Mesleki Kıskançlıkta Doruk Noktası

Mütevazı tavrı, tıbbın en karmaşık konularını bile herkesin anlayabileceği sade bir üslupla anlatışı, samimiyeti ve güven verici kişiliğiyle Türkiye’nin son çeyrek asrına damga vuran bilim insanlarından biri oldu Prof. Dr. Canan Karatay.

Yazdığı kitaplar yüz binlerce basılıyor, çıktığı televizyon programları ilgiyle izleniyor, kurduğu YouTube kanalında yaptığı yayınlar milyonlarca kişiye ulaşıyor.

“Ezber bozan profesör” diye de anılan Karatay’ın bazı görüşleri özetle şöyle:

-Hastaya beden ve ruh bütünlüğü içinde bakılmalıdır. Ezber yapıp çoktan seçmeli imtihanları geçerek hekim diploması almadık biz. Modern tıp, ilaç firmalarının hazırladığı ders ve imtihan programlarını tamamlayarak hastaları reçetelerle bunaltan hekimlik demektir. Modern tıp denilerek son yıllarda ismini cismini duymadığımız birçok hastalık uydurulmaya ve onlar için ilaçlar çıkarılmaya başlanmıştır.

-İnsanın kalbine ayrı, akciğerlerine ayrı, karaciğerine pankreasına ayrı, midesine bağırsağına ayrı, böbreğine üreme sistemine ayrı, tiroidine ayrı bakılmıyordu 1980 öncesi yıllarda. İnsanı parçalara ayırırcasına ayrı ayrı uzmanlara yönlendirmiyorduk, ayrı ayrı değerlendirmiyorduk. Onu bir bütün olarak ele alıyorduk.

-ABD’den fetva verenler tansiyonun 12/8 olması gerektiğini söylüyor. Bunun üstündeki değerlere sahip olanlara ilaç yazılmasını istiyor. Oysa tıpta hastalık yoktur hasta vardır. Dünyadaki 8 milyar insanın bünyeleri de tıpkı parmak izleri gibi farklıdır. 12/8’in üstünde tansiyonu olanları hasta kabul etmek kesinlikle yanlıştır. Tansiyon yüksekliği başlı başına bir hastalık değildir, başta karaciğer ve böbrekler olmak üzere çeşitli organlardaki bozulmalara işaret eder. Tansiyon ilacı verilerek esas sorun ortadan kaldırılmıyor üstü örtülüyor.

-Yıllarca kolesterolün kalp krizi yaptığını söylediler. Böyle bir şey yok. İnsan vücudunda 400 çeşit hormon ve enzim var. Onların hepsini bir kenara koyup kolesterolü suçlamak ve ‘Al sana kolesterol ilacı’ demek büyük bir aldatmacadır. İyi kolesterol-kötü kolesterol denilen şey uydurmadır, bilimsel olmayan bir yanıltmadır.

-Zeytin sağlığımız için en değerli gıdalardan biridir. Bu ülke insanına yıllarca zeytinyağının zararlı olduğunu söyleyip margarin yedirdiler. Türkücülere ‘Zeytinyağlı yiyemem aman/Basmada fistan giyemem aman’ diye türkü söyleterek halkı zeytinyağına karşı programladılar.

-Kristal kaya tuzu mineral yüklüdür ve bu yüzden değerlidir. Bu tuz vücudumuzda eksik olursa hücreler çalışmaz. Bu ülkeye yıllarca kristal kaya tuzu yedirmediler, zararlı olan sanayi ürünü rafine tuz verdiler. Kristal kaya tuzu asla tansiyonu yükseltmez. Tam aksine tuzsuz kalan vücutta çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkar.

-Sağlıklı bir beslenme sisteminde işlenmiş gıdalara kesinlikle yer yoktur. Rafine şeker zehirdir. Ülkemizde doğal tarım yapılamadığı için buğday ve ondan yapılan un ve ekmek de sağlığımıza zarar vermektedir.

