Kömür üretiminden kaynaklı gaz salınımının 2030 yılına kadar yüzde 30 azaltılmasını öngören projenin uygulanması ise eyaletlere bırakılıyor. Ancak uzmanlar, karbondioksit salımlarını 2005 yılı baz alınarak hesaplandığı için, Obama’nın ilan ettiği iklim projesinin etkili olmayacağına ve taktiksel olduğuna dikkat çekiyor. ABD, Çin ile birlikte dünya üzerindeki karbondioksit salınımlarını azaltmayı hedefleyen Kyoto Sözleşmesi’ni imzalamayan en büyük iki ülke. Birçok ülkenin eleştirisine rağmen, Obama’nın geçmişte söz verdiği ciddi adımlar ise özellikle ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler ve bazı demokrat senatörlerce engelleniyordu. Amerikan Çevre Ajansı (EPA) tarafından uygulamaya konulacak ve Obama tarafından duyurulan yeni kurallara göre, ülkedeki kömür madenlerinden kaynaklı karbondioksit gazı salımı 2030 yılında 2005 yılındaki oranın yüzde 30 kadar aşağısına çekilecek. ABD’deki kömür üretiminden kaynaklı karbondioksit gazı salımı 2005 yılından bu yana zaten yüzde 13 oranında gerilemiş durumda. Yani geriye sadece yüzde 17’lik bir hedef kalıyor. Bu da, ABD’nin karbondioksit salımında yüzde 7-8’lik bir azalmaya denk geliyor. Uzmanlara göre, iklimsel politikaların eyaletlere bırakılması da başlıca bir sorun. Eyaletlere gerekli yasal düzenlemeleri yapmaları için 2016 yılına, istisnalar durumunda ise 2017 yılına kadar süre tanınıyor. Ancak Obama’nın görev süresi ise 2017 yılı başında sona eriyor ve Cumhuriyetçilerin kazanması halinde projenin tümüyle iptali dahi söz konusu. ABD halen enerji üretiminin yüzde 40’a yakınını kömürden elde ediyor. Doğal gaz yüzde 30 ile ikinci sırada yer alırken, atom enerjisi yüzde 20 civarında bir paya sahip. ABD, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişte, özellikle sanayi sektörünün etkisindeki Kongre üyelerinin çoğunluğunun karşı çıkması nedeniyle geri planda duruyor.
