MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
17-25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun yıldönümünde yapılan baskın ve gözaltılardan sonra sosyal medyada kim ne dedi?.

Zulüm bir bumerangdır...

Gözaltına alınan meslektaşlarıma geçmiş olsun diliyorum. İsterdim ki onlar da biz gözaltına alındığımızda alkış yerine üzüntü gösterselerdi.
Mümtaz İdil
***
Hak. İ.Çiçek’in nöbetini beklediler, diyorlar. Doğrudur ama, sizin de A.Peksak ve S.Haşıloğlu’nun nöbetini beklediğiniz zamanları unutmadık!
Kazım Yiğit Akalın
***
Türkiye’de dün yaşanan da hukuksuzluk, bugünkü de öyle. Bu, sadece hukuksuzluk bir başlayınca, kimi vuracağının belli olmayacağını gösterir.
Ümit Alan
***
Basın özgürlüğü mü?! Gladionun tetikçileriydi, Ergenekon-Balyoz kumpaslarının psikolojik savaş aygıtlarıydı bunlar!.. Hukuksuzluk yok... Suçlarının hesabını verecekler tabii...
Mehmet Perinçek
***
Hiçbir şerh koymadan söylüyorum. Gazetecilere operasyon düzenlenmesi özgürlük ve demokrasiye darbedir. Dün de öyleydi, bugün de...
Rıdvan Akar
***
Kararttığınız geleceklere, ölümüne sebep olduğunuz masumlara, zamansız büyüttüğünüz çocuklarımıza rağmen adil yargılanın...
Tülin Alan Pekkoç
***
Yeni Şafak geçmişte Tek Türkiye filminin setine misafir olmuş. Attıkları başlık “Halkı teröre karşı bilinçlendirmek.
Erkan Acar
***
Aklın ve vicdanın, siyasetin ve adaletin, iktidarın ve muhalefetin, bilumum değerlerin ‘intikam’üzerinden kurgulandığı bir ülkedeyiz.
Levent Kazak
***
Ergenekon operasyonları sürerken bize inanılmaz iftiralar atıp, tutuklanmamız gerektiğini savunanların bile haksızlığa uğramalarını istemem
Uğur Dündar
***
Birkaç yıl önceki faşizm döneminin kudretli sahiplerinden Cemaat’in bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir.
Ahmet Şık
***
Yineleyelim; bu ülkede ‘paralel bir ihanet çetesi’devlette örgütlendiyse, ‘Ne istediler de vermedik’sözünü söyleyenlerin sorumluğu ne?
“Yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni” BİRHAN KESKİN
“Ne günah işlediysek yarı yarıya” CEMAL SÜREYYA
Şükrü Küçükşahin
***
Kitap yazarak hükümet devrilebiliyorsa, dizi senaryosuyla neden devrilmesin!
Zeynep Küçük
***
Eskiden Saman TV den tutuklanıp tutuklanmayacağımızı öğreniyorduk.Şimdi bu bilgiyi önceden nasıl verdiklerini açıklasınlar bakalım.
Ziya İlker Göktaş
***
Gün intikam günü değil; ‘oh olsun’deme günü değil; hakkı, hukuku, adaleti, özgürlüğü savunma günü. Özgür basın susturulamaz..!
İsmail Küçükkaya
***
He Ekrem he. Gazetecileri hedef gösteren “ ETÖ” diyen bendim zaten...
Murat Güneş
***
Ne günah işlediyseniz yarı yarıya beyler, heyecan yapmayın... ortaksınız bütün adaletsizliklere bu gerçek ne yapsanız değişmez
Şengül Hablemitoğlu
***
Medya kendi imtihanını yaşıyor!kullar ve kullanılanlarla,özgür kalem ve kurumlar net ayrışıp tarih sayfalarına kaydediliyor...
Mustafa Yeşil
***
Bugün 23 gazeteciyi darbecilikten gözaltına aldıran AKP, esas darbeci Kenan Evren’i 1 gün gözaltına aldırmadı.
Koray Çalışkan
***
Benim gibi düşünmüyor diye gazetecilerin alınmasına sessiz kalan arkadaşlar.yakında ses çıkaracak kimse kalmayacak.
Tayfun Talipoğlu
***
Tüm dayanışma duygularım Ekrem Dumanlı ve adaletsizliğin hedefi olanlar ile.
Cengiz Çandar
***
Bugün gözaltına alınanların önemli bölümü Silivri kumpası için yargılanmalı. Böyle içi boş intikam dosyaları ile değil.
Ayşenur Arslan
***
Başörtülü bacımızı da gözaltına  almışlar.
Alper Turgut
***
Sözün özü; Cemaat ve AKP ne basın özgürlüğü de ne de hukuk desin. O iki yüce kavrama bizler sahip çıktık, siz birlikte tecavüz ettiniz
Barış Pehlivan
***
Samanyolu habercilikte kendini kanıtlamış bir kanal. zamanında da önceden duruşma kararlarını, gözaltıları filan hep onlardan öğrendik.
Nazlıcan Özkan
***
 Dün “Alkışladığınız zulmün ve kumpasın “bugün muhatabısınız .O gün söz verdik; Aynı hukuksuzluk ve tezgah size yöneldiğinde biz dik duracağız..
Murat İde
***
Cemaati mahkum ettirecek kumpas davaları ortadayken tartışmalı bir konuda operasyona maruz kalmaları kendilerine masumiyet zırhı kazandırıyor.
Ahmet Yavuz
***
Sessiz kalırsan, emre amade sulh ceza mahkemeleri er ya da geç seni de vuracak, beni de... Susma, bu hukuk değil bu örtülü diktatörlük...
Vural Ergül
***
Kumpas bir bumerangdır; döner gelir sahibini vurur!..
Mehmet Faraç
***
Basın ve ifade özgürlüğüne karşı birlikte uçkur çözerken, hiç de “ gazeteci “ gibi davranmıyordunuz. Size dokunanı yakıyordunuz. Yalan mı?
Zafer Arapkirli
***
Bu mahkemelerin verecekleri kararlara, Cemaatçiler hakkında olsa bile, öncelikle hukuki olmayacakları önyargısı ile yaklaşmak doğrudur.
Orhan Bursalı
***
Muhalif gördüklerine karşı hukuk katliamına ortak olanlar gün gelir yarattıkları silahın kurbanı olurlar.
Nedim Şener

