuştur. Tarihinde doğruları yanlışları olmuştur. Ama bu hareket her zaman ve her zaman ezilenlerin, sesi duyulmayanların, adalete susayanların yanında olmuştur. CHP zulme karşı milyonları kucaklayan çoğulcu bir duvardır. Cumhuriyetimizin temellerinde CHP'nin kadrolarının imzası vardır. CHP'nin tüm kadroları dünden bugüne siyasi ikballerinin peşinde koşmamıştır.

Bugün özellikle de son 10 yılda Türkiye'de giderek büyüyen bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Toplumun, coğrafyanın neresine giderseniz bunu hissediyorsunuz.

Örneğin Atatürk gibi Saray ve işgal kuvvetlerinin kendisine sunduğu hayatı elinin tersiyle itmiştir.

Atatürk'ün sözleriyle ifade etmek gerekirse, CHP'nin felsefesi vatandaşları her türlü ayrılıktan ve ayrışmadan uzak tutmaktır.

“YAPILMASI GEREKENİ YAPTIM”

Yapılması gerekeni yaptım. Ne mi yaptım? Asla görüşülemez denenlerle görüştüm. Görmezden gelinen tüm kesimleri helalleşmeye çalıştım. Hiç kimseyi ötekileştirmedim, kin tutmadım. Tüm kesimlerle bir fincan da olsa kahve içtim. Tüm bunları herkes için hak, hukuk, adalet hedefiyle yaptım. Hep birlikte kardeşçe ve özgürce yaşayalım diye bunları yaptım. Batı'ya şirin görünmek için yanlış olan göçmen politikasını eleştirmekten geri duymadım. Doğu'ya şirin görüneyim diye Uygur Türklerine uygulanan politikaya ses çıkartmaktan vazgeçmedim.

Tüm sorunların çözüm adresi olarak TBMM'ni adres olarak gösterdik. Eğer bizim hayat görüşümüz haksızlığa karşı mücadele ise doğru yolda olmanın verdiği haz her şeyden üstündür. Asıl mücadele devrimi, değişimi gerçekleştirdiğimize de haklının yanında kalabilmektir. Yani hayatınız boyunca değişimin kendisi olabilmektir.

“25 MİLYONLA KOALİSYON KURDUYSAK DEĞİŞİMİ BAŞLATMIŞIZ DEMEKTİR”

Değişim ve liderlik meselesine gelelim şimdi. Bir kere bizler 25 milyon insanla birlikte, çıkarsız, parasız sadece ama sadece hakkın yanında olmak için bir araya gelen bir koalisyon kurduysak, başörtülüsü, başı açığı, seküleri, Atatürkçüsü, milliyetçisi bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi zaten başlatmışız demektir. Ama biz toplum olarak neyin değiştiğine değil, neyin değişmediğine bakarsak hata yapmış oluruz. Değişen şeyler yüzde 20'lerden yüzde 48'lere ulaşan kitlelerdir. Değişen şeyler asla görüşülemez denen cenahlarla görüşmek, ittifak yapmaktır.

Başarıyı tek başıma üstlenmem ama bu birlikteliği başarısızlık olarak tanımlarsanız o zaman tek başıma karşınızda durur ve dikilirim. 25 milyona dokundurtmam. 25 milyonun hakkını ve hukukunu kimseye yedirtmem.

İlgili Haberler