Korona virüsün ölümcüllüğünün sırrı ortaya çıktı. İnsan vücudunu böyle kandırıyor

Korona virüsün ölümcüllüğünün sırrı ortaya çıktı. İnsan vücudunu böyle kandırıyor
Dünyayı etkisi altına alan korona virüs ile ilgili son dakika gelişmeleri sürekli olarak gelmeye devam ediyor. Uzmanlar birçok anlamda korona virüsün yapısını araştırmaya devam ederken, Cambridge Üniversitesi'nden Profesör Paul Lehner "Bu virüs çok zeki, burnunuzda bir virüs fabrikası kurulmuşken kendinizi çok iyi hissedebiliyorsunuz" dedi.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre, korona virüs salgınında yeni bir gelişme yaşandı. Gözle görülemeyen ancak tüm dünyayı kasıp kavuran korona virüste uzmanlar yeni bilgiler elde etti.

Cambridge Üniversitesi’nden Profesör Paul Lehner, koronayı diğer virüslerden farklı ve onu yaşamlarımız ve bedenlerimiz için bu kadar özgün bir tehdit haline getiren sırrını tek tek anlattı.

Paul Lehner, korona virüs için "Bu virüs çok zeki, burnunuzda bir virüs fabrikası kurulmuşken kendinizi çok iyi hissedebiliyorsunuz" dedi.

Lehner’in açıkladığı sırlarda, vücudun bir virüs girdiğinde hücrelerimiz normal olarak interferon adı verilen kimyasal bir madde salgılayarak bağışıklık sistemimize ve vücuda alarm verdiğini söyledi.

Koronanın kimyasal bir maddenin salgılamasını vücudu kandırarak engellediğini kaydeden Profesör Lehner, “Bunu o kadar iyi yapıyor ki hastalandığımızın farkına bile varmıyoruz” ifadelerini kullandı.

“HASTALIKLI OLDUĞU ANLAŞILMIYOR BİLE”

Profesör Lehner laboratuvarda enfekte olmuş hücrelere bakıldığında, testler "virüs diye avaz avaz bağırırken bile" bunların hastalıklı olduğunun anlaşılamadığını söyledi.

“VUR-KAÇ VİRÜSÜ”

Hastalandığımızı hissetmemizden bir gün kadar önce vücuttaki virüs miktarı en yüksek noktasına fırlıyor. Ama bu noktaya gelinceye kadar koronavirüs bir hafta kadar kendini hissettirmeden çoğaltmış oluyor. Dolayısıyla hastalandığımızı farkettiğimiz an genellikle hastaneye gidecek kadar ağırlaştığımız nokta da olabiliyor. Profesör Lehner "Bu çok müthiş bir yayılma taktiği. Hasta olduğunuzu bilmediğiniz için evde yatağa bağlanıp izole olmuyor, aksine dışarı çıkıp eğlenmeye gidiyorsunuz" diyor.

Virüs bu şekilde delice sürat yapan bir sürücü gibi bir hastadan diğerine atlamayı sürdürüyor. Hasta henüz hastalandığını bile anlamadan başkalarını enfekte edebildiği için virüsün, yayılmasını sürdürmek için hastalarının ölmemesine de ihtiyacı yok. Paul Lehner bu yüzden korona virüsü "Vur-kaç virüsü" diye tanımlıyor. Bu 2002 yılında yaşanan SARS korona virüsten tamamen farklı bir taktik.

SARS salgınında insanlar hastalandıklarını çabuk farkediyor ve virüsü de en çok bu aşamada bulaştırıyorlardı. Dolayısıyla kimin hasta olduğu belli olduğundan vakaları izole etmek mümkün oluyordu.

VİRÜS VÜCUTTA BEKLENMEDİK ŞEYLERE YOL AÇIYOR

Koroan virüsün bir akciğer hastalığı olarak başlıyor. Ama burada bile sıradışı ve tuhaf davranıyor ve bütün vücudu etkisi altına alabiliyor.

Londra'daki King's College'dan Profesör Mauro Giacca, virüsün bir çok yönüyle kendine özgü bir hastalık olduğunu hatta "yaygın herhangi bir viral hastalıktan farklı" olduğunu söylüyor.

Profesör Giacca virüsün sadece akciğer hücrelerini öldürmekle yetinmediğini aynı zamanda onları bozma etkisi yarattığını anlatıyor. Enfekte olan akciğer hücreler, birbirine yapışıp işlevsizleşen -sinsisya da denen- dev kütlelere dönüşüyor.

Ayrıca Profesör Giacca, normal griplerden sonra ne kadar şiddetli olurlarsa olsunlar tam iyileşme gerçekleşebildiğini ama bunun korona virüs için geçerli olmadığını da ekliyor. Kan pıhtılaşması da Covid-19'da farklı seyreden bir durum. Doktorlar bazı durumlarda hastalara müdahale edemediklerini çünkü verdikleri ilaçların kanda derhal pıhtılaşmayla durdurulduğunu anlatıyorlar.

Yine Londra'daki King's College'dan Profesör Beverly Hunt, Covid hastalarında kanda pıhtılaşmaya yol açan kimyasal maddelerin normalin yüzde 200, 300 hatta bazen 400 oranında üzerinde olabildiğini söylüyor. Insida Health dergisine konuşan Profesör Hunt, "Açıkçası, uzun meslek hayatımda kan yoğunluğu bu kadar fazla bir hasta grubuna rastlamadım" diyor.

Vücudun tamamını etkileyen bu tür özellikler, virüsün hücrelerimizi enfekte etmek için kullandığı yolla ilgili. Virüs hücrelerimize girebilmek için antijen reseptörü ya da kısaca ACE reseptörü denen, kan, böbrekler ve karaciğer ve akciğer gibi vücudun her yerinde bulunan bir enzime ihtiyaç duyuyor.