Koalisyona katılırlarsa ve ağaç keserlerse iyi hissedecekler herhalde?..

Bütün ülkeler temkinli davranırken, işi meclislerine havale ederken, bizimkiler “müdahale” diye tutturuyor. Müdahale edilirse kendilerini iyi mi hissedecekler, nedir!
Sürüden ayrılanı kurt kapar diye mi düşünüyorlar?.. Kurt kapmış kapacağı kadar da söz dinlemiyorlar.
Bugünlerde hezimet üzerine hezimet...
Mısır elçimizi geri yolladı... Arjantin’de protesto... Putin ve Obama ile görüşememe (nasılsın iyimisini saymıyorum)... Olimpiyatta elenme...

 


***

 


ODTÜ  bahçesindeki ağaçlar bir kepazelik halinde kesiliyor. Ağaç severlerin elmalarını yedikleri bu ağaçları iş makinaları ile söküp götürüyorlar. Açılmakta olan yol ruhsatsız... Ucu da yok, Konya yoluna bağlıyorlarmış.
Ağaç sevmezler, gençleri sevmezler, ölen direnişçileri anlatırken molotof ve kurşun kullandıkları iftiralarını atarlar, Yalanda ancak ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile yarışırlar. Bunlar Müslüman mı?..
Ötekiler; ağaç severler, doğayı bütünüyle severler, Müslüman ülkelerin yok edilmemesi için mitingler yaparlar, Haçlıları lanetlerler.. Ayrıca bunların sıkı dindar olmak gibi, Sıkı Müslüman olmak gibi bir iddiaları da yoktur.

 

Erbakan, milli-
gayrımilli, 28 Şubat

Bugünlerde 28 Şubat davaları sebebiyle, zulme uğramış paşalarımız da dahil herkes Erbakan’dan çok bahsediyor. Buna bağlı olarak milli demokratik devrim döneminden de bu konuda anlatacaklarım var. Başlayayım ve devamını Çarşambaya getireyim.
Rahmetli Erbakan basına bir yemek vermişti. Yemekten sonra herkesi yolcu ederken Milli Gazete yazarlarının orada kalmasını istedi. Sonra başka bir odaya geçildi, aynen şöyle başladı lafa:
 “Yahu; 28 Şubat, 28 Şubat deyip duruyorsunuz, askerleri gücendiriyorsunuz. Onlar Atatürk ilkelerine göre ve Atatürk sevgisiyle yetiştirilmişlerdir. Onlara şefkat göstermelisiniz...”
Ben,  “28 Şubat, 28 Şubat”  diyenlerden değildim ve bu konuşmayı çok beğendim. Ama sanırım kimse bu önemli tespitten etkilenmemişti.
Çarşambaya devam...

Yazarın Diğer Yazıları