Kötülük tavsiye edilmez

Herkes ekonominin ve Türkiye''nin önündeki engellerin kaldırılması için bir an evvel özgürlüklerin geri getirilmesini ve demokrasinin güçlendirmesini öneriyor, iktidar ise tam tersini yapıyor.
Gel de şaşma.
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi getirecek ve Türkiye''yi uçuracaklardı.
Yine tam tersi oldu.
Çakıldık. Ve gittikçe de derinleşen bir krizden söz ediliyor. Özellikle ekonomi çevrelerinin yaptığı yorumlar hiç iç açıcı değil.
Neden değil?
Çünkü sorun yönetim sorunu.
Anlayacağınız balık baştan kokuyor.
Türkiye''deki her gün çürüyen bu yozlaşmayı önlemek yerine daha da derinleştiriyorlar.
Hatırlayın, en son daraltma "polisin özel hayatı" gerekçe gösterilerek, polisin görev alanına yönelik vatandaşa konulan sınırlandırmalardı. Yasaklar ülkesine doğru yol alırken, yükselen anayasa çığlıklarının hiçbir önemi kalmıyor.
Var olan anayasaya olabildiğince sadakatsiz olan iktidar ve ortaklarının, hepimize huzurlu bir ülke sunacaklarına inanmak saflık olmaz da ne olur? Nitekim, dakika bir gol bir hesabı, yeni anayasa önerisinin açıklandığı gün bir TV kanalında yapılan eleştiri, iş kaybına neden oldu.
Böylece yeni anayasa önerisinin ilk icraatı, eleştiri yapmak suçundan işten gazeteci kovdurmakla sonuçlandı.
Ne diyeceğiz şimdi?
Hani toplumsal barış olacaktı?
Hani, ortak müştereklerimiz demekti anayasa.
Anında yandı bitti kül oldu.
Bu sebeple, kimse kusura bakmasın, bu ülkede gerçek demokrasi kolay yerleşemez. Çünkü, zihinsel şablonlar çok katı, insanlar tahammülsüz ve eleştiriye açık değil.
Tek doğru.
Tek gerçek.
Tek merkez.
Tek siyaset biçimi öneriliyor.
Lakin felsefeler/düşünceler tarihi gösteriyor ki bu asla mümkün değil.
Aynı dinin birden fazla inanış biçimi var mesela.
İşte bu sebeple tek biçimcilik çözümmüş gibi görülse de öyle değil. Önemli olan toplumsal ortak payda yaratmaktır. Yaratacağımız ortak paydanın genişliği/büyüklüğü ne kadar fazlaysa, millî bütünleşmeyi o kadar sağlamlaştıracaktır. Bunun yolu nedir biliyor musunuz?
Değerler oluşturmak.
Ortak değerler yaratmak ve herkese yaymak. İşte bu değerler ne kadar çok insan tarafından paylaşılırsa o kadar insanı birbiriyle kaynaştırmış oluruz.
Adalet bir değerdir.
Demokrasi bir değerdir.
Liyakat, dürüstlük, erdem bir değerdir.
Bunları paylaşan ve pratik yaşamda kullanan insan sayısı arttıkça toplumsal bütünleşme de artacak ve aynı zamanda ortaya kaliteli toplum çıkacaktır.
Hukuk, en önemli değerlerden biridir.
Hukukun üstünlüğü de öyle. Siz, Ruhsar Pekcan olayına aldırmaz, İmamoğlu''nun elleri arkasında türbe avlusunda dolaşmasına soruşturma açarsanız, bütün değerler anlamsızlaşır.
Güven kaybolur.
Güvenin yerini güvensizlik, adaletin yerini adaletsizlik alır. Bu durumda boşuna dini nutuklar çekmeyin.
İnsanlığın asla vaz geçmediği özgürlük varoluşsal bir değerdir. Özgürlükleri sınırlayarak mutlu ülke yaratamazsınız.
Nereden biliyoruz?
Tarihten.
Tüm zorbalıklar, özünde özgürlüklerin kısıtlanmasıdır. "Zulümle abad olunmaz" sözü bu sebeple nesiller boyu tekrarlanmıştır.
İçinde bulunduğumuz süreçte, özellikle Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin yürürlüğe girdiğinden bu tarafa hem fakirleşiyoruz ve hem de özgürlük alanlarımız daraltılıyor. Kısaca otoriterleştikçe ekonomi, eğitim, sağlık, kişisel haklar zarar görüyor.
Yapmayın, dedikçe azalacağı yerde daha fazlası geliyor. İnsanoğlunun büyük tarih tecrübesi gösteriyor ki, kötülük kimseye yarar getirmemiştir. Dolayısı ile tavsiye edilmez.

Yazarın Diğer Yazıları