Lavrov’un ziyareti

Rus Dışişleri Bakanı Lavrov 17 Nisan 2013 tarihinde bir günlüğüne İstanbul’a gelmiştir. Bu ziyaret niçin Cumhuriyet’in başkenti Ankara’ya değil de, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a yapılmaktadır. Bu durum ilk defa olmuyor AKP iktidarı bunu sıkça yapmaktadır. Uluslararası veya çok uluslu toplantıların İstanbul’da veya Antalya’da yapılmasının bir mahsuru yoktur, ancak Türkiye’nin ikili ilişkilerinin toplantıları Ankara’da olması gerekir. Bu kötü bir alışkanlıktır.
Lavrov’un ziyareti, 12 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye-Rusya Federasyonu arasında kurulan devlet veya hükümet başkanlarından oluşan  “Üst Düzey İş Birliği Konseyi” nin bakanların katıldığı, alt organı olan  “Stratejik Planlama Grubu” nun 3. toplantısı kapsamında gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıda mutat olduğu üzere ikili, bölgesel ve küresel sorunlar ele alınmıştır. Günümüzün en acil konusu olan Suriye sorununun ikili görüşmede öne çıktığı anlaşılmaktadır. Lavrov basın toplantısında Suriye konusunda başından beri aynı politikayı savunduklarının altını çizmiştir. Ayrıca ilginç bir şekilde Lavrov, Orta Doğu’nun kitle imha silahlarından arındırılması için 2010 yılında ABD, Rusya ve İngiltere’den oluşturulan komitenin hiç toplanamadığını sebebinin de bu ülkeler olduğunu ima etmiştir.
Lavrov Suriye’deki sorunun Türkiye’nin de içinde bulunduğu grubun yanlış politikaları nedeniyle çözülemediğini belirtmiştir. Bu grubun Suriye sorununun çözümünün tek yolunu Esad’ın iktidarı bırakmasına bağlamıştır. Bugün Suriye’de ABD’nin terörist olarak gördüğü El Kaide militanlarının Esad’a karşı savaştığını belirtmiştir. Türkiye’nin de üstüne büyük bir yük aldığının altını çizmiştir. Esad ise yaptığı açıklamada Batılılar, Afrikalı bir ülke olan Mali’de El Kaide’ye karşı savaşmakta, Suriye’de ise işbirliği yapmaktadırlar diyerek çelişkinin altını çizmiştir.
Suriye’deki olaylara İsrail’in mesafeli durması tuhaftır. Esad rejiminin ayakta kalmasının nedeni Rusya ve İran desteğinden ziyade muhalefeti destekleyen Batılı ülkelerin tereddütleridir. İsrail ve ABD Esad’ı Golan Tepeleri’ni tamamen veya kısmen İsrail’e terk etmesi karşılığında iktidarını devam ettirmeye izin verme pazarlığı yapmaktadırlar. Bu pazarlıkta uyuşma sağlanırsa AKP ve Tayyip Erdoğan’ın hali ne olur bilemeyiz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül  “Muhalifler yeni bir Suriye için hazır görünmüyor. Temel konularda bile bir uzlaşma yok. Henüz ülkeyi devralacak birikime sahip değiller” demiştir. Sanki hükümet ile Abdullah Gül, Suriye konusunda ayrı düşünmektedir. Esad, Suriye olayını uluslararası bir sorun haline getirmeyi başarmıştır. Rusya, Çin ve İran, Esad rejimini desteklemektedir. Rusya ve Çin diğer olaylarda olduğu gibi bir kazanım elde edip Esad’ı terk edeceklerdir. Onlar için Esad’ın önemi, çıkarlarıyla doğru orantılıdır. Esad çıkar sağlama özelliğini yitirirse Rusya ve Çin terk edecektir, zira onların başka alternatifi olacaktır. Bu ittifakta İran’ın çıkarları daha farklıdır, zira rejimin başarısı ve itibarıyla doğrudan ilgilidir, bu nedenle İran sonuna kadar direnecek ve Esad’a destek verecektir.
Türkiye, Rusya ile ilişkilerine en az ABD kadar önem vermelidir. Rusya hem komşumuz hem de önemli bir uluslararası aktördür. Suriye konusunda ABD, Türkiye’yi yalnız bırakmıştır. Çünkü iki ülkenin çıkarları örtüşmemektedir ve ABD’nin önceliği kendi ve İsrail’in çıkarıdır, Türkiye’nin değil. Şüphesiz Rusya için de böyle olacaktır ama Rusya, komşusu Türkiye’nin çıkarlarına ABD’nin yaptığı kadar mesafeli bakamayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları