Köpek kapısından değer zincirlerine...

Avrupa Birliği Komisyonu Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, Brüksel'deki TÜSİAD temsilciliğinde düzenlenen "Küresel zorluklar, Avrupa Birliği ve Türkiye: İş dünyasının rolü" adlı etkinlikte konuştu ve Türk şirketlerinin “AB değer zincirlerinin ayrılmaz bir parçası olduğunu” ve Avrupa pazarında çok güçlü rakipler haline geldiklerini söyledi.

Cumhuriyeti'nin 100'üncü yılını kutlamaktan mutluluk duyduğunu belirten Varhelyi, "Geçtiğimiz yüzyılda, geniş kapsamlı bir dönüşüme, benzeri görülmemiş bir sosyo-ekonomik gelişime, yenilik ve ilerleme yoluna tanık olduk." dedi.

"Gümrük Birliği, zorlu küresel ekonomik ortama rağmen ticarette ve yatırımlarda büyük bir artış sağladı." diyen Varhelyi, Türkiye'nin AB'nin 7'nci, AB'nin ise Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı konumunda olduğunu anımsattı.

Varhelyi, Gümrük Birliği ile ikili ticaretin katlanarak arttığını anımsatarak, "Geçen yıl AB- Türkiye arasındaki ikili ticaret yaklaşık 200 milyar avroyla yeni bir boyuta ulaştı." dedi.

"Dinamik ve modern ekonomisi, güçlü ve eğitimli iş gücü ve coğrafi yakınlığıyla Türkiye, AB için doğal bir tercih olmalıdır." diyen Varhelyi, yeni dönemdeki yakınlaşmanın siyasi, ekonomik, kültürel faydaları olacağını ifade etti.

***

Oliver Varhelyi, 2019 yılından beri Türkiye-AB ilişkilerini geliştirmeye çalışan bir kişi. Türkiye hakkındaki olumlu sözlerine de bir diyeceğimiz yok. Yalnız, benim takıldığım yer, “Türk şirketlerinin AB değer zincirlerinin ayrılmaz bir parçası olması”dır. Acaba hangi parçası; yani yetkili dağıtıcı firması mı yoksa ortağı mı?

***

Trump’a yakınlığıyla bilinen ekonomi profesörü Ted Malloch, 2017 yılında ABD'nin AB Büyükelçisi adayı iken "AB, Türkiye için bir nevi karar verdi aslında; üye olarak alınmayacak! Açıkça belirtmek gerekirse bunu 20 yıldır biliyorduk. Benim önerim Türkiye'nin, uluslararası platformlara, kuzeye, güneye, doğuya, batıya stratejik yaklaşması. Ülkelerle ticari anlaşmalar imzalasınlar. Özellikle ticari anlaşmaların imzalanması gereken ülkelerden biri İngiltere..." demişti.

Ankara'da gündüz vakti havai fişek patlatarak AB'ye giriş yolunda bir adım atılmasını kutlayan AKP iktidarı da Türkiye'nin AB'ye hiçbir zaman alınmayacağını biliyordu ama onların derdi Türk Silahlı Kuvvetleri’ni dönüştürmekti... Bu sebeple bir AKP yöneticisi, Birlik Vakfı’nda düzenlenen bir toplantıda, AB’ye teslimiyet politikalarını eleştiren bir vatandaşa “Bizim yaptığımız iş, Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmaktır. Konuya böyle bakınız.” demişti...

“Ankara’nın şerri”nden kastedilen o zamanki doğrudan Türk Silahlı Kuvvetleri idi çünkü ordu, rejim değişikliğinin önünde en büyük engeldi...

O zamanlar, Fransa Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı François Loncle, "Tarihi ve özellikleri dikkate alındığında Türkiye, AB'ye hiçbir zaman giremez." diyordu.

Eski Almanya Başbakanı Helmuth Schmidt, "Türkiye'nin nüfusu, şu anda 65 milyon, 35 yıl içinde bu sayı 100 milyona çıkacak. 21. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye'nin nüfusu Fransa ve Almanya'nın toplamı kadar olacak. Türkiye'yi AB'ye almak isteyenlerin bu rakamları akıllarında tutmaları lazım. Lozan'da bir Kürt devletinin kurulmamış olması, büyük hatadır" diyordu...

Eski Almanya Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher de "Türkiye için bir Yugoslavya modeli uygundur."görüşündeydi. Yani parçalanmış bir Türkiye!

***

Türk Silahlı Kuvvetleri'ni önce Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi davalarla yıprattılar ve millî subayları tasfiye ettiler, sonra da kullanmak için generalliğe kadar yükselttikleri FETÖ'cüleri, tutuklama listelerini göstererek darbe girişiminde bulunmaya mecbur ettiler. Bu sayede ordunun emir komuta zincirini bozdukları gibi askerî okulları, hastaneleri bile kapattılar. Yetmedi, Türkiye'nin "Varlık"larını kime nasıl satacaklarını yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütün ekonomik dayanaklarını nasıl tasfiye edeceklerini planlamaya başladılar. Çünkü kendilerine biçilen rol buydu, görevleri "Yeni Türkiye" veya sonradan “Türkiye yüzyılı” diye gösterdikleri hedefe ulaşmak, yani “Türk devleti” yerine “federal bir devlet” kurmaktı!

Alman gazetelerindeki karikatürlerde ise Türkiye'ye, “AB'nin köpek kapısı” layık görülüyordu.

Yani AB değer zincirlerinin ayrılmaz bir parçası... Zincir, köpek tasması vesaire...

Yazarın Diğer Yazıları