Kirli siyaset aklanabilir mi?

Bir çürüme süreciyle karşı karşıyayız. Peker olayı ile birlikte Türkiye''de birçok şey bir arada gerçekleşiyor.

Nedir bunlar derseniz, derim ki şunlardır:

BİR; AKP iktidarının gizli kapaklı ilişkileri açığa çıkıyor.

İKİ; İçişleri Bakanı, görev tanımı gereği suç ve suçluları yakalama, toplumsal düzeni sağlama görevini yasalara uygun güven verici bir biçimde yönetemiyor.

ÜÇ; bizzat iktidarın kendisi, yasa dışı suç örgütleriyle ilişkileri sürdürüyor.

DÖRT; Devlet, kimi suç örgütlerinin içine sindiği, gücünü kullandığı kurum haline dönüştürülmüş. Bu haliyle Türk Devleti bizzat iktidar eliyle amacından saptırılmış hale getirilmiştir.

BEŞ; Türkiye''de suç ve suç örgütleri bir şekilde korunup kollanıyormuş. Kendilerine iktidar marifetiyle devlet koruması sağlanmış. Yetmemiş, yaptığı işler kamusal alana taşınmış ve meşrulaştırılmış.

ALTI; Vatan, millet, ülke, devlet ve beka gibi kutsal ve yüce kavramlar ve bunların değer içerikleri, çeteleri meşrulaştırmak, kamuoyunun gözünde aklamak için kötüye kullanılmış.

İçinde bulunduğumuz süreç, bu ilişkilerin dışa yansımasından ibaret. Birileri bunları öğrenmemizi ve elbette görevini istenildiği şekilde yapmayanları cezalandırmamızı istiyor. Olayın aktörlerine bakıldığında gerilim, Süleyman Soylu''nun bizzat kendisinin üzerinden yürüyor. Ancak, Peker''in açıklamalarından anladığımız kadarıyla mesajların hedefinde bizzat iktidarın en tepesinin olduğu da çok net bir biçimde görülüyor.

Türk devleti neden suç örgütlerinden arındırılamıyor?

Asıl cevaplandırılması gereken soru bu.

Bu sorunun cevabı aynı zamanda devletin bekasıyla da alakalı. Çünkü Türkiye bir şekilde suç örgütüyle ilişkili kişilerin hamisi haline getiriliyor ve bir türlü, bundan kurtulamıyor?

Niçin?

Zaafın esas kaynağını bulmazsak, büyük Türk devletini saran kirli sarmaşıklardan ayıklayamayacağız. Bu durumda Devlet, topluma hizmet edecek yerde kötü adamlara ve onlarla iş tutanlara hizmet edecek. Türk Milletinin siyasal bir kurumu olan Türk Devleti, millî birliğimizin de teminatıdır. Onu varlık nedeninden koparırsak, başkalarının çıkarına hizmet eden kurumlar kurumuna dönüşür. O başkaları, istediği kadar vatan, millet, bayrak, ülke, din, beka, adalet, hukuk, hak desin, bu söylediklerinin hiçbir önemi yok. Çünkü hepsi içerik olarak kötü adamların, suç şebekelerinin amacına hizmet etmeyen, değer yüklü, kıymet içeren, zihin dünyamızın, toplumsal birliğimizin alt yapısını oluşturan kavramlardır. Onlar bunu bildiklerinden, yüce değerlerin arkasına saklanarak, bu maskeyle topluma hitap etmektedirler.

Buna izin vermemek gerekir.

Türkiye''de siyaset kendini kirletmiştir.

Bazı siyasi partiler, kendi ideolojik kimlikleriyle, iş tuttukları adamlar arasında gidip gelen, zaman zaman onları yücelterek, ideolojik kimliğin içinde tutmaya çalışan görüntü vermektedirler. Bu durum, siyasal meşruiyetin de kirletilmesidir.

Özellikle milliyetçilik, içerikli bir değer olarak, devleti önceleyen, milletin varlık nedenini devletin varlık nedeniyle özdeşleştiren bir düşüncedir. Bu yönüyle devlet, suç örgünlerine ihtiyacı olmayan, kaynağını ve meşruiyetini Türk milletinin ruh köklerinden, millî kültüründen ve millî hukukundan alan, ebet müddet var olması gereken bir kurumdur. Bu sebeple Türk Devleti kirli siyasetin aracı olamaz. Hiç kimse tarafından kirletilemez. Kimse milliyetçiliğin arkasına sığınarak suç örgütlerini meşrulaştıramaz.

Türkiye, kendini içten saran bu suç örgütlerinin sarmalından kurtulmak zorundadır.

Gelinen noktada anlaşılıyor ki Cumhur ittifakı kirli siyasetin bir parçası haline gelmiş ya da getirilmiştir.

Siyaset mafyadan nemalanıyor.

Mafya da siyasetten güç bulup hükmediyor.

Böyle bir düzen bizim düzenimiz değildir. Dağlarda vatan için vuruşa vuruşa şehit olan kahramanlarımız bu düzen uğruna şehit olmuyor.

Polis teşkilatı bu düzeni sürdürmek ve korumak için kurulmadı.

Hukuk düzeni, iktidarın çıkarına hizmet etsin diye yapılandırılmadı.

Öyle ise, iş başındaki iktidar bir an evvel kendini aklamalıdır. Lakin bunu yapmayacaktır. Cumhur İttifakı, kirli siyasetin son sınavını Ruhsar Pekcan ile ilgili önergede "hayır" diyerek verdi. Pekcan''ın itirafına rağmen "hayır" dediler.

Kirli siyaseti göz göre göre tescillediler.

