Kısaca durum raporu şu…
Büyük zaferi kazanalı bir asrı geçti, ama düşmanlıklar da Millî Mücadeleye muhalefet de onunla beraber yürüyüp geldi. İşte bakın, halen daha masadayız. Terörle mücadeleyi silahla kazandık ama yine pazarlık masasındayız. Nasıl tavizler vereceğimizi “Kardeşliğimize” bağlıyoruz.
Kardeş olamamışız demek ki.
İlginç!
Hâlbuki Türkler, Kürtlere hiç düşman olmadı. Tam tersine kız alıp kız verdi. Tarihsel pek çok süreci birlikte yürüdü. Kendisiyle eşit gördü. Ve Cumhuriyetin en yüksek değeri olan vatandaşlığı tek cümlede bütün ülke insanlarıyla bir tutup herkesi orada eşitledi.
Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmen mülakatlarında haksızlık yaparken, Kürt-Türk diye ayırmıyor. Partimizden, partimizden değil diye ayrım yapıyor.
Mahkemeler; Kürtler Türklere eşit değil, öyle ise sen şu tarafa geç deyip yargılama yapmıyor. Siyasal yargılamalar, iktidara göre anlam kazanıyor.
Yurttaşların etnik kimliğine göre değil.
Çünkü Cumhuriyet, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halkı” yurttaş kimliğinde birbirine eşitledi. Bu sebeple bu ülkede Kürt generaller var ve Türk ordusunu yönetip komuta ediyor.
Buna rağmen Millî Mücadele’ye muhalefet eden bütün gruplar, Hürriyet İtilaf Partisi taraftarları, Ahrar Partililer ve İngiliz Muhipleri Cemiyetine bağlılık bildirenlerin muhalefet ve düşmanlık geleneği kendini tekrarlayarak sürüp geliyor.
“Biz yanıldık, hata ettik” demiyor. “Biz haklı çıksaydık, şimdi Türkiye diye bir devletimiz olmayacaktı. Batı Anadolu’da Ermeniler, Güneydoğu’da Fransızlar, Irak’ta İngilizler, Batı Anadolu’da Yunanlılar olacaktı” demiyorlar. Önlerine Sevr haritasını koyup “Allah kahretsin, biz ne yapmışız” da demiyor.
Kimi padişah arıyor, kimi halife.
Kimi şeriat istiyor.
Halbuki şeriatla yönetilen Arap dünyası gözlerinin önünde duruyor. Gazze’yi bombalayan İsrail’in büyük ortağı Amerikan Başkanı Trump’a “Masumlar öldürülmesin” bile demeden milyon dolarları su gibi akıttılar. Onları ne okullarda öğrendikleri dini bilgiler ne ülkelerine uyguladıkları şeriat kanunları ne de kurumuş vicdanları etkilemedi.
Demek ki neymiş?
Şeriat öğrenmek, uygulamak, dini eğitim almak, her gün beş vakit namaz kılmak sihirli bir el değmiş gibi her şeyi düzeltmiyormuş.
Koca Arap dünyası Trump’a teslim oldu. “Gazze’yi boşaltacağım” deyip bununla ilgili olarak Libya ile görüşmeler yaptığı anlaşılan, İsrail katliamlarına hak veren Trump, Arap gaydaları ile karşılandı. Ona methiyeler düzüldüğü saatlerde Gazze’ye bomba yamaktaydı.
Onurlu bir devlet, tarih bilinci olan bir devlet yöneticisi, milyon doları verirken iki çift laf eder, minicik bir taviz koparır değil mi?
Peki halk?
Onlardan itiraz var mı?
Ne mümkün?
Halk gıkını bile çıkaramaz. Çünkü rejim otoriter ve şeriat kurallarına göre yönetiliyor. Çünkü, diktatör yöneticiler şer’en “Müminlerin emiri” sayılıyor.
İtaat şart.
Atatürk’ü sevmeyenler, bizde de böyle olalım diye çırpınıyor. Lozan’ı eleştiriyor. Mustafa Kemal’e dinsiz diyor. Onun kurduğu Diyanet, milli günlerde adını anmamağa özen gösteriyor vs.
Kısaca efendiler, Kuvay-ı Milliye’ye muhalefet, devam edip sürüp geliyor.
Şimdilerde Kürt Tealli Cemiyeti mensuplarının Lozan itirazlarını görüyoruz. Sevr’i istiyorlar. Sanıyorlar ki Sevr gerçekleşseydi Kürdistan kuracaklardı. Sevicisi oldukları batılı devletler Doğuda Ermenistan, Güneyde Fransız mandası altında şekillenecekti. Ta Filistin’e kadar. Orası İngilizlerindi.
Lozan’dan Misak-ı Milli’nin hesabını sormağa kalkanlar, soruyu Sevr’i imzalayanlara sormalı. Padişah efendilerine sormalı. Kim verdiyse ona sormak yerine, kim kurtardıysa ona soruyorlar. İttihat Terakki’yi sevmediklerine göre, taraftarı oldukları Hürriyet İtilafçıların Başbakanı Damat Ferit’e sormaları gerekir. Çünkü onlar teslimiyetçi. Gazze’yi İsrail’e katliamla yok ettiren Trump’a, Arap devletlerinin yaptığının benzerini, dün, bizdeki İngiliz Muhipleri ve saray yapıyordu.
Mustafa Kemal ise tam tersi. Kurtarıcı, sonunda İngilizleri yenen adam. Yunanlılar sadece taşerondu. Asıl savaşı İngilizlerle yaptık. Mudanya anlaşmasına bakın. Kimin imzası var?
Lozan’ı da İngilizlere kabul ettirdik.
19 Mayıs, kayıpların geri kazanıldığı, zorun başarıldığı kutlu bir gündür.
Yenilmiş, milli sınırların ötesine itilmiş PKK’dan medet umarak tarih yazacaklara not düşelim istedim.
Meclisin Talat Paşa sınavı…
İç cephe, dış cephe MİLLİ BİRLİK
Devletleri yıkma, rejimleri çökertme projesi: BOP
Toplumsal varoluşumuzun sebebi göç!..
Soru şu: Milli İrade hangi irade?
MİLLİYETÇİLİK GÜVENLİKÇİLİKTEN İBARET Mİ?
Patrik’e harita vermek
Milli iradenin tutuklu hali
Eğitim akademisi ne işe yarar?
Yeni Anayasa neden yapılamaz?