Ulan hepiniz oradaydınız be!

Bunların arasındaki kavga 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarıyla
patladı!..
Birbirlerinin gırtlağına sarıldılar!..
Kirli ilişkiler ortaya döküldü!..
İki taraf da din sömürüsünden besleniyordu!..
Trilyonlar havalarda uçuşuyordu!..
İktidar kanadı yolsuzluk ve rüşvet iddiaları altında ezilmeye başlayınca, karşı atağa kalktı!..
Rüşvet ve yolsuzluğun ortaya dökülmesinin adı “darbe teşebbüsü” oldu!..
***
Aslında bunlar el ele kol kola, kucak kucağa iktidara birlikte geldiler!..
Fethullahçılarla koalisyon ortağıydılar...
Devlet kurumlarını paylaştılar...
Yargıyı paylaştılar...
Polisi paylaştılar...
Yüksek Askeri Şura’da komutanından değil şeyhinden emir alan personelin ihracına “şerh” koydular!..
Fethullahçıların orduya da sızmasına yol verdiler!..
(...)
Milletvekilliğinde bile Pensilvanya’nın kontenjanı vardı...
En büyük ihalelerin verilmesi, imar değişiklikleri, “ hizmet hareketine “ yapılan bağışlar, bankalarına ve medyasına tanınan olanaklar bu iktidar tarafından sağlandı...
İktidarın medyadaki uşakları ile TV’lerdeki soytarıları Fethullah’ın ve Fethullahçıların yanındaydı...
Fethullahçıların kurduğu Yazarlar Vakfı’nın müdavimleri yine onlardı ve “ Hoca efendinin “ gözünün içine bakıyorlardı...
O Pensilvanya’dan, bunlar Türkiye’den birbirlerine dualar gönderiyorlardı!..
***
Şimdi Tayyip diyor ki:
“Bunlara giden her kuruş vatana ihanete gitmiştir. Bu çevrelerle iş tutanlar da asla başarılı olamayacağını bilsin.”
Ama aynı Tayyip 17-25 Aralık operasyonlarından sonra ne demişti?..
“Ne istediler de vermedik?”
Ve mazeretini de açıklamıştı:
“Saflığımıza geldi.”
Tayyip ve elemanlarının saflıklarına gelerek her şeyi Fethullahçılara vermenin sonucunu bugün kendisi söylüyor:
“Bunlara giden her kuruş vatana ihanete gitmiştir.”
Peki Beyefendi, ne istedilerse verdiğine, verilenlerin de vatana ihanete gittiğine göre sen de bu suça ortaklık yapmış olmadın mı?..
Zamanında bunlarla iş tutanlar sizler değil miydiniz?..
***
Tayyip, Fethullahçıların faili meçhul cinayetlere bulaştığını da iddia ediyor!..
O zaman neden ortaya çıkartmıyorsun?..
Devlet senin elinde; emniyet istihbaratı, MİT, askeri istihbarat hepsi senden soruluyor...
Afaki şeyler konuşacağına bu bulaşmayı ortaya çıkar da bilelim...
(...)
Şimdi “Milli orduya kumpas kuruldu” diyenler ile...
Dalga dalga gelen operasyonlarla komutanlar, bilim insanları, gazeteciler, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri tek tek içeri atılırken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor”, “İyi ki bu paşalarla savaşa girmemişiz” diyenler aynı adamlardı!..
Şimdi “kumpas” dedikleri o davaların savcısı da bunlardı!..
(...)
Şimdi de dönüp “Paralel yapı”, “darbeci” diyen karakter fukarası soytarılara tekrar edelim:
Ulan hepiniz ordaydınız be!..
Mehmet Türker Sözcü