11SAYFA

YAZARLAR

**

Ahmet GÜRSOY

++

Kirli siyaset

aklanabilir mi?

+++

Bir çürüme süreciyle karşı karşıyayız. Peker olayı ile birlikte Türkiye''de birçok şey bir arada gerçekleşiyor.

Nedir bunlar derseniz, derim ki şunlardır:

BİR; AKP iktidarının gizli kapaklı ilişkileri açığa çıkıyor.

İKİ; İçişleri Bakanı, görev tanımı gereği suç ve suçluları yakalama, toplumsal düzeni sağlama görevini yasalara uygun güven verici bir biçimde yönetemiyor.

ÜÇ; bizzat iktidarın kendisi, yasa dışı suç örgütleriyle ilişkileri sürdürüyor.

DÖRT; Devlet, kimi suç örgütlerinin içine sindiği, gücünü kullandığı kurum haline dönüştürülmüş. Bu haliyle Türk Devleti bizzat iktidar eliyle amacından saptırılmış hale getirilmiştir.

BEŞ; Türkiye''de suç ve suç örgütleri bir şekilde korunup kollanıyormuş. Kendilerine iktidar marifetiyle devlet koruması sağlanmış. Yetmemiş, yaptığı işler kamusal alana taşınmış ve meşrulaştırılmış.

ALTI; Vatan, millet, ülke, devlet ve beka gibi kutsal ve yüce kavramlar ve bunların değer içerikleri, çeteleri meşrulaştırmak, kamuoyunun gözünde aklamak için kötüye kullanılmış.

İçinde bulunduğumuz süreç, bu ilişkilerin dışa yansımasından ibaret. Birileri bunları öğrenmemizi ve elbette görevini istenildiği şekilde yapmayanları cezalandırmamızı istiyor. Olayın aktörlerine bakıldığında gerilim, Süleyman Soylu''nun bizzat kendisinin üzerinden yürüyor. Ancak, Peker''in açıklamalarından anladığımız kadarıyla mesajların hedefinde bizzat iktidarın en tepesinin olduğu da çok net bir biçimde görülüyor.

Türk devleti neden suç örgütlerinden arındırılamıyor?

Asıl cevaplandırılması gereken soru bu.

Bu sorunun cevabı aynı zamanda devletin bekasıyla da alakalı. Çünkü Türkiye bir şekilde suç örgütüyle ilişkili kişilerin hamisi haline getiriliyor ve bir türlü, bundan kurtulamıyor?

Niçin?

Zaafın esas kaynağını bulmazsak, büyük Türk devletini saran kirli sarmaşıklardan ayıklayamayacağız. Bu durumda Devlet, topluma hizmet edecek yerde kötü adamlara ve onlarla iş tutanlara hizmet edecek. Türk Milletinin siyasal bir kurumu olan Türk Devleti, millî birliğimizin de teminatıdır. Onu varlık nedeninden koparırsak, başkalarının çıkarına hizmet eden kurumlar kurumuna dönüşür. O başkaları, istediği kadar vatan, millet, bayrak, ülke, din, beka, adalet, hukuk, hak desin, bu söylediklerinin hiçbir önemi yok. Çünkü hepsi içerik olarak kötü adamların, suç şebekelerinin amacına hizmet etmeyen, değer yüklü, kıymet içeren, zihin dünyamızın, toplumsal birliğimizin alt yapısını oluşturan kavramlardır. Onlar bunu bildiklerinden, yüce değerlerin arkasına saklanarak, bu maskeyle topluma hitap etmektedirler.

Buna izin vermemek gerekir.

Türkiye''de siyaset kendini kirletmiştir.

Bazı siyasi partiler, kendi ideolojik kimlikleriyle, iş tuttukları adamlar arasında gidip gelen, zaman zaman onları yücelterek, ideolojik kimliğin içinde tutmaya çalışan görüntü vermektedirler. Bu durum, siyasal meşruiyetin de kirletilmesidir.

Özellikle milliyetçilik, içerikli bir değer olarak, devleti önceleyen, milletin varlık nedenini devletin varlık nedeniyle özdeşleştiren bir düşüncedir. Bu yönüyle devlet, suç örgünlerine ihtiyacı olmayan, kaynağını ve meşruiyetini Türk milletinin ruh köklerinden, millî kültüründen ve millî hukukundan alan, ebet müddet var olması gereken bir kurumdur. Bu sebeple Türk Devleti kirli siyasetin aracı olamaz. Hiç kimse tarafından kirletilemez. Kimse milliyetçiliğin arkasına sığınarak suç örgütlerini meşrulaştıramaz.

Türkiye, kendini içten saran bu suç örgütlerinin sarmalından kurtulmak zorundadır.

Gelinen noktada anlaşılıyor ki Cumhur ittifakı kirli siyasetin bir parçası haline gelmiş ya da getirilmiştir.

Siyaset mafyadan nemalanıyor.

Mafya da siyasetten güç bulup hükmediyor.

Böyle bir düzen bizim düzenimiz değildir. Dağlarda vatan için vuruşa vuruşa şehit olan kahramanlarımız bu düzen uğruna şehit olmuyor.

Polis teşkilatı bu düzeni sürdürmek ve korumak için kurulmadı.

Hukuk düzeni, iktidarın çıkarına hizmet etsin diye yapılandırılmadı.

Öyle ise, iş başındaki iktidar bir an evvel kendini aklamalıdır. Lakin bunu yapmayacaktır. Cumhur İttifakı, kirli siyasetin son sınavını Ruhsar Pekcan ile ilgili önergede "hayır" diyerek verdi. Pekcan''ın itirafına rağmen "hayır" dediler.

Kirli siyaseti göz göre göre tescillediler.

Yazarın Diğer Yazıları