-Doğal olması koşuluyla et, balık, yumurta, yoğurt, tereyağı ile sebze ve meyveler sağlığa yararlı gıdalardır. Kuruyemişleri de beslenmemizde ihmal etmememiz gerekir. Çocukken ‘Fındık fıstık çıtır çıtır/ Hem kan yapar hem ısıtır’ diye şiirler okurduk. Bu bir gerçeği ifade etmektedir. Her gün limonlu doğal kaynak suyu içmek de sağlığımıza iyi gelir.

-Türk halkı yeterince hareket etmiyor. Her gün soğuk, sıcak, yağmur, çamur demeden mutlaka yürüyüş yapılmalıdır

-Bütün aşılara karşıyım. Hepsi çok tehlikeli. İki yaşına kadar çocuklara yirmiden fazla aşı yapılıyor ve bütün çocuklar hasta. Hani koruyordu? Bu tamamen aşı firmalarına ve Bill Gates'e yarıyor. Aşıların içi zehir dolu. Kısırlık yapıyor. Aşı yaptıranlar pıhtı sorunuyla karşılaşmak istemiyorlarsa sabah ve akşamları zeytinyağı içmelidir.

-Bugünün çocukları modern yaşam ve teknolojik kolaylıklardan yana avantajlı görünse de doğal yaşamdan uzaklaştıkları için aslında şansızdır.

- Bulaşıkları, çamaşırları deterjanla yıkamak yanlıştır. Ev temizliğini de çamaşır suyu ve deterjanla yapmamalıyız. Bunları solumak ciddi solunum rahatsızlıklarına yol açtığı gibi bağımlılık da yapmaktadır. Benim evimde bulaşık makinesi yok, bulaşıkları sirkeli suda elimle yıkıyorum. Çamaşırları makinede İngiliz karbonatı kullanarak temizliyorum. Ev temizliğinde de sirkeli su kullanıyorum.

- Kozmetik ürünler zararlıdır. Örneğin rujun içindeki maddeler zehir saçmaktadır. Ben hayatımda sadece bir kez o da düğünümde ruj sürdüm.

...

Bunları hatırlatmamın nedeni Karatay aleyhine yeni bir kampanya başlatılmış olması.

Aralarında meslektaşlarının da olduğu çeşitli kişi ve kuruluşların şimdiye kadar açtıkları 110 dava yetmiyormuş gibi son günlerde bir de onun meslekten men edilmesi gerektiğini belirterek yeni davalara hazırlananlar var. Hatta bunun için bir örgütlenmeye bile gidildi.

Bana kalırsa tüm bunların nedeni Prof. Dr. Karatay’ın toplumdaki büyük itibarıdır, sözlerine, tıbbi tavsiyelerine uyulmasıdır, kitaplarının çok satılıp televizyon programlarının ilgiyle izlenmesidir.

Olan biteni “Mesleki kıskançlıkta doruk noktası” diye tanımlamak yanlış olmaz herhalde.

“Yenidoğan çetesi”ndeki doktorlara bile meslekten men istemeyenler halka gönüllü sağlık eğitmenliği yapan Karatay’ı meslekten men ettirmeye çalışıyorlar.

Estetik operasyonlarda hastasının ölümüne neden olan doktorlara bile meslekten men istemeyenler 80’i aşan yaşına rağmen halkı sağlık okur-yazarı yapmaya uğraşan Karatay’ı meslekten men ettirmeye uğraşıyorlar.

Bu davranışlar en hafif deyimiyle ayıptır, günahtır.

...

Tabii Karatay aleyhine başlatılan kampanyaların ve açılan davaların küresel ilaç firmalarıyla ilgisi olup olmadığı da mutlaka enine boyuna tartışılmalıdır.

Karatay’ın tansiyon ve kolesterol ilaçlarıyla ilgili söyledikleri öyle anlaşılıyor ki ilaç firmalarını büyük zarara uğratmaktadır.

Aşılar için yaptığı yorumlar da muhtemelen aşı üreticilerini kızdırmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları