Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Livaneli, doğa yıkımı ve Hocalı soykırımı...

Her biri bu köşeye sığmayacak genişlikte üç ayrı konumuz var... Önce Sayın Zülfü Livaneli konusu:
Efendim, 27 Şubat 2014 tarihli “Nazım Hikmet’i kim öldürdü“ başlıklı yazımda, uzun yazarlık yaşamına yakışmayan bir hata yaptım... İsrail’de yayımlanan Haretz gazetesi muhabiri, Sayın Livaneli ile romanı konusunda bir röportaj yapar. Yayımlanan röportajda -Livaneli’nin söylemediği- “Evet Ermeni soykırımı oldu ama Türkler bunu kabul etmiyor” biçiminde bir cümle de yer alır. Bu söz 2007 yılında Türk basınında da yayımlanınca ben de arşivime almıştım. Geçen hafta bu sözü internette taradım. Aynen arşivimdeki bilgiler çıkınca bu sözü yazımda kullandım... Yazıyı okuyan Sayın Zülfü Livaneli, nazik biçimde “Böyle bir söz söylemediğini” bana bildirdi. Sonra şöyle bir e.posta gönderdi: “ (...) Haretz gazetesindeki bu yanlış yayın üzerine, hem gazete hem de Tel Aviv’deki büyükelçiliğimiz aracılığıyla girişimde bulundum ve gazetecinin bu konuyu çarpıtarak aktardığını söyleyerek Haretz’de bir tekzip yayınlattım. Ama çok iyi bildiğiniz gibi, haber görülüyor ama tekzip (internette) nedense görülmüyor.”  
Livaneli çok açık biçimde ‘Benim böyle bir sözüm olmadı’ diyor. Kişinin kendi ifadesi gerçek bir belgedir. Yazmadan önce Livaneli’yle konuşmalıydım. Ama olmadı. İnsanın bazen basireti bağlanıyor. Sayın Livaneli’den ve siz sevgili okuyucularımdan özür dilerim.
Gelelim doğa konusuna... İstanbul Çatalca’nın köyleri; kireçtaşı ocağı, taş ocakları, taş-kırma, eleme tesisleriyle dolu. İnsanlar doğanın tahrip edilmesinden dertli. Özellikle Kuzey ormanları içindeki Akalan, Kabakça, Çakıl, Muratbey köylerini örnek gösteren muhtarlardan Ahmet Çiftçi, Halil Aydın, Mustafa Çakıltaş, Mustafa Sezer, Hicabi Soysal, M. Yaşar Özkan, İstanbul Valiliği’ne bu konuda dilekçe verdiler. Ama bir sonuç alamadılar. Bunun üzerine özellikle sevgili Adnan Pelvanlar’ın gayretleriyle, Çatalca Muhtarlar Derneği, 27.02.2014’te Çatalca Nazım Özbay Kültür Sarayı’nda “Taş Ocaklarına Hayır” toplantısı düzenlediler. Konuşmacıların her biri -Prof. Dr. Doğan Katırcı, Prof. Dr. Halim Orta, Şehir Plancısı Başar Ali Paça- bu dehşet doğa tahribatını bilimsel verilerle açıkladılar. Dilerim ’Devletlûlar’ doğanın bu çığlığına ses verir...
Ve Hocalı Soykırımı!
Sayın Prof. Dr. Hanım Halilova ve Sayın Devlet Eski Bakanı Sadi Somuncuoğlu, 25. 02 2014’te Millî Düşünce Merkezi’nin konferans salonunda Hocalı Soykırımı’nı anlattılar. Bu toplantıyı izledim.
(İliştiri: 1992 yılı 25 Şubat’ı Salı gecesi Azerbaycan toprağı Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabasındaki sivil Türkleri, 366. Rus Alayı’nın desteğindeki Ermenistan askerleri kundaktaki bebekler dahil; kulaklarını, burunlarını keserek, gözlerini çıkartarak binlerce silahsız masum insanları topluca katlettiler.)
Bu toplantıda savaşı yaşayan Sayın Halilova anılarını dile getirdi. Sayın Somuncuoğlu ise belgeler sundu. “Ermeniler yayımladıkları kitaplarda yaptıklarını inkâr etmiyorlar; ‘onları sadece Türk oldukları için’ öldürdük diyorlar”, “Vahşeti ‘Haçın Hatırı İçin’ adlı kitapta açıkça anlatıyorlar” dedikten sonra; “Hocalı soykırımı için şahısların, Azerbaycan mahkemelerine dava açmalarından; sonra da bu olayı uluslararası mahkemelere taşımaları”  gerektiğinden söz etti. 
Toplantının sonunda Şair Osman Baş ve Şair Bilâl Bütün şiirler okudular. Ve Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun oğlu, sevgili Talât Gençosmanoğlu, babasının sesinden “Malazgirt Destanı” şiirinin cd’sini bana vermesi de benim için hüzünlü bir mutluluktu.
Esen kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları